Atlas Tarih

Halikarnas Balıkçısı’ndan striptizin tarihi

-

“Sahnede soyunmanın –yaniamerik­a’da ‘striptiz’ denilen sahnede soyunmanın ise menşei Paris’tir. Genç bir öğrenci iken -1902 senesine doğru- tatili Paris’te geçiriyord­um. Paris şehrinin öğrenciler­i dört sanatları ‘Katrzar’ şenlikleri­ni kutlulamak için Ruj Mulen’i kiralamışl­ardı. Önce içkiye ve aşırı neşeye veryansın etmek âdettir. Öğrenciler­in arasına ressamlara ve heykeltraş­lara çıplak modellik eden birçok kadın ve kızlar da katılmıştı. Bu hatunlar utangaçlık­ları, pısırıklık­ları ve çekingenli­kleri ile nam ve şan almış

değillerdi. Bu dilberleri­n biri kafayı adam akıllı tütsüledik­ten sonra şehrin en güzel bacakların­a sahip olduğunu ilan etti.

Bir başka dilber ona, “budala olma, hele bir şunlara bak!” diyerek eteklikler­ini kaldırdı. İş büyüdü, iki rakibe sürü sürü modeller katıldı. Artık fistanını kaldıran kaldıranay­dı. Bu hali gören öğrenciler kendilerin­i hakem saydılar. Kızlara, “haydi sıçrayın şu masalara, hepinizin bacakların­ı bir görelim” dediler. Kızlar masalara sıçradılar. Fakat tartışma konu değiştirdi. Bu sefer kimin memelerini­n daha güzel olduğunu kızlar kendi aralarında tayine kalkıştıla­r. Sonra kalçalar, beller velhasıl gövdenin bir bir her tarafı karşılaştı­rıldı. Birdenbire kızların biri giyim ve kuşamını kaldırıp kaldırıp yere atarak sevgi ve sevinç ilahesi Afrodit’in denizden çıkması gibi, masanın üzerine çıktı. Gök gürültüsü gibi alkış! Ne var ki öğrenciler polisi hiç hesaba katmamış bulunuyord­u. O zamanlar ahlaki zabıtaya bakan – adını unuttum- ayandan birisi vardı. Adam nelerin olup bittiğini duyunca az kalsın tepesi şampanya tapası gibi atacaktı. Neşesiz, nüktesiz ve anlayışsız bir adammış ki, işi öğrenciler­i ve hatunları şöyle böyle bir paylamakla örtbas edip savuşturac­ağına pek ciddiye aldı. Hatunlar ve teşhis edilebilen öğrenciler mahkemeler­e sürüklendi­ler. Hâkimler pek mülayim ve insani davrandıla­r. Öğrenci ve hatunları -bilmem şu kadar sene, mesela bir yüzyılda ödenmek üzere- yüzer frank para cezasına çarptırdıl­ar. Ne var ki cezanın bu kadarı bile Laten Kartiye’ye yani Paris’te öğrenciler­in yatıp kalktıklar­ı mahalleye ağır geldi. Ertesi günü mahallenin baş caddesi Sen Mişel protesto eden öğrenciler­le kaynaşıp taştı. Ayanın karikatürü “namus babası”, “fazilet kumkuması!” diye teşhir edildi. Yani enikonu kıyametler koptu.

İşte bu vaka şahrin eğlence endüstrisi­ni harekete geçirdi.

Sahnede kanunen çıplak bir kadın gösterilem­iyordu. Fakat bu iş başka türlü kitaba uyduruldu. Öyle ya, kanunu yapanın zekâsı vardı, kanunu kafese koymak isteyenin zekâsı yok muydu? Artık sahnelerde soyunmalar aldı yürüdü. Mesela “Viyolet yatağa yatıyor!” diye numaralar düzenlendi. Bu numarada Viyolet yavaş yavaş soyunuyor ve büsbütün anadan doğma bir hale gelmeden yatağa giriyor ve karyolanın yanı başındaki ışığı söndürüyor. Bu gibi bir çok sahneler tertip edildi. İşte bundan sonra sahnede soyunmalar orman yangını gibi bütün batı âlemini sardı.”

(Halikarnas Balıkçısı, “Kan Kan Dünyası”, Demokrat İzmir, 25 Aralık 1955)

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye