Tarihi hem yaptılar, hem yazdılar
Tarihi yapanlarla yazanlar aynı olmaz denir. Oysa Japonya tarihini eylemleriyle şekillendirenler ile bilgisiyle aktaranlar aynı sınıftandı, yani samuraylardı. Japon mucizesi de onlar sayesinde oluştu.
Timaş Yayınları, Erdal Küçükyalçın’ın Kılıcın Efendileri adlı yeni bir serisini okurlarla buluşturdu. Serinin ilk kitabı, Japon tarihini şekillendiren savaşçı sınıf samurayları anlatıyor… Erdal Küçükyalçın, “saburau” (hizmet etmek) fiilinden gelen ve hizmetkâr anlamına gelen samuray kelimesinin bizdeki anlamının “kapılanan kişi” olduğunu belirtiyor. Çünkü samuraylar derebeylerine kapılanıp ona hizmet eden, onlar için savaşan kişiler.
Samurayları başka ülkelerdeki savaşçılardan ayıran unsur ise daha 1200’lü yıllarda kendileri için bir kanunname yapmaları. Yani daha o günlerde kurallara bağlanan samurayların yetki, hak ve sorumlulukları, yıllar içerisinde imparatorlar ve şogunlar tarafından (askeri lider) geliştirilmiş, sınırlandırılıp şekillendirilmiş. Burada amaç, düzen için otoriteye biat. Nihayetinde bu kanunlar, samuray sınıfının kısa aralıklar hariç 700 yıl boyunca ülkeyi yönetmesini sağlamış.
Abd’nin gemileri
1853 yılında bir ABD filosu Tokyo açıklarında belirerek hükümeti dışa açılmaya zorladığında, Japonya katı bir şekilde kastlara ayrılmış, dünyadaki endüstriyel ve kültürel değişimlerden uzak, dış dünya ile ilişkisi küçük bir adaya girişine izin verilen Hollandalı tüccar ve gemicilerden aldığı bilgilerle sınırlı bir devletti. Ancak Japonların “Kara Gemiler” dediği ABD gemilerinin tetiklediği değişim hareketi kısa süre içinde kurulu düzenin bozulmasına yol açtı. Yepyeni bir dinamizmle hızla modernleşen Japonya, 1905 yılında, Rus-japon Savaşı’nda Rus İmparatorluğu’nu dize getirerek batılıların “Büyük Devletler” ligine kabul edilen bir devlete dönüşecekti.
Bu bir Japon mucizesi miydi? Küçükyalçın, bu başarının altında yatan unsurun samuraylar ve onların dünya görüşünü şekillendiren “buşido” yani “savaşçının yolu” düşüncesi olduğunu belirtiyor.
Beş Çember öğretisi ve buşido
Taoizm, Konfüçyüsçülük, Budizm ve Japon dini Şintodan esinlenen buşido, yüzyıllar içerisinde oluşmuş bir kavram. Buşidonun altyapısını ünlü samuray Musaşi’nin yazdığı Beş Çember Kitabı oluşturuyor. Kitabın temeli, Budist öğretide yer alan ve kâinatı oluşturan beş element. Yani toprak, su, ateş, rüzgâr ve boşluk. Toprak kitabında, samuraylarda olması gereken dürüstlük, çalışkanlık, zanaatkârlık, sanatçılık ve tabii ki liderlik gibi maddeler sıralanarak geçmişiyle helalleşerek yolunu belirlemesine dikkat çekilir. Su kitabında, içine girdiği kabın şeklini alan su gibi samurayların esnek olmaları gerektiği belirtilir. Yer, zemin, zaman ve şartlara ayak uydurmaları önerilerek “sabitlik ölümdür” denir. Ateş kitabı, savaşın şiddetiyle ilişkilendirilerek savaş pratiğinde, mücadelede neler yapılması gerektiği anlatır ve bildiklerini uygulaması gerektiğine dikkat çeker. Rüzgârın başka yerlerden sesleri ve kokuları getirmesinden esinlenilen rüzgâr kitabında, başka yolları tanımanın, başka sanatları, meslekleri, öğretileri öğrenmenin önemi vurgulanır ve önceki kitaplardan edinilen bilginin sağlaması yapılır. Tek sayfalık boşluk kitabı ise Beş Çember Kitabı’nın en kısa bölümüdür. Arif olana tarif gerekmez, yani bu aşamaya gelen ustanın daha detaylı bir anlatıma ihtiyaç duymayacağı vurgulanır. Artık o “yol”un kendisidir. Tehditleri, niyetleri ortaya çıkmadan görerek harekete geçer, rakibin silahını kendi silahı olarak görür, savaşmadan kazanmayı bilir.
Buşidoyu şekillendiren beş çember öğretisi, samurayların aksiyonla geçen hayatlarına felsefi bir derinlik kazandırmış, ahlaki anlamda da bir samuray kültürünün oluşmasını sağlamış. Erdal Küçükyalçın da bu kültüre atıfta bulunarak Japon mucizesinin temellerinin, tarihi yapanlarla yazanların aynı olmasında saklı olduğunu vurguluyor kitabında.
SAMURAY, ERDAL KÜÇÜKYALÇIN, TIMAŞ YAYINLARI,
KASIM 2019