Kemerler ve sarnıçlar şehri
Kurulduğundan bu yana İstanbul’da su en önemli ihtiyaç oldu. Bizans döneminde sarnıç ve havuzlar da kullanılırken Osmanlı İstanbul’un su ihtiyacının giderilmesi için erken Roma döneminde yapılan su yollarını tamir etmiş ve yeni su yolları yaptırmıştı.
Kurulmasından sonra İstan- bul’un en önemli sorunlarından birini şehir halkının suyunun tedarik edilmesi oluşturdu. Çünkü bir yandan kentin kurulduğu coğrafya kaynak ve yerüstü suları bakımından oldukça fakirdi. Diğer taraftan suyu halka ulaştırmak bentler, kemerler, başhavuzlar, su terazileri, su yolları ve çeşmelerin yapımı gibi mühendisliğe dayalı büyük projeler gerekiyordu. İlk kuruluşu İÖ 7’nci yüzyıla tarihlenen İstanbul’da suyun modern çağlara kadarki macerasını üç dönem altında incelemek yerinde olur.
Geç Roma / Erken Bizans Dönemi
İstanbul’un su ihtiyacını gidermek amacıyla yapılan ilk tesisler Roma imparatoru Hadrianus dönemine (hd. 117138) tarihlenir. Bizans tarihçisi Prof. Dr. Semavi Eyice, İmparator Hadrianus döneminde 123 yılına doğru İstanbul’da bir takım su tesislerinin yapıldığının bilinmekte olduğunu kaydeder. 324 yılında I. Constantinus döneminde (hd. 306337) yeniden imar edilmeye başlanan İstanbul’daki eski su sistemlerinin kentin yeniden inşası sırasında elden geçirildiği kabul edilir. Erken Bizans döneminde İstanbul’un su ihtiyacını gidermeye yönelik en önemli projeyi, “Valens Su Kemeri” olarak bilinen Bozdoğan Kemeri’nin yapımı oluşturdu. Kemerin İmparator Flavius Iilius Valens (hd. 364-378) tarafından yaptırıldığı kabul edilir. Prof. Eyice, kemerin Hadrianus ve daha sonraki I. Theodosius (hd. 379-395) dönemlerinde yaptırılan şehir dışı su sistemlerine bağlı olduğunun muhakkak olduğuna dikkat çeker. Ancak bu şebekenin sanıldığının aksine Belgrad Ormanı yöresinden değil, Halkalı tarafındaki kaynak sularından beslendiğine işaret eder. Bu dönemde Halkalı’daki kaynak sularını İstanbul’a taşımak için yapılan bir diğer kemer de Mazul Kemeri’dir. Prof. Eyice üzerindeki işaretlerden ve yapı tekniğinden kemerin geç Roma - erken Bizans dönemine tarihlendiğini kaydeder.
Erken Bizans döneminde gerçekleştirilen büyük projelerden birisi de Belgrad Ormanları’ndan İstanbul’a su getirmek için Büyük Bent’in inşa edilmesidir. Şemseddin Sami Büyük Bent’in İmparator Valens döneminde yapıldığını kaydeder. Alman arkeolog Knut Otto Dalman ise Belgrad Ormanı’nda su hattı ve kemerlerinin I. Theodosius döneminde yapıldığı düşüncesindedir.
Orta Bizans Dönemi
Bu dönemin en temel karakteristiği İstanbul’un Gotlar, Avarlar gibi kavimlerin tehdidi altında olmasıdır. Ayrıca Arap kuşatması da bu döneme tarihlenir. 7’nci yüzyıldan sonra sık sık görülen kuşatmalar sırasında istilacıların su hatlarını tahrip ederek kentin susuz kalması için çaba göstermeleri nedeniyle bu dönemde suyun sur içinde biriktirilmesi ihtiyacı ortaya çıktı. Bu amaçla birçok başhavuz ve sarnıç inşa edildi. Başhavuzlar arasında en önemlileri toplam 700 bin ton suyun biriktirilebildiği Aetius (Karagümrük Stadı), Aspar (Yavuzselim Çukurbostanı) ve Hagios Mokius (Altınmermer Çukurbostanı) başhavuzlarıdır. Bunlarda su devamlı durmayıp, şehrin içine dağıtılıyordu. Fatih Külliyesi’nin hamamı olan Çukur Hamam’ın da başhavuz olduğu kabul edilir.
Bu dönemde yapılan sarnıçlar arasında en büyüğü Yerebatan Sarayı da denilen Bazilika Sarnıcı’dır. Bunu Binbirdirek Sarnıcı takip eder. Pantokrator Sarnıcı da su biriktirmek amacıyla inşa edilmişti. İstanbul’daki sarnıçların su kapasitesi 200 bin tondan fazlaydı.
Osmanlı Dönemi
Şehrin idaresinin 1453’te Osmanlıların eline geçmesinden sonra orta Bizans döneminde kullanılan sarnıç ve başhavuzlar terk edilmiş, İstanbul’un su ihtiyacının giderilmesi için erken Roma döneminde yapılan su yolları tamir edilmiş ve yeni su yolları yaptırılmıştı. Ancak sonraki yüzyıllarda İstanbul’un nüfusunun hızla artması nedeniyle yeni su yollarına gerek duyuldu. Bu amaçla da başta Kırkçeşme ve Taksim olmak üzere yeni su yolları yaptırıldı. Osmanlı döneminde tamir edilen, ya da yeni yaptırılan su yolları şunlardır:
Halkalı Suları
Beylik Suyu: Mazul Kemer üzerinden giden bu su yolu Sultan II. Mehmet döneminde yapıldı. I. Mahmut döneminde hem tamir ettirildi, hem de yeni su kaynakları eklendi. Bu su yolu Topkapı Sarayı’nda son buluyordu.
Turunçluk Suyu: Sultan II. Mehmet tarafından getirtilen bu su 29 yere su veriyordu.
Fatih Suyu: Taşlıtarla yakınında Demirkapı civarındaki kaynaktan çıkan su Beyazıt Meydanı’ndaki maslağa ulaşıyordu.
Şadırvan Suyu: Sultan II. Mehmet tarafından yaptırılan bu su yolunun kaynağı Küçükköy’ün kuzeyindeydi.
Bayezit Suyu: Üç ayrı kaynaktan çıkan su İstanbul Üniversitesi’nin merkez binasının bahçe duvarı üzerindeki kubbeye ulaşıyor. Bu su yolu toplam 63 yere su dağıtıyordu.
Mahmut Paşa ve Laleli Suları: Bir kolu Nuruosmaniye yoluyla Mahmut Paşa Camisi’ne ulaşan suyun diğer kolu Laleli Camisi’nde son buluyordu.
Koca Mustafa Paşa Suyu: Kaynağı Bayrampaşa’daki Yahudi maşatlığı civarındaydı. Koca Mustafa Camisi’nde son bulan su yolu altı yere su veriyordu.
Süleymaniye Suyu: Bu su yolu, Süleymaniye Külliyesi’ne su temin etmek amacıyla Sultan Süleyman tarafından inşa ettirildi. Halkalı tarafındaki su yolları arasında en uzunudur. İki ana hattan oluşan su yolu 80 noktaya ulaşıyordu.
Mihrimah Suyu: Edirnekapı’daki Mihrimah Sultan hayratına su temin etmek için inşa edildi.
Ebusuud Suyu: Demirkapı’daki kaynaktan aldığı suyu Ebusuud hayratına taşıyordu. Toplam 10 ayrı yere su dağıtıyordu.
Köprülü Suyu: Kaynağı Karaahmet Çiftliği merasındadıydı. Çemberlitaş’taki Köprülü hayratına su taşıyordu.
Cerrah Paşa Suyu: Taşlıtarla’daki kaynağından çıkarak Cerrahpaşa Camisi’ne ulaşıyordu. 10 ayrı yere su dağıtıyordu.
Sultan Ahmet Suyu: Kaynağı Topçular’day- dı. 20 ayrı yere su dağıtan yol Sultanahmet Camisi’ne ulaşıyordu.
Saray Çeşmeleri Suyu: I. Murat, I. Mahmut ve Fatma Sultan çeşmelerine su veriyordu. Kaynağı Taşlıtarla merasıydı.
Hekimoğlu Ali Paşa Suyu: Bağcılar’da çıktıktan sonra Samatya civarındaki Çınar Mahallesi’ne doğru dağıtım yapıyordu.
Kasım Ağa Suyu: Bayrampaşa’daki kaynaktan çıkan su Haseki Hastanesi’ne dek ulaşıyordu. Nuruosmaniye Suyu: Nuruosmaniye Camisi’ne su temin etmek için inşa edildi. Kaynağı Esenler’deki Ferhat Paşa merasıydı.
Kırkçeşme Suları
Sultan Süleyman döneminde başmimar Mimar Sinan’a yaptırılan Kırkçeşme Suları için 50 milyon akçe harcandı. Bugün anıtsal açısından İstanbul’un en gözde mimarlık eserleri arasında yer alan Süleymaniye Külliyesi için yine Sultan Süleyman döneminde toplam 35 milyon akçe harcandığı düşünülürse Kırkçeşme Suları’nın şehrin iaşesi için taşıdığı önem daha iyi anlaşılır. Yapımına 1554 yılında başlanan Kırkçeşme su hattı 1563’ten önce tamamlandı. Ancak bu yıl yaşanan selden dolayı bazı kemerler yıkılınca tesisler onarılarak 1564 yılında yeniden hizmete sokuldu.
Kırkçeşme Suları temelde iki kol üzerinden şehre su taşıyordu. Bir kolu Kirazlı, Topuz ve Paşa derelerinden su alıyordu. Diğer kolu ise Ayvat, Orta ve Bakraç derelerinden. Bu iki kol Kemerburgaz’ın güneyindeki başhavuzda birleşiyordu. Suriçinde Ayasofya kubbesine kadar ulaşan su hattından 580 çeşmeye su veriliyordu.
Kırkçeşme Suları üzerinde irili ufaklı toplam 33 tane su kemeri bulunuyor. Bunlardan beşi (Kovukkemer, Paşa Kemeri, Uzunkemer, Moğlova Kemeri ve Güzelcekemer) abide niteliğinde yapılardır. Abidevi kemerler arasında bulunan Kovukkemer’in Roma döneminde yapıldığı düşünülmektedir. Kırkçeşme Suları’nın doğu kolu üzerinde bulunan Büyük Bent’in de geç Roma döneminde yapıldığı bilinmektedir.
Taksim Suları
Kasımpaşa, Galata, Beyoğlu, Fındıklı, Beşiktaş ve Ortaköy’ün kalabalıklaşması nedeniyle ortaya çıkan su ihtiyacı Taksim su hattının hizmete girmesiyle giderildi. Bu su hattının yapımına Sultan III. Ahmet döneminde başlandı. Patrona Halil İsyanı nedeniyle yarıda kalan tesislerin inşaatı Sultan I. Mahmut döneminde sürdürüldü ve hat 1732 yılında hizmete açıldı. Bu tesislerle Bahçeköy’deki derelerden alınan sular içi sırlı künklerle şehre getirildi. Taksim’deki su deposu ve maksemine ulaşan hattın uzunluğu 25 kilometredir. Bir sonraki aşamada Topuzlu Bent yaptırıldı ve daha sonra bu bent yükseltildi. Üçüncü aşamada Sultan III. Selim’in annesi tarafından yaptırılan Valide Bent hizmete sokuldu. Bu dönemde şehre daha çok su temin etmek için künkler kaldırıldı. Bu su hattının dördüncü aşamasını II. Mahmut döneminde yaptırılan II. Mahmut Benti oluşturur.
Şehrin kalabalıklaşması nedeniyle su ihtiyacı artınca Taksim su hattı devreye sokuldu.
Hamidiye Suyu
Sultan II. Abdülhamit tarafından yaptırılan ve kendi adıyla anılan bu tesisler İstanbul’u besleyen Halkalı, Kırkçeşme ve Taksim sularının dışında kalan küçük su hatlarından birisini oluşturuyordu. Büyük bölümü 1900 yılında tamamlanmış olan tesis 26 Mayıs 1902 tarihinde hizmete girdi. Temiz kaynak suları arasında yer alan Hamidiye Suyu’nun ana kaynağı Kemerburgaz’ın 2.5 kilometre kadar güneyinde yer alan Karakemer civarında. Su hattının bir kolu Taksim-galatasaray-tünel-karaköy hattına, bir başka kolu ise Kabataş’a kadar ulaşıyordu ⬤