Fotoğrafçı Sébah & Joaillier’nin hikâyesi Fabrizio Casaretto ile söyleşi
Joaillier’nin torunu Fabrizio Casaretto
Osmanlı fotoğrafçılık tarihinin en önemli markalarından biri olan Sébah & Joaillier, İstanbul mimarisi ve günlük hayata dair en fazla çalışma yapmış stüdyoydu. Sébah & Joaillier’den günümüze kalan mirası bir araya getiren, Polycarpe Joaillier’in torunu Fabrizio Casaretto ile konuştuk.
Vasilaki Kargopulo, Abdulah Biraderler, Phebus Fotoğrafhanesi, Gülmez Biraderler gibi stüdyoların çektiği fotoğraflar 19’uncu yüzyıl Osmanlı coğrafyası hakkında hem görsel, hem de içerik olarak önemli bir kaynaktır. Bu fotoğrafhaneler arasında en önemlilerinden biri de Sébah & Joaillier. Pascal Sébah tarafından başlatılan fotoğraf stüdyosu Polycarpe Joaillier’nin ortaklığıyla devam etti. Günümüzde İstanbul hakkında stüdyo dışı fotoğraflar ve şehrin tarihi ve mimari kimliği hakkında en fazla fotoğraf çalışması yapan stüdyo Sébah & Joaillier’dir. Bugün Pascal Sébah’ın varisleri Türkiye’de yaşamıyor, ancak Polycarpe Joaillier’nin torunu Fabrizio Casaretto aile arşivini yeniden düzenleyerek, fotoğrafhanenin malzemesini bir araya getirdi. Hazırladığı sebahjoaillier.com adlı internet sitesinde stüdyonun 100 yıldan fazla tarihi olan mirasıyla ilgili görsel ve yazılı bilgileri meraklılarıyla paylaşıyor. Sébah & Joaillier’nin hikâyesini Fabrizio Casaretto’ya sorduk.
Pascal Sébah ve Polycarpe Joaillier kimdir?
Pascal Sébah 1823 yılında İstanbul’da, Süryani
bir baba ve Ermeni Katolik bir anneden dünyaya gelmiş. O dönemde Fransız isimleri kullanan birçok gayrimüslim aile mevcut. Ağabeyi Cosmi Sébah’la yeni bir buluş olan fotoğrafa merak salmış. İki kardeş, ilk stüdyolarını 18 Mayıs 1857 tarihinde Pera Tomtom Sokak Numara 10’da “P. Sébah Photographe” adıyla açmışlar. 1860’ların başlarında da Grande Rue de Pera, yani İstiklal Caddesi numara 232’de bir şube açıp Tomtom stüdyosunu baskı ve negatif atölyesi olarak kullanmaya devam etmişler. 1866’da, o dönem “Jardin des Fleurs” diye adlandırılan, günümüzün Çiçek Pasajı’nda bir şube daha açınca, 232 numaradaki yerlerini, İtalya kökenli başka bir fotoğrafçı, Tancrède Dumas’ya devretmişler. 1868 yılında da, yine Pera’da eski Rus sefareti, bugünkü Rus konsolosluğunun yanındaki 439 numarada yer alan büyük stüdyoya geçmişler. Bu stüdyonun resmi adı “El Chark - Société Photographique” olmuş. Bu arada 1873 yılında Kahire’de de bir şube açmışlar.
Pascal Sébah ile ortak oldu
Benim anne tarafından ailem Joaillier’lerin hikâyesi ise fotoğrafçı Polycarpe Joaillier’nin büyükbabası Joseph ile başlıyor. 1789 Fransız İhtilali’nden sonra birçok aile Fransa’yı terketti, bunlardan biri de Joaillier ailesiydi. Soyadından da anlaşılacağı gibi kuyumculuk yapıyorlar
dı. Fransa’nın güneyinde Marsilya’da olduğu biliniyor. Büyükbaba Joseph 1700’lerin sonlarına doğru Osmanlı’nın Halep şehrine gelip kuyumculuk işine başlıyor, daha sonra da 1800’ün başında İstanbul’a geliyor. Fransız Levanten bir aile. Polycarpe Joaillier’nin babası Antoine da 1820’de İstanbul’da doğuyor. Polycarpe Joaillier 5 Aralık 1848’de İstanbul’da doğdu. Osmanlı’daki üçüncü kuşak. Baba Antoine Joallier genç yaşta hayatını kaybedince ailenin yakın dostu Pascal Sébah onları himayesine aldı. Joaillier ailesi Sébah’ın fotoğraf stüdyosunun yakınında oturuyordu. Polycarpe Joaillier muhtemelen öğrencilik yıllarında Sébah’ın yanında fotoğrafçılığı öğrenmeye başladı; stüdyonun işlerine yardım ediyordu. 1883 yılında Pascal Sébah beyin kanaması nedeniyle felç olunca Sébah ailesi Polycarpe Joaillier’ye 1885 yılında ortaklık teklif etti. Joaillier de sanırım manevi bir duyguyla “Pascal Sébah bize sahip çıktı, biz de ona çıkacağız” düşüncesiyle ortaklığa başladı. Pascal Sébah’ın oğlu Cosmi Sébah’ın da kendi stüdyosu vardı, ama fazla fotoğrafçılık yapmadı, çok popüler de değildir ve ortaklığı fazla sürmedi. Pascal Sébah ortaklığın birinci yılında vefat etti. Bu yüzden Sébah & Joaillier imzalı fotoğrafların birçoğunun arkasında aslında Polycarpe Joaillier imzası vardır. Pascal Sébah’ın diğer oğlu Jean Pascal Sébah ise İstanbul’da değil, genellikle Mısır’da fotoğraf çekiyordu.
Joaillier hem stüdyo fotoğrafçılığı, hem de şehir ve dış mekân fotoğrafçılığı yapıyor. Birçok fotoğrafçıdan fazla dış mekân fotoğrafı çekmiş. Bu merak nereden geliyordu?
Pascal Sébah’ın fotoğrafçılığı, ustalığı tartışılmaz. Polycarpe Joaillier onun bir nevi manevi oğluydu. Sébah’ın da dış çekim fotoğrafçılığı vardı, ortaklık öncesinde
“Polycarpe Joaillier, Pascal Sébah’ın manevi oğluydu. Sébah Polycarpe’a sahip çıktı, evlenirken nikâh şahidi oldu.”
“P. Sébah” imzalı fotoğraflar görebilirsiniz. Osmanlı’da o zaman fotoğrafçılık Osmanlı’nın bilinmeyenini dış dünyaya göstermekti. Oryantalizmi dünyaya yayan yayan stüdyo Sébah & Joaillier’dir. Elimdeki belgelere göre yurtdışıyla ticari ilişkileri en iyi olan stüdyo bu. Temel amaçları yurtdışına fotoğraf satmaktı. Çünkü bu çok gelir getiren ticari bir alan. Zira sadece orta ve yüksek gelirli aileler fotoğraf çektirebiliyordu, portrelere baktığınız zaman bunu görürsünüz. Bugün hâlâ dünyanın her tarafında azalmasına rağmen Sébah & Joaillier fotoğrafı bulmak mümkün. Fotoğraflı kartpostalın tarihi ise 1895’e dayanıyor. O dönemde yine kartpostallarda da çoğunlukla Sébah & Joaillier fotoğrafları kullanılıyor. Kendileri de basıyor, Max Fruchterman gibi popüler editörlere de çok fotoğraf verdikleri oluyor.
Sébah & Joaillier’nin sarayla ilişkisi nasıldı?
Abdülhamit koleksiyonunda iki ayrı Sébah & Joaillier albümü var. O dönemde Osmanlı’nın farklı vilayetindeki okulların ve öğrencilerin fotoğraflarını içeren iki albüm. Toplam 60 fotoğraf var. Osmanlı eğitim tarihi için bütün coğrafyayı gezerek çekilen çok önemli fotoğraflar.
Siz ne kadar zamandır büyükbabanız Polycarpe Joaillier ile ilgileniyor ve malzemesini topluyorsunuz?
Ben son 15 yıldır ilgileniyorum. Pangaltı Katolik Mezarlığı’nda annemle bir mezarlık ziyaretindeyken büyükbabamın tarihiyle ilgilenmeye başladım. Joaillier’yi ailede araştırmaya başlayan ilk kişi benim. Yurtdışında bir akrabam çıktı, onun soyadı da Joaillier. Yaşça benden büyük, o da bana çok önemli bilgi ve evraklar gönderdi.
“Birinci Dünya Savaşı’nda Joaillier ailesi Fransa’ya yerleştikten sonra oğulları Gustave ve Edmond Paris’te fotoğrafçılık yaptı.”
O evrakların içinden Polycarpe Joaillier’nin 28 Ağustos 1879’da İstanbul Büyükdere’deki kilisede nikâh şahitlerinden birinin Pascal Sébah olduğu ortaya çıktı. Bu şu demek. Manevi babası olarak saydığı Pascal Sébah onun nikâh şahidi, yani Polycarpe Joaillier bazı internet sitelerinde denildiği gibi Fransa’dan gelen Levanten bir fotoğrafçı değil, yıllardır tanışıyorlar.
Bu 15 yıllık araştırma sürecinde neler buldunuz?
Benim ilgim daha çok İstanbul’da yapılan Levanten konferanslarıyla yoğunlaştı. Bu konu benim için bir sorumluluk. Yanlışları düzeltmem gerekiyor. Hazırladığım gibi bir internet sitesi yok. Bence o dönemdeki tüm fotoğrafçılar için yapılması gerekir. Ticari bir beklentiyle değil, doğru bilgilendirmeyi amaçladım. Artık bir fotoğrafın Sébah & Joaillier olup olmadığını anlayabiliyorum. Çok ender olarak yeni Sébah & Joaillier fotoğraflarına araştırmalarımda rastlıyorum. Sırf fotoğrafla kalmadım. Yazışma kartlarını, faturalarını, fotoğraf zarflarını buldum. Dünyada tanınan fotoğraf koleksiyonerleriyle irtibata geçtim.
Fotoğraf harici koleksiyonumun en önemli ürünlerinden biri Sébah & Joaillier’nin ortaklık öncesi Pascal Sébah’ın 1873 yılında fotoğraflarını çektiği, Osman Hamdi Bey’in de metinlerini yazdığı “Les Costumes Populaires De La Turquie” kitabıdır.
Polycarpe Joaillier ne zaman vefat etti, stüdyonun sonraki dönemde akıbeti ne oldu?
Polycarpe Joaillier 1904 yılında vefat etti. Pascal Sébah’ın oğlu Jean Pascal daha çok Mısır’da fotoğrafçılık yaptı. Polycarpe Joaillier’nin üç çocuğu vardı. Gustave Joaillier stüdyoda fotoğrafçılığa devam etti, ta ki Birinci Dünya Savaşı’na dek. Bu arada 1899 yılında Abdullah Biraderler ’in arşivini satın aldılar. O dönemden sonraki Abdullah Biraderler fotoğraflarının arkasında Sébah & Joaillier imzası da vardır. Savaş döneminde Joaillier ailesi Fransa’ya yerleşti. Gustave ve Edmond Paris’te fotoğrafçılık yaptı. Paris’te Edmond Joaillier damgalı fotoğraflar vardır. Baba mesleğini orada devam ettirdiler. Türkiye’de ise 1908’de Agop İskender stüdyoya ortak olarak katıldı. 1914 yılında Fransa’ya giden Joaillier ailesinin stüdyo ile bağı sona erdi. 1934 yılında Agop’un oğlu Bedros ve İsmail İnsel hisseleri aldılar ve stüdyonun ismi Foto Sabah olarak değişti.1952 yılında stüdyo Atlas Sineması’nın karşısına taşındı. 1970 başlarında ise tamamen kapandı.
Elinizdeki arşiv malzemesi ile başka neler yapmayı planlıyorsunuz?
Sébah& Joaillier ile ilgili bir sergi yapmak istiyorum ve bu konuda her türlü işbirliğine açığım. Elimdeki bugüne kadar topladığım malzemeyi burada sergilemek istiyorum