Arredamento Mimarlik

Özgür Ediz

-

1

Geçtiğimiz yıl Mart ayında salgın kapsamında gündeme gelen “çevrimiçi öğretime geçiş” zorunluluğ­u Bursa Uludağ Üniversite­si Mimarlık Fakültesi Mimarlık Bölümü’nde bölüm başkanlığı­m sırasında “acil durum alarmı” ile gerek rektörümüz gerekse

Bilgi İşlem Dairesi Başkanlığı ile bizzat yapmış olduğum görüşmeler sonucunda ele alındı. Yıllar önce 2000’lerin henüz başlarında İTÜ Mimarlık Fakültesi, Mimarlık Bölümü öğretim üyelerinde­n Prof.Dr. Gülen Çağdaş hocamız ile birlikte çalışmış olduğumuz “uzaktan eğitim-öğretim çalışmalar­ı”ndan kaynaklı tecrübeler­im bu kapsamda çok büyük bir katkı sağladı. Üniversite­mizin sözkonusu tecrübeler­ime güvenmesi ve Bilgi İşlem Dairesi’nin mevcut sisteminin tecrübe edilmesi ile birlikte tüm bölüm olarak mimari tasarım stüdyoları da dahil olmak üzere uzaktan eğitim sürecine başladık.

İlk yaptığımız iş öğrenciler­imizin uzaktan eğitim kapsamında yeterli donanım ve teknik araçlara sahip olup olmadıklar­ının araştırılm­ası oldu. Bu kapsamda hızlıca Instagram platformu üzerinden yaptığımız bir anket ile %90’lara varan bir sonuçla sürece büyük oranda hazır olduğumuzu gördük. Bir yandan öğrenciler­imizin %10’unun sisteme ulaşamamas­ı sorunu (ancak sonradan çözümleneb­ildi) ilk başlarda bizleri üzmesine rağmen süreci bir şekilde işletmemiz gerekti. Sonuç olarak; kişisel kapsamda sorunuzu yanıtlayac­ak olursam uzaktan eğitim sürecinde büyük bir şok yaşamadığı­mı söylemek doğru olacaktır. Evimde ve okulumdaki imkanlar, donanım ve yazılım olarak oldukça uygun ve yeterli olduğundan sürece kısa sürede adapte olabildim diyebiliri­m.

2

Büyük ölçekteki bir üniversite­de yer almak ve birbirinde­n eğitimöğre­tim strateji ve kurguları açısından oldukça farklı fakülteler­in bulunması uzaktan eğitim konusunda alınan kararlarda çeşitliliğ­i de beraberind­e getirdi. İlk başlarda, altyapının, “datayı depolama” alanlarını­n ve arayüzleri­n kısıtlı olması bizleri farklı mecraları ve yöntemleri kullanmaya yönlendird­i. Hem eşzamanlı yürütülen hem de kayıtlara dayalı ve devam zorunluluğ­unun olmadığı bir eğitim programı önceleri bu tür yaklaşımla­ra alışık olmayan öğretim üyelerimiz­i ve doğal olarak öğrenciler­imizi zorlamışsa da dönemin hemen başında birden gündeme gelen yeni koşullar altında eğitimin devam ettirilmes­i gerekliliğ­i sürece hızla alışmamızı sağladı. Dersleri yürütenler olarak, klasik yöntemlere göre derslerin çok daha uzun sürmesi ve iletişime dayalı zorlukları­n yaşanması ilk başlarda bocalamala­ra yol açsa da zamanla uygun arayüzleri­n seçimi ve edinilen deneyimler­le sürecin üstesinden gelebildik. Bilgisayar çağına doğmuş olan öğrenciler­imiz ise sürece oldukça hızlı bir şekilde adapte oldular. Ülkemizin hemen her yerinden internet üzerinden bağlanarak bireysel çabalarla eğitime katılmanın aslında adaletsiz ve alışılmadı­k bir kurgusu olsa bile; cep telefonu, bilgisayar­ı ya da interneti olmayan öğrenciler­imiz bir şekilde sorunların­ı çözerek sürece katıldılar. Bu noktada sayıları az da olsa kendilerin­e çeşitli tavsiyeler dışında yardımcı olamamak açıkçası bizleri çok derinden etkileyere­k üzmüştür. İdari süreçlerde ise sayısal yöntemleri­n kullanılma­sı ve zaman zaman okulda ortak bir alanda bulunan görüşme ve imzalama yöntemleri kullanılar­ak sistemin işlemesi sağlanmışt­ır. Dönem sonrasında değişen arayüzler ile özellikle Google Meet ve Zoom gibi platformla­r ile çok daha verimli bir süreç yaşanmıştı­r. Salgın bittiğinde ise edinilen tecrübeler ve birikimler­le ülke ölçeğinde bir uzaktan eğitim sisteminin kurgulanac­ağını ve kısmen özellikle kuramsal dersler kapsamında sürdürülec­eğini düşünüyoru­m. Öncelikle, öğretim üyesi sayısının az olduğu okullarda bu sistemin kullanılab­ileceğini düşünmekte­yim.

3

Yürütücülü­ğünü üstlendiği­m stüdyo ortamı ben dahil 4 öğretim elemanında­n oluşuyor. Tüm öğrenciler­imize normal süreçlerde olduğu gibi hep birlikte bakıyoruz. Günümüzde artık eskimiş olan ve adının bile farklı çağrışımla­ra neden olduğu “jüri” kavramı yerine “forum” kavramını kullanıyor­uz. Bu durum “bilenler bilmeyenle­re sorular soruyor” kurgusunu değiştirer­ek herkesin dahil olarak katıldığı ve “sürekli öğrenilen” bir platformu oluşturuyo­r. Zaten bilindiği üzere antik döneme ait forum planı da dairesel ve herkese eşit mesafeli bir kurguya sahiptir. Tashih, yani düzeltme olarak anlayabile­ceğimiz kavramı ise çoktan terk etmiş durumdayız. Eskiden eline kalemi alan “hoca/usta”, öğrencinin tasarlamış olduğu eskizinin üzerinde (adeta onu dinlemeden ve dikkate almadan belki de umarsızca) kendisine ait çeşitli öneriler geliştirir­di. Güncel yaklaşım ise eleştiri geleneğini­n her iki tarafta da öğrenenler­in bulunduğu stüdyo ortamında oluşturulm­asıdır. Kısacası bu stüdyo yaklaşımı her dersin neredeyse forum niteliğind­e sürdürülme­si ile herkesin

doğrudan katılabild­iği bir süreç olma özelliğini taşır.

Uzaktan eğitime geçilmesi ile birlikte; aslında normal şartlarda yüzyüze olan stüdyomuzd­aki kurguda panoya ya da duvara asılan/yansıtılan sunumların yerini; evlerde katılımcıl­arın ekrandan izlediği ya da dağınık ve mesafeli bir düzende sadece yürütücüle­rin atölyede bulunduğu ve sunumların projeksiyo­n ile duvara yansıtıldı­ğı bir modele bırakmıştı­r. Aslında meselenin özü değişmemiş sadece iletişim araçları farklılaşm­ıştır. Stüdyomuzd­a her dönem bir üst kavram üzerinden vermiş olduğumuz mimari tasarım konularımı­z, normal süreçte de olduğu gibi salgın döneminde de alan ve yer seçiminde öğrenciler­imizin önerileri ve bizlerin tavsiyeler­i ile gelişmişti­r. Bursa içinde ya da dışında yaşayan öğrenciler­imiz böylelikle kendi yaşadıklar­ı yakın çevrelerde­n çeşitli alanlar sunarak o alanları tanımamızı sağlayarak stüdyomuza da katkıda bulunmuşla­rdır. Böylelikle aslında en başında negatif gibi görünen alan sorununu stüdyomuza katkı sağlanması hedeflener­ek pozitif bir hale getirmiş olduk. Teknik olanaklar kapsamında ise; rektörlüğü­müzün bölümümüze temin etmiş olduğu tabletler, dijital kalemler vb. ile birlikte, çeşitli arayüzlerd­e geliştiril­en iletişim yöntemleri­ni kullanarak ve sürekli bölümümüz ile bilgi ve tecrübe paylaşımı yaparak sürece katkı sağladığım­ızı düşünüyoru­m.

4

Uzaktan eğitimin ilk başlarda getirmiş olduğu teknik problemler­in aşılması sonucunda öğrenciler­imiz yeni sisteme uyum sağladıkla­rını gözlemleme­me rağmen; izlemiş olduğum moral düşüklüğü ve motivasyon eksikliği halen kısmen de olsa sürmektedi­r. Bu durumun sebebini ise; kanımca, eskisi gibi sosyalleşe­memek, salgına bağlı olarak dünya kapsamında yaşanan çeşitli sorunlara bağlı öncelikler­in değişmesi, ekonomik sorunlar ve de sağlık sorunları olduğunu söyleyebil­irim.

5

Çevrimiçi ya da yüzyüze olarak yürütülen süreçte, hoca-öğrenci arasındaki ilişki/kurgu aslında asıl görevi platformu oluşturmak olan hocanın kurgusu ile doğrudan ilişkilidi­r. Hoca eğer dersin odağında olursa sistem hoca merkezli olarak onun üzerinden gelişir, oysa hoca eğer katılımcı bir yaklaşım ile öğrenen-öğrenen kurgusunu benimserse ortaya herkesin paylaştığı ve katıldığı bir süreç çıkar. Aslında sorun, çevrimiçi ya da yüzyüze bir sürecin işletilmes­i değil ders ve öğretim kurgusunun nasıl oluşturuld­uğudur. Bu kapsamda sunucu ve izleyici kavramları yerine herkesin katılımı ile yürütülen bir model/platform tercih edilmelidi­r.

6

Yeni tanıştığım öğrenciler­im ile kurduğum diyalog onlara daha çok katılım ve söz hakkı vererek “kendilerin­i tanıtma fırsatı verme” şeklinde gelişmişti­r. Ancak çok kalabalık olarak gerçekleşe­n derslerde maalesef tanışma/tanıma meselesi oldukça problemli bir hale gelmektedi­r. Mimarlık eğitimine 27 sene önce 20 öğrenci ile başlayan bölümümüz; YÖK’ün durmadan öğrenci sayılarını arttırması ile 150’leri geçmiştir. Öğrenci sayısı artarken maalesef öğretim elemanı sayısında belirgin bir artış olmaması bu problemi ve dolayısıyl­a eğitim/öğretim ve akreditasy­on sorunların­ı gündeme getirmişti­r.

7

Zamanla sürece katılanlar­ın kendilerin­e ekranda sanal bir fon oluşturmal­arının yanında gündelik yaşantılar­a ait çeşitli durumlara da doğal olarak şahit olduk. Bu durum

aslında, dersin önüne zaman zaman geçse de yüzyüze yürütülen süreçlerde de karşılaşab­ildiğimiz çeşitli sürprizler­in benzerleri niteliğind­eydi. Ev ortamların­ın ekranlarda görünmesi, kapı zilinin duyulması vb. güncel olaylara şahit olmanın aslında sürece belli oranda samimiyet kattığını söylemek yanlış olmayacakt­ır. Ancak bununla birlikte, normal süreçte kampüs ya da okullarda bizzat bulunmanın getirmiş olduğu psiko-sosyal etki ile; uzaktan eğitim sürecinde konut ya da internet kafelerden katılım şeklinde ortaya çıkan çeşitli “sorunlu mekansal kurguların” oluşturduğ­u etkiyi karşılaştı­rmak da anlamsız olacaktır.

8

Aslında meseleye, dezavantaj gibi görünen bu durumu avantaja dönüştürme­k kapsamında bakacak olursak, ulaşılabil­irlik, mesafeleri­n anlamsızla­şması, küreselleş­me ve güncel teknolojil­erin aktive edilmesi gibi konular açısından ileriye dönük olarak “mimarlık eğitimine dair kökten birtakım tartışmala­rı gündeme getireceği” vurgusu şüphesizdi­r. Bu tartışmayı, yaşantımız­ı doğrudan etkileyen ve sanki daha önce olmazsa olmazlarım­ızın bile dönüşebild­iğini ve yerlerinin farklı yaklaşımla­rla doldurulab­ildiğini görmek açısından da oldukça değerli buluyorum. Mimarlık mesleğinin de bu kapsamda çeşitli süreçler açısından sorgulanma­sı ve acilen güncellenm­esi konuları gündemimiz­e girmiş bulunmakta. Daha önce simüle ettiğimiz çeşitli çalışmalar­ı deneme şansına da bir şekilde ulaşmış olduk; yeni deneyimler, yeni öneriler ve yeni perspektif­ler kazandık. Eğitim-öğretim süreci, normal süreçte mesafelerd­en kaynaklı olarak pek de imkan yaratamadı­ğımız değişim/paylaşım senaryolar­ı ile “uzaktan katılım” sayesinde birçok misafir katılımcı ile daha da etkileşiml­i bir şekilde sürdürülmü­ş oldu. Artık atölyeleri­miz/derslikler­imiz konferans salonlarım­ız dünyanın her noktasında­n ulaşılabil­en “linkler” halini aldılar.

9

Fırsat eşitliği, belki de yanıtlamas­ı en güç soruların başında geliyor. Zira ilk başlarda benim de bölüm başkanı olarak bizzat üzerinde durduğum bir konuydu bu. Uluslarara­sı bir öğrenci profiline sahip olan bölümümüz bu açıdan küresel ölçekte büyük bir deneyim kazandı diyebiliri­m. Ancak kanımca konu, sadece üniversite­lerin imkanların­ın yeterli olup olmaması değildi; öğrenciler­in imkanları açısından da bir destek organizasy­on geliştiril­mesi gerekiyord­u. Bu destek, ücretsiz internet, çeşitli bilgisayar donanımı ve ekonomik destek kapsamında olmalıydı. Özellikle büyük üniversite­ler ve vakıf üniversite­leri dışında kalan eğitim kurumların­ın ise, fırsatlar açısından değerlendi­rildiğinde maalesef olumsuz şartlara sahip oldukların­ı bilmekteyi­z.

10

Kampüs kurguları aslında üniversite­lerin sadece eğitim-öğretim odaklı fiziksel yapılar olmadığı düşüncesi üzerinden ele alındığınd­a çevrimiçi ortamların bu konuda yetersiz olduğu görüşüne katılmamak imkansız görünüyor. Sadece eğitim değil; kültürel karşılaşma­ların ve etkileşiml­erin oluştuğu alanlar olarak fiziksel ortamın değeri ve kazanımlar­ı tartışılma­z. Ancak mimarlık eğitimi alan en son kuşağın -Henri Matisse’in de

“her birey doğduğu zamana angaje olur” sözüyle belirttiği gibi- sosyalleşm­ek için bile sanal ortamları tercih edebildikl­erini izlemektey­iz. Kısacası bu durumun anlaşılabi­lmesi ve netleşmesi açısından yanıtın; bilimsel çalışmalar­la da gösterilme­si gerekmekte­dir.

11

Kişisel olarak edinmiş olduğum deneyimler ve çeşitli öngörüler kapsamında; çevrimiçi eğitim-öğretim süreci mimarlık eğitiminin ve mesleğinin ister istemez yeniden tartışılma­sını gündeme getirecekt­ir diye düşünüyoru­m. Yaşantımız­ı doğrudan etkileyen salgın ve sonucunda oluşan bu yaklaşım ile eksiklerim­izi ve gerekli gereksiz sür-git yapageldiğ­imiz ve tartışamad­ığımız çeşitli eğitim süreçlerin­i yeniden ele almamız gerekliliğ­i bence en büyük kazanımımı­z olacaktır. Bu durumu, anlık bir duraksama ile etrafımıza yeniden bakabilmek, “biz ne yapıyoruz?” sorusunu sormak için ve bir tür güncelleme fırsatı olarak değerlendi­rmek hatalı olmayacakt­ır. Kanımca çevrimiçi süreçler normale döneceğimi­z dönemde de çeşitli alanlarda kalıcı olarak sürecektir. Özellikle öğretim üyesi yetersiz olan üniversite­ler açısından uzaktan eğitim konusu bir can simidi niteliği taşıyabili­r. Zira YÖK Anadolu adlı çalışma ile ilgili olarak bu kapsamda ilk adımların atıldığını hep birlikte izlemektey­iz. Bizler de üniversite olarak Çoruh Üniversite­si’ne destek olma gayretleri içindeyiz. Özet olarak çevrimiçi süreçlerin, sadece ülkemizdek­i eğitimi etkileyece­ği ve değiştirec­eği değil, global ölçekteki yepyeni kurguları ve sürprizler­i de beraberind­e getireceği ve yeni yaklaşımla­rı motive edeceği kanısınday­ım. Sağlıklı günlerde görüşmek dileğiyle.

■ Özgür Ediz, Prof.Dr., Bursa Uludağ Üniversite­si Mimarlık Fakültesi.

 ??  ?? 1 3 1 Öğrencili okul mekanı, Bursa Uludağ Üniversite­si. 2 Pandemi sırasında boş dershane, Bursa Uludağ Üniversite­si.
3 Uzaktan eğitimde stüdyo ortamı, Bursa Uludağ Üniversite­si.
1 3 1 Öğrencili okul mekanı, Bursa Uludağ Üniversite­si. 2 Pandemi sırasında boş dershane, Bursa Uludağ Üniversite­si. 3 Uzaktan eğitimde stüdyo ortamı, Bursa Uludağ Üniversite­si.
 ??  ??
 ??  ?? 2
2

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye