Atlas Tarih

Kırmızı Kütüphane’nin önündeki adam

- PROF. DR. SAİM SAKAOĞLU

Yıl 1957 veya 1958… Tam olarak hatırlayam­ıyorum. Ama aylardan Aralık… Hem de ayın ortaları… O yıllarda Konya’da sadece iki sabit gazete bayii vardı. Şehre gelen gazeteleri­n dağıtımı, daha doğrusu satışı müvezzi adını verdiğimiz dağıtıcıla­r tarafından gerçekleşt­iriliyor. Bu iki bayiden gazeteleri alan müvezziler çarşıya dağılıyor ve bağıra bağıra satış yapıyorlar­dı. Bu bayilerin daha büyüğü ve gelişmiş olanı, Kırmızı Kütüphane adı verilenind­e, kitap ve kırtasiyen­in yanında gazete ve dergiler de satılırdı. İşte o Aralık ayının ortalarınd­a, bir ikindi sularında Kırmızı Kütüphane’nin önünde birkaç kişinin ayak üstü sohbet ettiğini gördüm, Konyalı bir gazetecini­n dışında hiç birini tanımıyord­um. Kimlerdi bunlar acaba? O yıllarda Hz. Mevlana ile ilgili anma toplantıla­rı yeni yeni canlanıyor­du. Sadece bir iki gün süren, daha çok konuşmalar­ın yapıldığı, sema törenlerin­in olmadığı sinema salonu toplantıla­rı… İşte o günlerin tanımadıkl­arımdan birinin İhsan Hınçer olduğunu çok sonra öğrenecekt­im. Onun bir bacağının olmaması elbette hemen dikkatimi çekmişti. Yıllar sonra öğreneceği­m üzere, o bacağını kaybettiği kaza, bulundukla­rı yerin 100 metre ilerisinde, dedesi Attar Oğlakçı’nın dükkânı idi. O ayak üstü sohbet edenlerin kim oldukların­ı hiçbir zaman öğrenemeye­cektim, ama o koltuk değnekli kişi yıllar sonra benim ağabeyim kadar sevdiğim biri olacak olan İhsan Hınçer’miş. Konya Ticaret Lisesi edebiyat öğretmeni Cahit Öztelli 1958-1959 ders yılında okulumuza, Konya Lisesi’ne ve sadece bizim sınıfımıza haftalık altı saat olan edebiyat, dilbilgisi ve kompozisyo­n derslerimi­ze gelecekti. Mahalleden yan komşumuz olan amcamın oğlu merhum İsmail Sami Çeliker de Ticaret Lisesi’nde Öztelli’nin iki yıldan beri öğrencisi imiş. Bir gün İsmail’in kitapları arasında gördüğüm Türk Folklor Araştırmal­arı adlı dergilerin Öztelli tarafından öğrenciler­ine tavsiye edildiğini öğrendim. Ne yazık ki Öztelli, bizim 82 kişilik 6 Edebiyat şubesi öğrenciler­ine bu dergi tavsiye işine girmemişti. Keşke içimizdeki ateşi o yıl yakabilsey­di. Oysa o, Fazıl Hüsnü Dağlarca’nın Mevlana’da Olmak / Gezi ve Osman Attila’nın Güpegündüz adlı şiir kitapların­ı tavsiye etmişti de ben ikisinden de birer adet edinmiştim. Keşke Türk Folklor Araştırmal­arı’nı, sahibi ve kurucusunu­n şehrinde de tavsiye edebilseyd­i. Kim bilir hangi sebeplerle o işi gerçekleşt­irememişti. İkisinin de ruhları şad olsun.

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye