Gölgede Kalanlar /
İstiklal Savaşı’ndan bir karşı casusluk örneği
Milli Mücadele yıllarında Hint Müslümanlarının temsilcisi olarak İstanbul’da ortaya çıkan, daha sonra Ankara’ya gelen Mustafa Sagir Birleşik Krallık casusuydu ve amacı Mustafa Kemal’e suikast yapmaktı. Casus olduğu Mim Mim Grubu tarafından saptanan Sagir Ankara’da tutuklandı ve idam edildi.
27Aralık 1919 İstiklal Savaşı’nın en önemli dönüm noktalarından birisiydi. Mustafa Kemal Paşa ve beraberindeki önder kadro Samsun, Amasya Erzurum, Sivas ve Kayseri duraklarından sonra Milli Mücadele’yi yürütmek üzere Ankara’yı karargâh seçmişti.
İstanbul ile bağlar İngilizlerin komutasındaki güçlerin 16 Mart 1920’de payitahtı işgal edip ardından Meclis-i Mebusan’ı dağıtmasıyla kopmuş, 23 Nisan 1920’de Büyük Millet Meclisi ve devamında alternatif hükümet Ankara’da kurulmuştu.
O günlerde İnebolu üzerinden Ankara’ya ulaşanlar arasında Hint Müslümanlarının temsilcisi olarak tanınan Mustafa Sagir de vardı. Hindistan Hilafet Cemiyeti’nin, İngiliz işgal güçlerince başına ödül konup aranan bir üyesiydi. Daha önce işgal altındaki İstanbul’a gelip Aksaray’da bir ev kiralamış, Beyazıt ve Eyüp Sultan camileri civarında çevre edinmiş, bir “Türk-hint Uhuvvet-i İslamiye Cemiyeti (Türk-hint İslam Kardeşliği Derneği) kurmuştu.
Hint Müslümanlarının İstiklal
Savaşı’na destek için topladığı destek paralarını Ankara’ya ulaştırabilmek için tekneyle İnebolu’ya geçmek üzere Bulgaristan’a giderken Yunan devriyeler tarafından yakalanmıştı. Atina’da kısa süre hapsedildikten sonra İstanbul’a döner dönmez de İngilizler tarafından tutuklanıp Arapyan Hanı’na konulmuştu.
Bir süre sonra bırakılınca artık İstanbul’da kalamayacağına ikna olan iyi niyetli dostları tarafından bir şekilde İnebolu’ya gönderilmişti.
Ankara’da, Mustafa Kemal’in talimatıyla İstiklal Mahkemesi reisi “Kılıç” Ali tarafından karşılanıp Hürriyet Oteli’ne yerleştikten hemen sonra, Dahiliye vekili Doktor Adnan (Adıvar) Bey’i ziyarete gitmişti. Önce Hint
Hilafet Cemiyeti ve Komitesi’nin gönderdiği mühürlü mektubu takdim etmiş, sonra da Hintli Müslümanların topladığı 3 milyon İngiliz altınını Ankara’ya ulaştırmak istediğini söylemişti; tabii Mustafa Kemal Paşa’yla tanışmak istiyordu.
Sagir, Ankara’ya geldiğinin ertesi günü Adnan Bey’e İstanbul’a mektup göndermek istediğini söyledi. Daha önce anlaştığı
İleri gazetesinden Ferit Cavit Bey yerine ulaştırır, İstanbul’da oturan hayırsever Ramiz Bey aracılığıyla altınları getirme yolu bulunabilirdi. İyi niyetinin bir göstergesi olarak mektubu açık zarfla Dr. Adnan’a teslim etmişti. Sagir birkaç günde bir mektup göndermeye başlamış, o arada Dr. Adnan aracılığıyla Mustafa Kemal Paşa ile tanışıp el öpmüştü.
On gün kadar sonra yeniden Dr.
Adnan’ın makamına gidip mektubuna yanıt gelip gelmediğini soran Sagir, hayatının şokunu yaşayacaktı. Adnan Bey, sükûnetle çekmecesinden Sagir’in İstanbul’a gönderdiği ve İstanbul’dan aldığı mektupları çıkarıp önüne koydu:
- Bu mektuplar nedir beyefendi?
Hem gönderdiği, hem de cevaben gelen mektupların satır aralarında görünmez mürekkeple yazılanlar, Mustafa Kemal’e yapılacak suikast planını ortaya dökmekteydi. Fevzi (Çakmak) Paşa’nın talimatıyla kurulan karşı casusluk örgütü “Müsellah-ı Müdafaa-i Milliye (Silahlı Milli Savunma), ya da bilinen adıyla Mim-mim Grubu’nun (MM Grubu) teknik uzmanı Binbaşı Aziz Hüdai tarafından deşifre edilmişti.
Adnan Bey üsteliyordu:
- Ankara’ya gelişinizin hakiki sebebini lütfen söyler misiniz?
İngiliz gizli servisi Mi6’in yıllarca bu tür işler için eğittiği ajanlarından Mustafa Sagir yolun sonuna geldiğini anlamıştı. Adnan Bey o sırada odaya giren Ankara Emniyet müdürü ve Başsavcı önünde İngiliz casusunu tutukladı.
Aslında Ankara bir süredir Sagir’in ilişkilerini saptamış, izliyordu. Onu daha İstanbul’dayken ele veren, Ramiz Bey’in Şişli’deki evine gidişi olmuştu. MM Grubu, Ramiz Bey sahte kimliğiyle dolaşan kişinin aslında albay rütbesinde bir İngiliz istihbarat yetkilisi olduğunu biliyor, evi gözaltında tutuyordu. Evine girip çıkan Hintliyi takip edince, İngiliz istihbaratından Yüzbaşı John Bennett ile buluştuğunu saptamışlardı. Sagir’in İnebolu üzerinden Ankara’ya gitme niyeti olduğu lafı yayılınca, gizlice çekilen bir fotoğrafı, Meclis’in İstanbul’daki istihbarat görevlilerinden Ekrem (Baydar) Bey tarafından özel kurye ile Ankara’ya, Adnan Bey’e ulaştırılmıştı. Özetle, Ankara Sagir’e hazırdı, suçüstü yapmak için bekliyorlardı. Ortada ne Hint Hilafet Cemiyeti diye bir dernek vardı, ne onların topladığı İngiliz altınları, ne de İngilizler tarafından tutuklanma hikâyesi; hepsi Mustafa Kemal’e ulaşıp onu öldürmenin yollarını bulmak için kurgulanan senaryonun bir parçasıydı. Bu arada polis, Sagir’in ağzından yazılan mektuplarla İngiliz işbirlikçisi Ferit Cavit’i de Ankara’ya çağırıp tutuklamıştı.
Ankara hükümeti sorgu ve duruşmalar sırasında Sagir hakkında başka şeyler de öğrenmişti. Yakalandığı 1921 başında 33 yaşında olan Mustafa Sagir’in daha 10 yaşındayken Hindistan’daki ailesinden alınıp özel görevler için yetiştirilmeye başlandığı, Edinburg ve Oxford’da eğitim aldığı, Mısır, İsviçre ve Almanya’da çalıştıktan sonra İran’da gazeteler üzerinden psikolojik harekât yürüttüğü, Irak’taki Kürt aşiretleri, Rauf (Orbay) Bey’in komutasındaki birliklere karşı kışkırttığı ortaya çıkmıştı. Sagir 20 Şubat 1919’da Türk yanlısı Afgan emiri Habibullah’ı öldüren Afgan suikastçıyı kiralayan ajandı. Sagir İngilizlerin son ana dek süren kurtarma girişimlerine rağmen, İstiklal Mahkemesi’nin kararıyla 24 Mayıs 1921’de Samanpazarı’nda asılarak idam edilecekti.