Dergisi hepimize okul oldu
Bir süre önce değerli yazar arkadaşım Sabri Koz’dan aldığım bir haberle sevinmiştim. Türk Folklor Araştırmaları (TFA) dergisini yıllarca çıkaran İhsan Hınçer’in vefatının 40’ıncı yıldönümünde bir dergide özel bir bölüm hazırlanacakmış. Derginin geçmiş sayılarında ben de yazdığım için, varsa anılarım istendi. “Olmaz mı?” dedim. 1968 yazında tanıştığım değerli büyüğüm gözümde canlandı. Babacan tavırları ile beni önemsemesini, uzun uzun çalışmalarından söz edişini aradan 50 yıl geçse de bugün gibi anımsıyorum. O yıl, Ankara’da açılan MEB folklor araştırmacısı yetiştirme kursuna çağrılmıştım. Kurs bitiminde, İstanbul’da eğitimci olan ağabeyim Şener Kaya’nın yanına gitmiştim. Ağabeyim bana İstanbul’u gezdirmek istediğinde, ilk işimin TFA dergisine gitmek olduğunu söylemiştim. Telefon ederek gittik.
(...) Çalışmalarını anlatıp, örnek dergiler armağan ettikten sonra, benden sürekli yazı göndermemi de istedi. Bu ilgi beni yüreklendirip, halkbilimine daha sıkı bağlarla bağlamış oldu. Dergiye abone olmakla da bu bağlarımı güçlendirmiştim. İstanbul’dan Artvin’e dönerken yol boyu o dergileri okuyup, yazacağım kitabın hayalini kurdum. Ama halkbilimi öyle bir hazine ki, yaz yaz bitmek bilmiyordu. O yıllarda köy öğretmeniydik: Ne henüz bilgisayarla tanışmıştık, ne de köyde fotokopi olanağımız vardı. Derlemelerimin bir kısmı, gönderdiğim bilim insanlarınca kullanılıyor ve bunların geri dönüşü olmuyorken, İhsan Hınçer ya dergisinde yayınlıyor, ya da bana kısa notlar gönderiyordu.
(...) Aldığım kurs sonrası düzenli çalıştığımı gören ilgililer daha sonra yine Ankara’da 1974’te açılan Başbakanlık Kültür Müsteşarlığı’nın düzenlediği kursa da davet ettiler. Orada değerli hocalarla tanıştık. Kurs arkadaşlarımızdan Abdülkadir Güler’in 50’nci sanat yılında çıkardığı kitapta “Sabri Koz, Şahver Karasüleymanoğlu, İlhan Yardımcı vb. gibi halkbilimine gönül veren bazı arkadaşlarımız, bu kurstan sonra takdire değer eserler verdiler” diye yazmış. Öncelikle adımızı andığı için teşekkürler, ama bir de şunu eklemek isterim ki, 15 günlük yoğun bilgiler veren kurs zamanla unutulabilirdi. Bizi Türk folkloruna asıl bağlayan değerli insan, İhsan Hınçer’in her türlü reklam ve ticaret kaygısından uzak, TFA dergisi olmasa, biz bugün belki de olmayabilirdik. Uzun yıllar bir okul gibi hizmet veren dergi hakkında herkes bir şeyler yazacaktır. 2010 yılında Türk Halk Kültürüne Hizmet Ödülü alışım, İzmir, İstanbul ve Ankara gibi üç büyük ilimizde 1968’den beri defalarca, halk kültürüyle ilgili birikimlerimi sergileyişim, artık üç eve sığdıramadığım birikimlerimle, bir müze açma hayalimin kökeninde, İhsan Hınçer’in etkisi tartışılamaz bir gerçektir.
Ben yazımı fazla uzatmadan geçip, özel ilgi alanım Artvin folkloru denilince, ilk aklıma gelen isim, manevi babam, M. Adil Özder’i de anmak isterim. Ömürlerini bu alanda tüketen örnek iki büyüğümüz de ışıklarda uyusun. Gelecek kuşaklara geçmişimizden bir şeyler bırakabilirsek, ne mutlu bize.
ŞAHVER KARASÜLEYMANOĞLU