Lütfi Özkök’ten portreler
Fotoğraf sanatçısı Lütfi Özkök’ün İsveç’teki arşivinden bir portre seçkisinin bulunduğu “Lütfi Özkök: Portreler”, 3 Mayıs’a kadar İstanbul Modern Fotoğraf Galerisi’nde sergileniyor.
İstanbul Modern
Yazar ve sanatçı portreleri ile uluslararası alanda tanınan fotoğraf sanatçısı Lütfi Özkök, edebiyat dergilerinde yayımlanan yazılarına eşlik etmesi için 1950’li yıllardan itibaren fotoğraf çekmeye başladı. Bu dönemden itibaren dünyada ve Türkiye’de pek çok yazar ve sanatçıyı fotoğrafladı. İstanbul Modern, fotoğraf sanatçısının 1990’lı yılların sonuna kadar çektiği, içlerinde 24 Nobel ödüllü yazarın portresinin de bulunduğu 80 isimlik bir seçkiyi sergiliyor. Seçki, sanatçının İsveç’teki arşivinden oluşturuldu. Fotoğraflara eşlik eden metin, obje ve belgeler üzerinden Özkök’ün portresini çektiği kişilerle ilişkisi izleyiciye ulaştırılıyor, sanatçının kişisel hikâyesi üzerinden dönem okuması yapılıyor. Açılışı 21 Aralık 2019’da gerçekleşen ve 3 Mayıs 2020’ye kadar devam edecek “Lütfi Özkök: Portreler” sergisi, fotoğraf ve portre meraklılarını beklerken portre fotoğrafının sunduğu farklı anlamlar üzerine düşünmeye davet ediyor.
Fotoğraf sanatının en önemli türlerinden biri olan portre, konu edindiği öznenin iç dünyasını yansıtmakla kalmaz, aynı zamanda kültürel, estetik, sosyolojik, psikolojik ve ideolojik birçok katmanın birbiriyle sürekli etkileşim halinde olduğu bir dünyayı tarif eder. Özkök’ün portreleri bir taraftan kişileri güncel halleriyle görünür kılarken diğer taraftan o kişilerin toplumsal kimliklerini de hatırlatmaya çalışır. Aynı zamanda şair olan Özkök, edebiyat ve sanat dünyasını yakından takip eder; öznelerini portrelemeye başlamadan önce onlarla diyaloğa girer. Sergide Nazım Hikmet, Samuel Beckett, René Char gibi isimlerin portreleri de bulunuyor. Lütfi Özkök, uzun yıllar dostluğunu devam ettirdiği bu isimlerin farklı zamanlarda portrelerini çekerek hayatlarındaki dönüşümü kaydetmiş. Onlarla olan dostluğu da portrelere yansımış. Özkök portelerini çektiği kişilerin, kişiliklerinin yansıması olabilecek sanat yapıtları ile kurdukları ilişkinin de izini sürer, kendisi gibi anayurdundan uzakta olan özneleriyle kurduğu duygudaşlık, portrelerine de yansır. Küratörlüğünü Demet Yıldız’ın yaptığı sergi, bu hikâyeleriyle döneme ve portre sahiplerine ışık tutuyor.