Batı Roma’dan sonraki çağ
Batı Roma İmparatorluğu’nun Kavimler Göçü nedeniyle yıkılmasıyla başlayan ortaçağ, yeni ekonomik, siyasi yapılanmayı da beraberinde getirdi ve kıta Avrupa’sını derinden etkiledi.
Ortaçağ kronolojik olarak bakıldığında Roma İmparatorluğu’nun iki parçasının (batı ve doğu) yıkılış tarihlerinin arasında geçen dönemi ifade etmektedir. Bizim için ise söz konusu kronolojinin dışında daha çok siyasi-askeri sahalarda ilişkide bulunduğumuz coğrafyaların tarihini içermektedir. Avrupa’nın ortaçağı ile ilgili bilgilerimiz belki de bu nedenden dolayı daha yüzeysel kalmış durumdadır. Doğuda ortaçağda bilim, sosyal hayat, ekonomi ve ticaretin canlılığı sebebiyle yaşanan yoğunluk da bir diğer sebep olarak görülebilir. Hatta Avrupa’nın sonraki yüzyıllar dahilinde yaşadığı gelişimi de daha çok doğudan tercümelerle, ticaretle ya da savaşlarla aldıklarına bağlamak konusunda bir genel eğilim de mevcuttur. Söz konusu tezler içlerinde doğruluk payı taşımalarına karşın taşıma suyla değirmen dönmez örneğinin anlamını burada dikkatli şekilde ortaya koymak gerekmektedir. Yani Avrupa doğudan aldıklarının dışında ortaçağda sahip olduğu değerler, yaşadığı siyasi, ekonomik, dini, kültürel çalkantı ve gelişimler sayesinde sonraki gelişme dönemlerin temellerini atmıştır.
Christopher Wickham “Ortaçağda Avrupa” adlı bu kitabında öncelikle bahse konu yüzyılın sınırlarını Avrupa’nın o dönemdeki şartlarına göre yeniden çizmeye çalışmaktadır. Hemen sonrasında ise bölümler halinde ortaçağ Avrupa’sında yaşanan gelişmeleri salt bir tarih aktarımının dışında yorum üzerinden aktarmakta ve bu dönemle ilgilenenlerin beğenisine sunmaktadır. Zaman zaman yaptığı batı ile doğu arasında döneme ait yaptığı değerlendirmeleri de önemlidir. Okuyucular ortaçağ Avrupa’sının Merovenjiyen ve Karolenjiyenlerle başlayan tarihini, bu tarihe yön veren ekonomik siyasi, düşünsel ve kültürel gelişmeleri, savaşlardan daha fazla yıkım getiren salgınların etkisini, dönem içerisinde kendisini gösteren cinsiyet ve toplumun buna bakış açısını, Hıristiyanlık temelinde yükselen bir toplum yapısına karşın dünyevi hâkimlerle papalığın amansız iktidar mücadelelerini bu çalışmada bulacaklar.