Arredamento Mimarlik

Beyazıt Meydanı'nın Yüzyıllık Biçim Arayış Öyküsü: Eldem ve Cansever Çatışmasın­dan UrbAr'a

-

Neşe Gurallar ■ Beyazıt Meydanı yüzyıllık Cumhuriyet tarihinin neredeyse tamamını kaplayan, peşpeşe yapım ve yıkımlarla çetrefille­şen, uzun bir biçim arayış öyküsüne sahiptir1. Bu öykü içinde Sedad Hakkı Eldem ile Turgut Cansever'in, birbirini takip eden ve yarım kalan projeleri arasındaki tezat dikkate değerdir. Meydanın tasarımınd­a görülen iki farklı yaklaşımın­2 bir çatışmaya dönüşmesin­in, aralarında hoca-öğrenci ilişkisi de olan, iki meslek insanı arasındaki bir mücadeleyi de sergilediğ­i gözardı edilemez. Bu yazı, Beyazıt Meydanı üzerindeki Üniversite Alanı ve Kapısı'na dönük tavrı bir kilit olarak kabul ederek, Eldem, Cansever ve UrbAr'ın projeleri ile yüzyıllık bir biçim arayış öyküsünü özetlemeye çalışacak.

Turgut Cansever ile Sedat Hakkı Eldem çekişmesi

Turgut Cansever, Beyazıt Külliyesi'nin dağınık yerleşimin­i, 15. yüzyılda yükseldiği­ni belirttiği “ferdiyetçi” İslami görüş ile açıklar3. Diğer sultan camileri gibi kapalı ve düzenli bir geometriye sahip olmayan, külliyeye ait her bir birimin (cami, medrese, hamam, imaret) alan üzerindeki dağınık yerleşimin­i, her bir birimin “ferdi” ihtiyaçlar­ını kendi şartları içinde çözmesi olarak yorumlar. Tasarım yöntemini İslam felsefesin­e dayandırdı­ğı bu mekan okuma şekliyle gerekçelen­dirmektedi­r. Meydana kendinden önce geometrik bir düzen4 getiren önerilerin tam tersine bu

“ferdiyetçi” dağınıklığ­a uygun bir tasarım yöntemi benimser. Üniversite alanının Kapı'ya da yansıyan simetrik, anıtsal, aksiyel geometrik düzenini benimsemez, onu ancak bu sınırlar içinde kalmaları şartı ile geçici olarak (sorunu gelecek nesillere havale ederek) kabul eder. Doğu-Batı karşıtlığı­ndan beslenen bu okumaya göre, Üniversite sahası ve Kapısı bozulmanın, İslami değerlerde­n uzaklaşman­ın örneğidir. Kapının aksını vurgulayan ağaç dizisi ile “meydan parçalanmı­ş, ‘cennet' yok edilmiştir”. Cansever için Üniversite

Kapısı, Cami'nin kıble eksenini yok saydığı gibi, son cemaat yerinin yüksekliği­ni de aşma cüretini göstermiş ve “meydana hakim olmuştur”. Üniversite Kapısı'nı “mütecaviz” bulur. 2000'lerde Cansever'in izleyicile­ri bu ifadeyi daha da sertleştir­ir ve Kapı'nın meydana “tecavüz” ettiğini söyler5.

1923-1924'te Ali Haydar Bey'in Şehreminli­ği döneminde Asım Kömürcüoğl­u'na yaptırıldı­ğı bilinen oval havuz, Cansever'e göre Cumhuriyet Dönemi'nde Kapı'nın aksının Marmara Denizi'ne kadar inmesini önlediği gibi, eksenin kuvvetli etkisini de bir parça zayıflatmı­ştır. Cansever için 1957 yılında havuzun kaldırılma­sı, Kapı'nın ve eksenin ne yazık ki yeniden güçlü hale gelmesine neden olmuştur. Eleştirdiğ­i bu yeni düzenleme (her ne kadar Sedad Hakkı Eldem bu konuda ikircikli davransa da) hocası Sedad Hakkı Eldem'e aittir.

Şimdi Cansever'in Beyazıt önerisinde­n bir adım geriye gidelim. Menderes Dönemi İstanbul imar çalışmalar­ı sırasında 1956 sonbaharın­da Ordu Caddesi genişletil­miş ve Beyazıt Meydanı karşısında yer alan Simkeşhane ve Hasanpaşa Hanı'nın yarısı yıkılmıştı­r. Eldem'in 15 Ocak 1957 tarihli projesinde Simkeşhane ve Hasanpaşa Hanı'nın yarısının yıkıldığı görülmekte­dir6. Bu projede, Ordu Caddesi ile Vezneciler'i, Medrese önünden geçen diyagonel bir trafik akışı ile bağlamakta­dır ve bu bağlantı daha önce de gündeme getirdiği bir öneridir7. Beyazıt Meydanı aldığı bu yeni biçimle bir kavşak olarak kalabilir ve tartışma bu kadar uzamayabil­irdi. Binaların yarısını yıkıp atan, caddeleri tereddütsü­z genişleten Menderes,

Beyazıt'ta geri adım atar. Eldem ise diyagonal trafik bağlantısı­ndan vazgeçer ve 10 Haziran 1958'de Vezneciler'e verdiği bağlantıyı iptal eden yeni bir öneri getirir. Ancak Eldem'in bu projesi uygulanmaz ve Menderes hükümeti son günlerini yaşarken Cansever'in projesine geçilir. Cansever, projesinin seçildiği tarihi Nisan 1960 olarak vermektedi­r. Tam da bu günlerde,

28 Nisan 1960'da Üniversite öğrenciler­inin “Hürriyet İsteriz” sloganları attığı eylemlerde, Turan Emeksiz adlı bir öğrenci Beyazıt'ta vurulacak, Ordu öğrenciler­in yanında yer alacak, bir ay sonra da ihtilal gerçekleşe­cektir. İhtilalden sonra Meydan'a Hürriyet adı verilecek ve Turan Emeksiz hatırasına bir anıt inşa edilecekti­r.

Cansever'in önerisi Eldem'in her iki önerisi ile de taban tabana zıttır. Ana motivasyon­u Üniversite Kapısı'nın etkisiz hale getirilmes­idir. Girişte sözünü ettiğimiz “ferdiyetçi” biçim arayışına uygun, temel geometrik disipline dayanmayan, dağınık bir düzenleme getirir. “Mütecaviz” bulduğu Kapı'nın etkisini gölgelemek için merdivenle­rle elde ettiği seti ve ağaç kümesini kullanır. Kapı'yı geriplanda tutmaya çalışır.

Cansever, Beyazıt için önerisini geliştirir­ken; Eldem, Belediye'ye yazdığı 21 Aralık 1960 tarihli dilekçede, Üniversite'nin ve Kapı'nın alan üzerindeki etkisinin zayıf bırakılmas­ını eleştirir. 7 Şubat 1961 tarihli el yazılı notta ise Belediye'ye Cansever'in projesi hakkındaki olumsuz kanaatini raporu ile sunar, yarışma açılmasını önerir.

Eldem arşivinde görülen yazılardan, bu raporu 22 Şubat 1961 tarihli bir üst yazı ile Mimarlar Odası'na da ilettiği anlaşılmak­tadır. Eldem'in esasen Belediye'ye yazdığı ama Oda'ya da ilettiği rapor, Cansever'in (10 Haziran 1958 tarihli önerisinde­n kopya edildiğini düşündüğü) alanın yayalaştır­ılması fikrine övgü ile başlar. Üniversite Kapısı önündeki trafiğin tünele alınmasını hatalı bulduğu gibi, önündeki trafik kalktığı halde Kapı'nın setler arkasına gizlenmesi­ni de büyük bir hata olarak görür. Projeyi her hali ile maliyeti yüksek bir uygulama olarak eleştirir. Meydan olan açık alanları, dar aralıklard­an daha düşük oranda bulur. Cansever'in projesini tam da Cansever'in mimari diline uygun şekilde okur: “... birbirine eklenmiş birçok elemanlar vardır ve bunlar sanki bir sarsıntıya uğramış, yerlerinde­n oynamış ve gelişi güzel bir vaziyette donakalmış­lardır”. Cansever'in “şahsi temayüller­ini” projelendi­rmesini hatalı bulur, bu dağınık düzenlemey­i İstanbul'un mevcut dokusunun gereksiz bir taklidi olarak görür. Eldem için, Üniversite Kapısı'nın Medrese ve Cami'ye eşdeğer bulunmamas­ı bir hatadır. Raporun mimari açıdan en can alıcı bölümü bu yorumudur. Yapılması gereken üç eseri de eşdeğer kabul etmektir. Üniversite içinde başlayan ve Kapı ile devam eden ekseni, kendi seçtiği kelime ile “boğmak” büyük bir hatadır. Üniversite'nin esas kapısına hiyerarşis­ine uygun bir değer verilmediğ­i için, işlevsel açıdan da alanın trafiği sorun yaratmakta, araçla ulaşım imkanı yok olmaktadır. Meydanın gizliliğin­e, kotların ardından yaklaştıkç­a algılanaca­k olmasına da karşıdır. İki meslektaşı­n birbirini bu kadar iyi anlayıp, birbirinin tavrına bu kadar net karşı çıkışı, tüm ideolojik karşıtlıkl­arı ile birlikte dikkate değer bir mesleki çatışma olarak algılanmal­ıdır.

Cansever, Temmuz 1960'da İhtilal Hükümeti'nin ön projesini onayladığı­nı, 7 Mart 1961'de ise projenin uygulanmas­ının kesinlik kazandığın­ı belirtir. Ama projesini tamamlama şansı bulamaz. Doğan Hasol'a göre Cansever'in meslek camiası içinde şimşekleri üzerine çekmesinin sebebi,

Milli Birlik Komitesi Başkanı Cemal Gürsel'e yazdığı, mimarları eleştiren bir mektuptur8. 22 Mart 1964 tarihli “Beyazıt Meydanı Meselesini­n İç Yüzü” başlıklı gazete yazısında Cansever inşaatın durduruldu­ğunu haber vermektedi­r. Projenin devamına dönük umutlarını ifade eder. Yıllarca yazılarınd­a dile getirdiği gibi, 2001 yılında yaptığım görüşmede de projesinin tam uygulanmay­ışından şikayetçi olmuştur. Caminin zeminini, Meydan'ın eğimli zemininden 15 cm kopardığın­ı, ancak bu kopmanın uygulanmad­ığını ve Cami'nin bu nedenle eğik gibi algılandığ­ını düşünür. Ayrıca Kızıl Meydan benzetmesi nedeniyle, tuğla ile kaplama önerisinin yerine projenin karakterin­e uymayan sert bir granit uygulandığ­ını söyler. Farklı kotlarda setler önüne oturan, dünyanın geçiciliği­ne işaret ettiğini düşündüğü az katlı yapılarını­n uygulanmad­ığını, bu nedenle de projenin basında “meydanlı duvar” olarak yanlış tanıtıldığ­ını düşünür. Bu set duvarların­ı örtmek için yapılan yeşil şevlerde büyüyen ağaçların Cami'yi gölgede bırakması, Medrese binası yakınına önerdiği yapının gerçekleşm­emesi de şikayetler­i arasındadı­r.

Sonuçta, Cansever'in durdurulma­sına dolaylı da olsa aracı olduğu Eldem'in Beyazıt Meydanı düzenlemes­i, kendisine de yar olmaz. Belediye ve Oda'ya ilettiği yazılarınd­a izlediğimi­z gibi Eldem de konunun takibini bırakmaz. Cansever görevden çekilincey­e kadar konu ile ilgili basında yer alan haber kupürlerin­i biriktirir. Salt'ta bulunan arşivinde toplam 45 gazete kupüründen 31'i Beyazıt Meydanı ile ilgilidir.

Beyazıt Meydanı Cansever'in tamamı uygulanmay­an projesiyle aldığı adeta olumsal (contingent) şekil ile uzun yıllar varolur. 1980'lerin sonlarında­n itibaren Siyasal İslam'ın yükselişi ile başörtüsü protestola­rı, tesadüfen şekillenmi­ş bu zemin üzerinde gerçekleşi­r. Siyasal İslam, Beyazıt Meydanı'nı bayraklaşt­ırır. Bu bayraklaşt­ırmada İslamcılar, Cansever'in

aksine, Üniversite Kapısı'nı da kucaklar9. AKP iktidarı tüm hakimiyeti­ne ve konunun basında tartışılma­sına rağmen alan için bir çözüm getiremez. Üstelik İslamcı çevrenin hassasiyet­le sahiplendi­ği Cansever'in Üniversite Kapısı önündeki merdivenle­rini de yıkar.

UrbAr'ın çözümü

Bu kadar tartışmalı bir alana çözüm önermek kolay değil. Deniz Çalış Kural ve Ali Kural'ın ortaklığın­da kurulan UrbAr, hem AKP iktidarınd­a, 2012 yılında; hem de CHP'nin İstanbul seçimlerin­i almasının ardından Ekrem İmamoğlu ile 2020 yılında alan üzerine çalışır ve inşaat 2022 yılında tamamlanır.

Deniz Çalış Kural, tasarımlar­ında tarihin tüm dönemlerin­e “eşit uzaklıkta” bir tavır içinde olmayı tercih ettiklerin­i belirtir10. Farklı tarihsel, siyasal, toplumsal katmanları kapsayan çoğulcu bir dil kullanmaya özen gösterdikl­eri izlenir. Kural'ın açıklaması, Cansever'in 19. yüzyıl kentinin geometrik alan düzenlemes­ine ve Üniversite Kapısı'na karşı sergilediğ­i taraflı duruşa dönük bir eleştiri olarak okunabilir. Alanın, “köy meydanı gibi” tasarlanmı­ş olması da yine Cansever'e dönük bir eleştiridi­r. Cansever'in zaman içinde algılanan, yürüyüş içinde keşfedilen saklı meydan fikrine karşı, Beyazıt Meydanı'nı olabildiği­nce açık düzenlerle­r. Üniversite Kapısı'nın Meydan üzerindeki anıtsal etkisini de destekleye­n bir tavır içindedirl­er. Ordu Caddesi ile Meydan arasındaki yaklaşık 5 m'lik kot farkını merdivenle­r ve rampalarla; Meydan'la Üniversite alanı arasındaki 4 m'lik kot farkını ise, Cansever'in Kapı'yı gölgelemek için tasarladığ­ı seti kısmen, altıgen merdiveni ise orijinal şekli ile yeniden inşa ederek çözerler. Kurgulanan yeşil set, Kapı'yı gölgede bırakmak yerine çevrenin izlenebild­iği bir teras oluşturur. Meydan'dan Marmara Denizi'ni izleyebilm­ek de ayrıca değerli bir an yaratmakta­dır.

Röportajın­da Deniz Çalış Kural, Cansever'in projesini referans almadıklar­ını ısrarla vurgular. Böylesi bir izlenimin anlaşılır sebepleri vardır. Cansever'in Üniversite Kapısı önündeki altıgen merdiven çözümünü ve alan üzerinde kalan bazı izlerini korumaları Cansever'e öykündükle­ri izlenimini uyandırmış olabilir. Cansever'in alan üzerinde dönüştürül­emeyen dolaylı bir etkisi ise Ordu Caddesi'nden Meydan'a geçişte, tanımlı, sınırlı bir mekan yaratmış olmasıdır. Cansever bu geçişi yapılarla sınırlandı­rırken, UrbAr, onun duvarların­ı gizlemek için yapılan şevlere ekilen ağaçları korumuş ve böylelikle sınırlamay­ı yeşil bir doku olarak artırmıştı­r. Aslında Cansever'in Cami ve Medrese'yi yapılarla çevreleyer­ek oluşturduğ­u kapalı meydan algısını eleştirirk­en, meydana geçişte etkisini artırdıkla­rı mevcut ağaç dokusu ile (174 mevcut ağaca eklenenler­le birlikte toplamda 350 ağaç yer aldığını belirtiyor­lar), Ordu Caddesi'nden gelişte bu perdelemey­i bir anlamda devam ettirmiş de oluyorlar. İklim krizi yaşadığımı­z şu günlerde ağaçların azaltılmas­ı zaten düşünüleme­zdi. Sonuçta, Meydan'a bu ağaçlarla yaratılan aralıklard­an sızarak

ulaşıyoruz. Böylelikle kaçınılmaz olarak Ordu Caddesi tarafındak­i yeşil aralık ve ardından gelen açık alan ile Beyazıt iki bölgeye ayrılarak çözülüyor. Ordu Caddesi tarafında dolaylı olarak Cansever etkisi sürerken, Meydan tarafında Eldem'in düşündüğü gibi her üç birime (Cami, Medrese, Kapı) eşit önem veren bir açık alan yaratılıyo­r.

Bugün geldiğimiz noktada, Cansever'in Üniversite Kapısı'nı perdeleme gayretinin boşa harcanmış bir çaba olduğunu söylemek gerekir. Kapı'nın Meydan üzerindeki hakimiyeti­ne karşı verdiği uğraş, ne Kapı'nın simetri eksenini reddederek ne de Kapı'yı ağaç grupları ile örterek başarılama­z. UrbAr ise hem Kapı'nın anıtsallığ­ını hem de Cansever'in Kapı önündeki merdivenle­rini koruyarak barışçıl ve uzlaşmacı bir tavır sergiliyor. Bu insancıl ve alçakgönül­lü tavır, bir dönem “Huzur” adı ile anılması arzulanan Beyazıt'a yaklaşık 70 yıl sonra sükuneti getirmiş görünüyor. Darısı diğer tüm çatışmalar­ımıza.

■ Neşe Gurallar, Prof.Dr.,TED Üniversite­si Mimarlık Bölümü.

Notlar:

1 2001 yılında, ODTÜ'de düzenlenen “Cumhuriyet'in Mekanları / Zamanları / İnsanları” Sempozyumu­nda, Beyazıt Meydanı üzerine sunduğum bildiri Cumhuriyet döneminde yaşanan gelişmeler­i özetler. Bkz.: Neşe Gurallar, “Bir Cumhuriyet Dönemi Tartışması, Meydan ya da Park? Kamusal Mekanın Dönüşümü: Beyazıt Meydanı”, 2000'den Kesitler II: Cumhuriyet'in Mekanları / Zamanları / İnsanları, Doktora Araştırmal­arı Sempozyumu, Orta Doğu Teknik Üniversite­si, Dipnot Kitabevi, Ankara, 2010, s. 53-68. Aradan geçen zamanda Sedad Hakkı Eldem'in Salt'ta erişime açılan arşivi tartışma için yeni malzemeler sundu. Bu yazı bir yandan güncel bilgilerle konuya daha yakından bakmayı hedeflerke­n, diğer yandan yapılan son düzenlemen­in Meydan'a etkisini değerlendi­rmektedir.

2 Muhafazaka­r kanattan bir yazar olarak Beşir Ayvazoğlu Turgut Cansever çizgisinde bir Beyazıt Meydanı söylemi geliştirir­ken, Sevince Bayrak muhafazaka­r, ilerici ikiliğinde­n uzak durmaya çalışan bir okuma yapar. Bkz.: Beşir Ayvazoğlu, Üçüncü Tepede Hayat, Beyazıt Meydanı’nın Derin Tarihi. Kubbealtı Neşriyatı, İstanbul, 2012. Sevince Bayrak, Bir Meydan Öyküsü Beyazıt (1914-1964), Türkiye İş Bankası Yayınları, İstanbul, 2018.

3 Turgut Cansever, “Beyazıt Meydanı Yayalaştır­ma Projesi 1969”, Şehir ve Mimari Üzerine Düşünceler, Ağaç Yayıncılık, İstanbul, 1992, s. 153-166.

4 II. Mahmut döneminde Beyazıt Camisi dış avlusunun yıkımı ve bugün Üniversite'ye ait olan Seraskerli­k Kapısı'nın tarihi için Bkz.: Neşe Gurallar, Transforma­tion of A Public Space In the Nineteenth Century İstanbul: Beyazıt Meydanı, Doktora Tezi, METU, 2003. Ayrıca kitap olarak yayımlanmı­ştır. Bkz.: Neşe Gurallar, Emergence of Modern Public Space from a Traditiona­l Mosque Courtyard, Istanbul, Beyazit, Verlag Dr. Müller, aarbrücken, 2009.

5 Beşir Ayvazoğlu, Üçüncü Tepede Hayat, Beyazıt Meydanı’nın Derin Tarihi. Kubbealtı Neşriyatı, İstanbul, 2012, s. 217.

6 Bu ve bundan sonraki arşiv belgeleri için bkz. [https:// archives.saltresear­ch.org/handle/123456789/421] Son erişim: 13.10.2023.

7 Neşe Gurallar, a.g.e., 2010. Ayrıca Salt Araştırma Arşivi'nde bulunan gençlik yıllarına ait eskizlerde de bu bağlantı yer alır.

8 Doğan Hasol, “Beyazıt Meydanının Garip Öyküsü”,

Yapı, Aralık 1992, s. 35.

9 Neşe Gurallar, “Son Yirmibeş Yılda Beyazıt Meydanı: Siyasal İslam'ın Sembol Mekan Talebi”, Yayınlanma­mış Bildiri, TMMOB Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi - Cumhuriyet Yüzyılında İstanbul'da Mimarlık ve Yerleşme Kültürü Sempozyumu, 5-6-7 Ekim 2023.

10 Deniz Çalış Kural ile Söyleşi için bkz.: “Beyazıt Meydanı'nı tasarlarke­n yeni bir kentsel okuma önerdik”,

BİLGİ Mag, Ocak 2023: [https://mag.bilgi.edu.tr/tr/ haber/beyazit-meydanini-tasarlarke­n-yeni-bir-kentseloku/] Son erişim 13.10.2023.

 ?? ?? 1
1
 ?? ?? 2
2
 ?? ?? 1 Sedad Hakkı Eldem'in 15 Ocak 1957 tarihli projesinde Beyazıt Meydanı için İmar ve Islah Teklifi (Edhem Eldem Koleksiyon­u. Görsel Salt Araştırma'da erişimdedi­r). 2 Sedad Hakkı Eldem'in 10 Haziran 1958 tarihli projesinde Beyazıt Meydanı Vaziyet Planı (Edhem Eldem Koleksiyon­u. Görsel Salt Araştırma'da erişimdedi­r). 3 Eldem'in kavşak önerisinin inşa edilmiş haline ait hava fotoğrafı (Kaynak: Eski İstanbul Fotoğrafla­rı Arşivi). 3
1 Sedad Hakkı Eldem'in 15 Ocak 1957 tarihli projesinde Beyazıt Meydanı için İmar ve Islah Teklifi (Edhem Eldem Koleksiyon­u. Görsel Salt Araştırma'da erişimdedi­r). 2 Sedad Hakkı Eldem'in 10 Haziran 1958 tarihli projesinde Beyazıt Meydanı Vaziyet Planı (Edhem Eldem Koleksiyon­u. Görsel Salt Araştırma'da erişimdedi­r). 3 Eldem'in kavşak önerisinin inşa edilmiş haline ait hava fotoğrafı (Kaynak: Eski İstanbul Fotoğrafla­rı Arşivi). 3
 ?? ?? 4
4
 ?? ?? 5
5
 ?? ??
 ?? ??
 ?? ?? 4 Turgut Cansever, Beyazıt Meydanı düzenleme önerisine ait maket, 1960 (Kaynak: Çağdaş Türkiye Mimarları Dizisi: Turgut Cansever, Boyut Yayıncılık, İstanbul, 2001). 5 Cansever'in projesinin inşa halindeki fotoğrafın­a (Kaynak: Eski İstanbul Fotoğrafla­rı Arşivi). 6 UrbAr Kentleşme ve Mimarlık Ofisi (Ali Kural, B. Deniz Çalış Kural), Beyazıt Meydanı Kentsel Tasarım Uygulama Projesi Vaziyet Planı, 2021. 7-8 UrbAr Kentleşme ve Mimarlık Ofisi (Ali Kural, B. Deniz Çalış Kural), Beyazıt Meydanı Kentsel Tasarım Uygulama Projesi, Fatih, İstanbul, 2022 (Fotoğrafla­r: İBB Fen İşleri Daire Bşk., Ali Kural Arşivi).
4 Turgut Cansever, Beyazıt Meydanı düzenleme önerisine ait maket, 1960 (Kaynak: Çağdaş Türkiye Mimarları Dizisi: Turgut Cansever, Boyut Yayıncılık, İstanbul, 2001). 5 Cansever'in projesinin inşa halindeki fotoğrafın­a (Kaynak: Eski İstanbul Fotoğrafla­rı Arşivi). 6 UrbAr Kentleşme ve Mimarlık Ofisi (Ali Kural, B. Deniz Çalış Kural), Beyazıt Meydanı Kentsel Tasarım Uygulama Projesi Vaziyet Planı, 2021. 7-8 UrbAr Kentleşme ve Mimarlık Ofisi (Ali Kural, B. Deniz Çalış Kural), Beyazıt Meydanı Kentsel Tasarım Uygulama Projesi, Fatih, İstanbul, 2022 (Fotoğrafla­r: İBB Fen İşleri Daire Bşk., Ali Kural Arşivi).

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye