İstanbul Ansiklopedisi ve Reşad Ekrem Koçu'nun Çizgileri
Gürbey Hiz ■ Reşad Ekrem Koçu'nun ilk fasikülü yayınlandığı 1944 yılından 1974'e kadar devam eden İstanbul Ansiklopedisi, Cumhuriyet tarihinin mimarlık ve kent kültürü alanında önemli bir kilometre taşı olduğu şüphesiz. Bu benzersiz eser, İstanbul'un neredeyse tüm yapılarına, ünlü kişilerine, sokaklarına, tarihi olaylarına ve daha fazlasına alfabetik bir düzenlemeyle yaklaşarak kent tarihini derinlemesine ele alır. Reşad Ekrem Koçu, bu geniş koleksiyonu oluşturmak için ömrünün büyük bir bölümünü adadığını, defalarca verdiği röportajlarda dile getirir.
Koçu, İstanbul Ansiklopedisi için birçok yazar ve çizerle işbirliği yaparak çalışır. Görsel açıdan, içerikteki bazı resimler daha önceki gravürlerin veya fotoğrafların yeniden çizimleri olurken, bazıları ansiklopedi için özel olarak hazırlanır. Ansiklopedinin ilk ciltlerinde, çeşitli yapıların planları, kesitleri ve perspektif çizimleri sayfaları doldururken, son ciltlerde İstanbul'un ünlü kişilerinin portreleri daha fazla yer almaya başlar. Koçu, sadece yazılarıyla değil, aynı zamanda çizimleriyle de ansiklopediye kişisel dokunuşlarını ekler. Böylece, görsel üretim yoluyla pek bilinmeyen bir yönünü de sergiler. İlgisini çokça çeken “sıradan” yapıların temsillerini çizerek İstanbul'un kütüğüne önemli katkılarda bulunur.
Ansiklopedinin özellikle ilk cildinde, A. Bülend Koçu'nun imzasıyla birçok resim bulunur. Koçu'nun, Ahmed Bülend ismini mahlas olarak kullandığı tek yer ansiklopedi değildir. Muhtelif gazete ve dergi yazılarının yanında çocuklar için yazdığı bazı tarih kitaplarında da bu mahlası kullanır. Ansiklopedi içerisinde Hüsnü Kınaylı gibi başka mahlaslarla yazılar da yazan Koçu, Ahmed Bülent'i özellikle görseller için ayırmış gibi görünür. Genellikle kendi eliyle resimlediği bu seçki, gezileri sırasında karşılaştığı yapılardan oluşur. Sözgelimi, 1958'de Şile'deki Ahmedli Köyü'ne yaptığı etnografik sayılabilecek saha araştırmasında Koçu, köy çeşmesinin üzerindeki yazıdan muhtarla yaptığı sohbete kadar pek çok kaynaktan detaylı bilgiler toplar ve bunlara metninde yer verir1. “Tipik ahşap evleriyle şirin, pitoresk, suyu ve havası latif” dediği bu köy için “büyük şehrin yorgun iş adamları için hakikaten dinlenebilecek bir yerdir” ifadesini kullanır. Görsel olarak ise köyün genel bir görünümüne değil, yazısında bahsettiği yeni inşa edilen cami, mektep ve çeşmelere yer verir. Koçu'nun çizimleri, bu gibi mekanları tespit etmek için hızlıca kayıt alınmışlardır. Bu tür sıradan yapıların başka kaynaklarda yer alması muhtemelen zordur ve bu çizimlerin içerdiği her küçük detay gündelik hayatın bu açıdan değerli birer kaydını oluştururlar.
Koçu, başka bir gezisinde Süleymaniye'de Ağızlıkçı Sokağı'na gider. Bu kez mevcudun değil, yok olmuş olanın tespitini yapar. İlk gezisi sırasında sokakta kötü durumda olduğunu tespit ettiği bir konağı çizerek görselleştirir. Bir sonraki gezisinde ise bu yapının yıkılmış olduğunu yazar ve elde bu görsel belge kalır. Yapının yıkılma tehlikesini özellikle vurgularcasına harabe görünümünün verildiği bu çizimde farklı malzemelerin biraradalığı, perspektifin sola doğru düşüşü gibi jestlerle o sokakta duracak bir kişinin tanık olacağı atmosfer de canlandırılır. Metin içerisinde Koçu,
“Bu konak, devlet tarafından satın alınarak mütehassıslar elinde eski haline konulmağa değer; yoksa, örnekleri hemen hemen hiç kalmamış olan İstanbulun eski Türk evlerinden birinin daha yok olduğunu görmek gecikmeyecektir” yazar2. Kendi kişisel çabasıyla, bir başka deyişle metin ve imgeyle geleceğe taşımaya ve korumaya çalıştığı bu yapının fiziksel durumunun korunması için de belli ki devletten yardım istemektedir.
Bu gibi yapıların dışında birçok irili ufaklı çeşmenin, türbenin de çizimlerini yapan Koçu, bir yandan da küçük ölçekli ve genellikle İstanbul çeperinde yer alan cami, hamam gibi yapıların planlarını da çizer. Bunun ötesinde ansiklopedi içerisinde birçok harita da mevcuttur. Özellikle Necip Bey'in 1918 tarihli haritaları ve Osman Nuri Ergin'in 1934 tarihli İstanbul Şehir Rehberi, Koçu'nun kullandığı iki önemli kaynaktır. İstanbul Şehir Rehberi'ndeki sokaklara dair ayrıntılı haritalar, Koçu'nun 1940'ların ve 1950'lerin İstanbul'unda yaptığı gezilerde altlık olur ve dönüşen kenti kaydetmek için buradaki bilgiyi tekrar sokakta test eder3. Bazen de muhtemelen bu rehberde olmadığı için haritaları sıfırdan çizmek Koçu'ya kalır. Sözgelimi, 70 hanelik Ayazağa Köyü'ne gerçekleştirdiği geziden sonra bu köyün genel görünümünü temsil etmek üzere bir kroki üretir. Bakkaldan kahvehaneye, çeşmeden tahta köprülere kadar bu köy sadece yazılı değil aynı zamanda kartografik bilgisi ile de ansiklopediye girmiş olur. “Bağçeköye” veya “Kağadhane-Maslak Şosesine” gibi sınırlarını tarifleyen ibarelerle de bu köy, kentin diğer bölgeleriyle bağlanmış olur.
2018 yılından itibaren Kadir Has Üniversitesi ve Salt Araştırma işbirliğiyle Koçu'nun İstanbul Ansiklopedisi için biriktirdiği arşiv dijitalleştirilmiştir4.
Bu arşive hızlıca göz atmak, Koçu'nun ansiklopediyi nasıl oluşturduğuna dair önemli ipuçları sunar. Örneğin, diğer yazarların metinleri üzerine Koçu'nun kendi elyazısıyla yaptığı eklemeleri ve düzeltmeleri görürüz. Her ne kadar çokyazarlı bir üretim sözkonusu olsa da Koçu'nun editoryal yaklaşımı ve bir çeşit hakimiyeti bu arşiv sayesinde son derece görünür duruma gelir. Benzer bir bakış görsellerin üretimi için de mümkündür. Fotoğrafın kolay basılabilir bir teknoloji olduğu ve çoğu dergi ve gazeteleri kapladığı yıllarda ansiklopedi içerisindeki tüm görsellerin çizim olması ve belli bir ahenk içerisinde bulunması belli ki kişisel bir tercihtir.
Ansiklopedinin ilk cildinde nispeten daha çok çizimi bulunan Koçu, zamanla kendini bu görsel üretim alanından çeker. Bunun bir nedeni, Sabiha Bozcalı, Nezih İzmirlioğlu, Behçet Cantok,
Reşad Sevinçsoy gibi ansiklopediye çok çeşitli görseller üreten profesyonel çizerlerle yoğun bir tempoda çalışmaya başlamasıdır. Yine de Koçu'nun görsellik denetimi bu çizerler üzerinde de hakimdir. Bazı durumlarda çizerlere kolajlar yaparak direktifler hazırlar. Farklı resimlerin birleştirilmesiyle oluşturulmuş bu kolajlarda, örneğin birinin başının bir başkasının vücuduyla birleştirildiğini, ayaklar çıplak bırakılırken başına bir fes eklendiğini görürüz5. Böylece İstanbul'un tarihinden siması kaybolan birinin, örneğin Emin'in (Çakır) bedeni adeta Frankenstein'ın canavarı gibi parçalardan oluşturulmuş tek bir resimde yeniden vücut bulabilir. Yine de, önce köçeklik yapan sonraları zurnacı olan, Koçu'nun ifadesiyle “çingenenin erkek güzellerinden” Emin'in nihai görseli ansiklopedide yerini bulmaz6.
Sonuçta Koçu, önemli ya da önemsiz, meşhur ya da sıradan, büyük ya da küçük dinlemeden benzersiz bir İstanbul anlatısı ve koleksiyonu yapmayı güder. Gerek Emin gibi sayısız insanı bu kütüğe yerleştirip gerekse Ahmedli Köyü'ndeki küçücük çeşme gibi pek çok mekanın görsel kaydını tutarak bir devrin mimarlık ve kent kültürüne de katkıda bulunur.
■ Gürbey Hiz, Dr. Öğretim Görevlisi, Kadir Has Üniversitesi Mimarlık Bölümü.
Notlar:
1 Reşad Ekrem Koçu, “Ahmetli Köyü”, İstanbul Ansiklopedisi, cilt 1, İstanbul Ansiklopedisi ve Neşriyat Kolektif Şirketi, İstanbul, 1958, s. 387-389.
2 Koçu, “Ağızlıkçı Sokağı”, a.g.e., 1958, s. 255.
3 K. Mehmet Kentel, “Reşad Ekrem Koçu'nun Çizdiği/ Bozduğu Sınırlarla Galata ve Beyoğlu Tarihi”,
Toplumsal Tarih, sayı 338, 2022, s. 44-51.
4 Arşiv, yaklaşık olarak 40.000 belgeyi içermekte olup, bu belgeler makaleler, illüstrasyonlar, elyazısı notları, gazete kupürleri, kartpostallar ve mektuplar gibi İstanbul Ansiklopedisi için toplanan belgeleri içermektedir. Arzu Erdem'in koordinatörlüğünde başlatılan Kadir Has Üniversitesi desteğiyle yürütülmüş “Reşad Ekrem Koçu: Tamamlanmamış Bir İstanbul Ansiklopedisi” araştırma projesinde, Gürbey Hiz,
Firuzan Melike Sümertaş, Aybike Batuk, Zehra
Betül Atasoy, Ezgi Tuncer, Sait Ali Köknar, Mehmet Manyas, Serap Özyurt araştırmacı olarak; Bülent
Tanju, Emre Ayvaz danışman olarak görev almıştır.
Salt ve Kadir Has Üniversitesi arasında imzalanan protokol ve gerçekleştirilen işbirliği çerçevesinde,
Salt bünyesinde dijitalleştirme sürecinde Meriç Öner, Lorans Tanatar Baruh, Cansu Yapıcı, Masum Yıldız, Sinan Çetin, Esra Nalbant, Tuğba Silahtar, Özge
Ertem, Yonca Güneş Yücel, Elif Başgöl, Ayşe Buluş, Büşra İyibaş, Derya Dertli, Dilay Dik, Mehtap Kuru, Sinem Ayşe Gülmez Saydam ve Yağmur Torun görev almıştır. Dijitalleştirme sonrasında 2023'de Fatma Çolakoğlu koordinatörlüğünde Salt Galata'da arşiv malzemelerini içeren “Başka Kayda Rastlanmadı: Reşad Ekrem Koçu ve İstanbul Ansiklopedisi Arşivi” başlıklı sergi düzenlenmiştir. Bu serginin programını Bülent Tanju, Cansu Yapıcı, Gülce Özkara ve Masum Yıldız üstlenmiştir.
5 Emre Ayvaz, “Bkz. Arşiv”, Toplumsal Tarih, sayı 338, 2022, s. 22-29.
6 Reşad Ekrem Koçu, “Emin (Çakır)”, İstanbul Ansiklopedisi, cilt 9, Koçu Yayınları, 1968, İstanbul, s. 4542.