Karanlıktaki sanat
David Lewis-williams’in paleolitik dönem insanlarının mağara duvarına çizdiği imgelerin serüvenini anlattığı Mağaradaki Zihin kitabı çıktı. Yazar, evrim, sinirbilim ve yapısalcı antropolojinin ışığında insanın atalarının karanlık gizemine ve bilincimizin
Paleolitik (yontmataş) çağ, insanın diğer canlılardan farklılaştığı dönemi temsil eder. Bu çağda insan, ilk aletleri yapar, ateşi bulur, el becerisini ve soyutlama yetisini geliştirir. Kuşları avlayabilmek için ok uçları, dikiş dikebilmek için kemik iğneler icat eder ve mağara duvarlarına resimler çizer.
Antropolog ve kaya sanatı tarihçisi David Lewis-williams da Mağaradaki Zihin isimli çalışmasında paleolitik dönem insanının mağara duvarlarına çizdiği imgelerin düşünsel ve ruhsal serüvenini anlatıyor. Binlerce yıl önce karanlık mağaraların derinlerine ilerleyen o insan neden bu kadar tehlikeli bir yolculuğu göze almıştı? Bu kişi hemen varsaydığımız gibi erkek miydi yoksa kadın mı? Kaç yaşındaydı? Neden mağara duvarına ayı dişi yerleştirmenin önemli olduğunu düşünüyordu? Duvarlardaki imgeler konusunda ne düşünüyordu? Bu yeraltı yolculuğu o erkek veya kadının ne işine yarıyordu? İşte bu sorular kitabın ana konusunu oluşturuyor.
Binlerce yıl mağara duvarlarının karanlıklarında kalan resimler gün yüzüne çıktığında, uzak atalarımızın gerçekleriyle ilgili yeni bilgilere erişildi. Ulaşabilen en eskisi, 32 bin yıl öncesine giden bu resimler, çizildiği döneme dair insan yaşayışı ve kavrayışı hakkında önemli bilgiler içeriyor. Aynı zamanda akla çeşitli sorular getiriyor. Uzak atalarımız neden duvarlara resim çizme ihtiyacı hissettiler, sanatsal bir arayış mıydı, yoksa bir ifade biçimi miydi? Yoksa toplumsal bir aktarım sürecinin ilk denemeleri miydi? Lascaux, Chauvet ve Altamira gibi mağaraların duvarlarında bulunan hayvan resimleri ve semboller bize geçmiş dönem insanlarının zihinleri hakkında ne söyler? Zekâ nedir, insan bilinci nedir? İlk insanlar resim yapmayı ve bu resimleri anlamayı sağlayan bir evrim aşamasına nasıl ulaştı?
Williams mağaralardaki duvar resimlerinden yola çıkarak tarihöncesinde aklın ve bilincin rolünü araştırıyor. “Halihazırda bildiklerimizi kökten yeniden düşünmek, her sorunun yanıtlanacağı anlamına gelmez, bir şeyi açıklamamız için her şeyi açıklamamız gerekmez” diyerek ve belki de bu kitapla insan atalarımızın geçmişine dair yeni sorular ortaya atıyor. Yapı Kredi Yayınları’ndan çıkan kitabın editörlüğünü Korkut Erdur yaptı.