Şemsettin Sami’den Reşat Ekrem Koçu’ya
Polisiye roman tarihi konusundaki çalışmalarıyla tanınan yazar ve araştırmacı Erol Üyepazarcı bu kez popüler roman tarihinin derinliklerine dalıyor. Oğlak Yayınları tarafından yayımlanan “Unutulanlar, Hiç Bilinmeyenler ve Bilinmek İstemeyenler” adlı iki c
Atlas Tarih yazarlarından yazar ve edebiyat tarihi araştırmacısı Erol Üyepazarcı, yeni çalışması “UNUTULANLAR, Hiç BILINMEYENLER, BILINMEK İSTEMEYENLER” ile popüler roman tarihi konusundaki şimdiye kadar yapılmış en kapsamlı araytırmalardan birine imza attı. Araştırmada, popüler romanın gelişimi, tefrika romanlar, 1875-1908 yılları arasında popüler roman ve romancılar, ilk telif roman yazarı Şemsettin Sami, ilk kadın romancımız Zafer Hanım, SERVET-I FÜNUN
Erol
Üyepazarcı’dan popüler romanın 200 yılı
dergisinin kurucusu Ahmet İhsan
Tokgöz, köy romanları gibi pek çok konu ve başlığın yanı sıra, Ercüment Ekrem Talu’dan Refik Halit Karay’a, Vedat Örfi Bengü’den Abdullah Ziya Kozanoğlu’na pek çok popüler roman yazarı hakkında bilgiler veriliyor. Erol Üyepazarcı çalışmasıyla ilgili şunları söyledir: ”Türkiye’de popüler roman ve popüler romancılar hakkında bir kitap yazmayı iki nedenle istiyordum. İlk nedenim, çoğu dönemimizde adı unutulan, ama popüler romanı aşağılamak söz konusu olunca adları anılan; birçoğu ise döneminde çok okunup bugün hiç bilinmeyen, aşağılamak için bile adları anılmayan; bir bölümü de popüler roman yazdıklarında takma ad kullanan yazarların bu ilgisizliği ve aşağılamayı hak etmediklerini düşünmemden kaynaklanıyordu. Onun için kitabımın adını “Unutulanlar, Hiç BILINMEYENLER VE BILINMEK İSTEMEYENLER” koydum. İkinci nedenim ise popüler romanın dönemsel nitelikli olmasından dolayı sevilip okundukları devri anlamak açısından taşıdığı öneme inanmamdandı. Bu romanlar edebiyat eleştirmenleri kadar toplumbilimciler için de zengin bir malzeme kaynağıydı. Bu romanları okurken dönemin değer yargılarını, maddi kültür beğenilerini, dönemin yaşamıyla ilgili pek çok bilgiyi, belki de daha önce gözden kaçmış birçok ipucuyla birlikte bulabiliyorduk. Yazarları ve eserlerini değerlendirirken eleştirmenlerimizin, eğer varsa lütfedip yaptıkları eleştirilerden örnekler vermeye çalıştım. Samimiyetle belirtmek isterim ki çoğu eleştirinin aşağılayıcı ve insafsızca yapılmış olduğunu gördüm.
Sanki kendi edebi değer yargılarının üstünlüğünü göstermenin tek yolu popüler romanları aşağılamaktan geçermiş gibi davranmalarını yadırgadığımı belirtmeliyim. Onların düşüncelerini aktardım, ama kişisel kanımca yanlış bulduğum noktalarını da vurguladım. Okuyucunun bütün bu düşüncelerimi profesyonel bir eleştirmenin değil, meraklı, biraz da allame geçinen bir kitapseverinin yaklaşık altmış yıllık birikimi olarak değerlendireceğini umuyorum. “