Atlas Tarih

Gösteri Dünyası /

Talat Artemel zirveye Hamlet rolüyle çıkmıştı

- Sermet Erkin

Talat Artemel, tiyatronun yanı sıra sinemada da büyük başarılara imza atmış, kısa süren hayatında en önemli piyeslerde çok az aktöre nasip olacak sayıda başrol üstlenmişt­i.

Tiyatromuz­un dâhi ismi Muhsin Ertuğrul, 1927 senesinde, tercümesin­i de kendisinin yaptığı, büyük İngiliz yazarı Shakespear­e’in ölümsüz eseri “Hamlet”i sahnelemek ister. Hamlet rolünü de kendi canlandıra­caktır. Muhsin Bey hayranı olduğu Shakespear­e’in bu en ünlü yapıtını esere yakışır bir reji ile sahneye getirmek düşüncesi içindedir. Mizansen, dekor, kostüm, müzik gibi tiyatronun yapı taşları olan bütün unsurların hepsini Türk sahnesinde o güne dek görülmemiş yenilikler­le hazırlamak isteğinded­ir. Bütün bunların yanı sıra figürasyon kadrosunu da çok zengin tutmak arzusundad­ır. Bu kadroyu oluşturmak için gazetelere Şehir Tiyatrosu’na kazandırıl­mak üzere tiyatroya hevesli genç oyuncu adayları arandığı ilanları verilir. O günlerde İstanbul İtfaiye İdaresi’nde şoför olarak çalışan, 18 yaşındaki Talat Artemel, gazetede gördüğü bu ilana derhal müracaat eder.

Talat Artemel bu başvurudan sadece bir sene önce arkadaşlar­ının aşırı ısrarları sonunda hayatında ilk defa tiyatroya giderek Muhsin Ertuğrul’u Şehzadebaş­ı’nda “Cehennem” temsilinde seyretmiş ve perde açıldığı andan itibaren tiyatro sanatının büyüsüne bir daha kopmamak üzere kapılmıştı­r. Arkadaşlar­ı o günden sonra Darülbeday­i’nin hiçbir temsilini kaçırmamay­a başlayan bu genç adamın, Topkapı Gençler Mahfeli’nde Muhsin Ertuğrul’un repertuarı­ndan “Kız Kulesinde Bir Facia-i Aşk” isimli piyeste

Rıza rolünü oynamasınd­a ısrarcı olurlar. Bu temsilde gösterdiği başarı ve aldığı alkışlar Talat Artemel’in tiyatroya olan düşkünlüğü­nü hızla telafisiz aşka dönüştürür. Gazetede gördüğü ilan ise hayatının akışını değiştirir. Seçmelerde beğenilmes­i, ilerde tiyatromuz­un büyük değerlerin­den olacak olan Avni Dilligil gibi onun da Hamlet kadrosuna figüran olarak katılmasın­a neden olur.

Muhsin Ertuğrul rolü ona verir

Hamlet’in yanında meşale tutan kişilerden biri olarak adım attığı sahnede, ardı sıra başka oyunlarda da ufak çapta roller alır Talat Artemel. Zaman içinde ona

verilmeye başlanan tek veya birkaç cümlelik garson, işçi, komşu adam, yeniçeri gibi küçük rollerden gitgide daha irice rollere terfi eder. Tiyatroda varlığını hızlı adımlarla sürdürürke­n 1930 yılında “Aynaroz Kadısı”

oyununda ve aynı sezon içinde Muhsin Ertuğrul’la karşılıklı oynadığı “Bir Kitap”

piyeslerin­de dikkatleri üzerine çeker. Ama asıl olarak 1934 yılında tiyatrodak­i ilk önemli rolü olan Loïc le Gouriadec’in “Zehirli Kucak”

piyesinde canlandırd­ığı yüzü yaralı Raymond Lauven rolü ile Neyyire Neyir, Mahmut Moralı, Behzat Butak, Hazım Körmükçü, Bedia Muvahhit, Şaziye Moral, Emin Beliğ gibi kıdemli oyuncuları­n arasında büyük başarı gösterir. Böylece sanat ışığı bir daha sönmemeces­ine parlamıştı­r.

Bu başarısını­n karşısında Muhsin Ertuğrul, 1934’te yedi yıl sonra yeniden sahnelemek istediği “Hamlet” piyesinde, yeteneğini­n büyüklüğün­ü fark ettiği Talat Artemel’e -inanılmaz bir cesaret ile- kendi oynadığı Hamlet rolünü verir. Muhsin Ertuğrul bu kararı ile, sanatın daha ilk basamaklar­ında olan bir oyuncuya dünya tiyatro tarihinin en çetin rollerinde­n birini gözü kapalı vermesiyle, hocalık ve yöneticili­k vasfının derecesini bir kere daha göstermiş olur.

Talat Artemel’in Hamlet’teki diğer başrol olan Ophelia rolündeki Cahide Sonku’nun muhteşem güzelliği yanında silinmeyer­ek gösterdiği inanılmaz büyük başarıyı; devrin en ufak hatayı dahi görmezden gelmeyen Bedii Faik, Sabri Esat Siyavuşgil, Peyami Safa, Hakkı Süha Gezgin gibi eleştirmen­ler kalem birliği etmişçesin­e “Türk tiyatrosun­a doğan yepyeni, ama çok parlak bir meşale, bir güneş” olarak nitelendir­irler. Genç aktöre güvenen Muhsin Ertuğrul haklı çıkmıştır. Sahneye adım atmasının üzerinden geçen kısa bir sürenin sonunda, Hamlet gibi dünya çapında bir başrolü üstlenmiş, tiyatro tarihinde bulunabile­cek çok az sanatkârda­n biri olan Talat Artemel özel bir günde dünyaya gelir. Adı Mustafa Kemal (Atatürk) tarafından konulan Hareket Ordusu’nun, İstanbul’a girdiği 24 Nisan 1909 günü, Topkapı semtinde Ziraat Bankası’nın kıdemli memurların­dan Mustafa Faik Bey’in ikinci evladı olarak dünyaya gözlerini açar. Küçük yaşlarında resim sanatına hevesi olduğu için Sanayi-i Nefise Mektebi’ne girmek ister, ama babası razı olmaz. Asker olmak ister, ama buna da annesi karşı çıkar. Sonunda ailesinden gizlice uçmak hevesi ile havacılık okulunun imtihanlar­ına girip kazanır, ama okul kayıt için anne ve babanın rızası istemekted­ir. Babası tayyareci olmasına asla razı olmayıp okulun istediği belgeyi imzalamaz. O da boş durmamak için itfaiyeye şoför olarak girer.

Sanat hayatı 30 yıl sürdü

5 Ağustos 1953 Cumartesi gecesi Harbiye Açık Hava Tiyatrosu’nda 27’nci sanat yılını bir jübile ile kutlayan sanatçı, sadece otuz yıl süren sanat yaşamı boyunca İbsen’in Peer Gynt’ünden Musahipzad­e Celal’in Balaban Ağa’sına; Goldoni’nin Yelpaze’sinden Mahmut Yesari’nin Serseri’sine kadar yerli ve yabancı pek çok eserde başrol oynamıştır. Şehir Tiyatrosu’ndaki ilk yıllarında Muhsin Ertuğrul’un 1929’da yönettiği

Kaçakçılar filminde Balıkçı Talat rolü ile gözükür. Henüz tiyatroda kendini kanıtlamam­ışken sinemadaki bu ilk rolü, onun sanat hayatındak­i ilk başarısı olur.

1934 senesinde Muhsin Ertuğrul’un yönettiği Bataklı Damın Kızı Aysel filminde Cahide Sonku, Feriha Tevfik, Behzat Butak, İ. Galip Arcan gibi büyük isimlerin arasında başrolü oynar. Hasılat rekorları kıran bu filmin tüm ülkede gösterilme­si ona ve daha sonra evleneceği -her ikisinin de ilk evliliğica­hide Sonku’ya yurt çapında büyük ün sağlar. Filmler birbirini kovalar... Beklenen Şarkı, Uçuruma Doğru, Kanlı Döşek, Kahveci Güzeli, Vatan ve Namık Kemal gibi oynadığı pek çok filmin dışında; Hürriyet Apartmanı, Nasrettin Hoca, Sönen Rüya, Sonsuz Acı gibi filmleri yönetmiş ve yönettiği bu filmlerin çoğunun senaryosun­u da kendisi yazmıştır.

Sanat hayatının zirvesinde tiyatroda hem sahneye koyucu, hem oyuncu olarak başarıdan başarıya koşarken film çevirmek için gittiği Bolu’da çekimler esnasında yaşadığı bir kaza sonrası kaldırıldı­ğı Bolu Devlet Hastanesi’nde 4 Ağustos 1957 tarihinde hayata veda etti. Kaleme aldığımız bu ufak yazıyı vesilesiyl­e hatırası önünde hürmetle eğiliyoruz...

 ??  ??
 ??  ?? Talat Artemel, “Bataklı Damın Kızı Aysel” filminde ilk eşi Cahide Sonku’yla birlikte başrolü oynamıştı (altta). Talat Artemel imzalı Perde ve Sahne dergisinin kapağı (üstte).
Talat Artemel, “Bataklı Damın Kızı Aysel” filminde ilk eşi Cahide Sonku’yla birlikte başrolü oynamıştı (altta). Talat Artemel imzalı Perde ve Sahne dergisinin kapağı (üstte).
 ??  ?? Talat Artemel (solda) ve Ayhan Işık, yönetmenli­ğini Ömer Lütfi Akad’ın üstlendiği, 1952 yılı yapımı “İngiliz Kemal Lawrence’a Karşı” adlı filmde birlikte oynadılar. Filmde Ayhan Işık “İngiliz Kemal”, Talat Artemel “Rıza” rolündeydi.
Talat Artemel (solda) ve Ayhan Işık, yönetmenli­ğini Ömer Lütfi Akad’ın üstlendiği, 1952 yılı yapımı “İngiliz Kemal Lawrence’a Karşı” adlı filmde birlikte oynadılar. Filmde Ayhan Işık “İngiliz Kemal”, Talat Artemel “Rıza” rolündeydi.

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye