Kapak konusu: Galata’da Levantenler
İstanbul’da ağırlıkla Fransız ve İtalyan kökenli Levanten toplumu yüzyıllar boyu genellikle Galata-pera bölgesinde yaşadılar ve şehrin sosyal, ekonomik, kültürel hayatında kalıcı izler bıraktılar.
Rinaldo Marmara ile söyleşi:
Dersaadet’teki Avrupa, Beyoğlu Belediye
Reisi Edouard Blak Bey, Levanten Gazeteleri… Kansu Şarman
İstanbul, 1453 yılında Osmanlılar tarafından alındıktan sonra Dersaadet olarak da isimlendirildi. Dersaadet, 1800’lü yılların ortalarına kadar idari yapı ve hukuksal olarak dört ayrı bölüme ayrılmıştı. Bunların birincisi İstanbul Kadılığı’nın da yetki alanı ve şehrin asıl merkezi olan Tarihi Yarımada veya Suriçi’ydi. Galata, Eyüp ve Üsküdar’ın oluşturduğu diğerlerine ise Bilad-ı Selase (üç belde) adı verilirdi. Bu durum aynı zamanda sosyal ve kültürel açıdan da farklılığı gösteriyordu. Özellikle Galata bölgesi hem sosyal hem demografik hem de kültürel açıdan diğerlerinden ayrılıyordu. 1 Haziran 1453’te Fatih Sultan Mehmet’in ahidnamesiyle buradaki nüfus ve tüm yapıları Osmanlı yönetimine geçti. Prof. Dr. Halil İnalcık, “Büyük İstanbul Ansiklopedisi”nde yer alan “Galata” maddesinde, fetihten sonra Galata ve buradaki Latin cemaati hakkında şunları yazıyor: “Fetih’in en önemli sonuçlarından biri, Galata’nın İstanbul ile her bakımdan bütünleşmesidir. Galata, yalnız ticaret bakımından değil, yaşam tarzı bakımından da İstanbul’un Avrupa’ya açılan penceresi olmuştur. Fatih’in tarihçisi Tursun Bey (1490’a doğru) ‘Eğer İstanbul’dan Frengistan’a (yani Galata’ya) geçmek istersen kayığa bir akçe ödemen yeter’ diyor. Osmanlı idaresinde 1453-1490 arasına rastlayan Galata-ceneviz noter kayıtları, serbest yaşam ve ticaret bakımından eskiye göre bir değişiklik olmadığını ortaya koymaktadır.
Magnifica Comunità di Pera
Osmanlı, Magnifica Comunità di Pera adını alan Ceneviz cemaatine, bir protogeros (kethüda) idaresinde kendi iç işlerini düzenleme hakkı tanınmıştı. (…) XVI. yüzyılda Kasımpaşa semti imparatorluğun esas tersanesi ve donanma merkezi olunca Galata, denizcilerin ve denizcilik sanatlarının başlıca mekânı haline geldi. XVII. yüzyıl başlarında Galata’da tüm Avrupalı Katolik nüfus 1.100 kişi olarak hesaplanmıştır. Buna azat edilmiş 500 esirle donanma zindanlarındaki 2.000 esir eklenmelidir. (…) XVIII. yüzyılda Galata’da Avrupalılar azdı. XIX. yüzyılda Avrupa ile ticaretin büyük gelişme göstermesi üzerine Avrupalılar Galata’da yoğun biçimde yerleştiler. 1840’larda Charles White’ın gözlemine göre, hali vakti yerinde Türkler de alışverişlerini artık İstanbul’daki Kapalıçarşı yerine Beyoğlu’nda yapmaya başladılar. Pera Büyük Caddesi, Avrupa mallarının satıldığı mağazaları,
Avrupai otel ve eğlence yerlerinin faaliyette bulunduğu kozmopolit Beyoğlu semtine vücut verdi. 1853-1856 Kırım Savaşı yıllarında bu süreç hızlandı. İngilizler başta olarak Avrupalılar, kapitülasyonlar sayesinde Galata’yı gerçekten bir serbest liman haline soktular. 1855’te Perşembe Pazarı, Voyvoda Caddesi ve Karaköy başta olmak üzere Galata, Avrupa mallarının ve bankaların yer aldığı başlıca ticaret merkezi haline gelince, İstanbul’un başka semtlerinde yaşayan Rum, Ermeni ve Yahudiler akın halinde Galata’da toplanmaya başladılar ve şehrin etnik yapısı bir kere daha değişti. Levanten denilen kozmopolit bir tip ortaya çıktı.”
“19. yüzyılda Avrupa ile ticaretin Gelişmesiyle Avrupalılar, Galata’da yoğun BIÇIMDE yerleştiler.”
Prof. Dr. İlber Ortaylı, Levanten (Doğulu) kelimesiyle, Doğu Akdeniz limanlarının, bir anlamda da hem Bizans hem Osmanlı döneminde yerli halktan ziyade İtalyan, Katalan, Fransız gibi Batı Akdenizlilerin kastedildiğini, 18. ve 19. yüzyıllarda ise Levanten tanımının orta ve kuzey Avrupa’dan gelip kente yerleşen yabancıları da kapsadığını ve betimlediğini söylüyor. Ortaylı, “Dünden Bugüne İstanbul Ansiklopedisi” için kaleme aldığı “Levantenler” maddesinde bu toplumun sosyal hayatı konusunda şu bilgileri veriyor: “İmparatorluğa özgü bu grup kendi kozmopolit yapısı, etraftan izole hali, kendi sosyal katmanlaşmasıyla tarih olmuş ve bugün kaybolmuştur. Bu grubu bir değil, birçok etnik gruptan yabancılar oluşturmuştur.
Başkente gelişleri de muhtelif tarihlere, muhtelif sebeplere dayanır. 19. yüzyıl içinde bu çekirdek gruplar arasında en ilginci İtalyanlardır. Şüphesiz büyük şehrin İtalyanları Bizans’tan kalma değildi sadece.
Böyleleri sayı olarak bir azınlık teşkil ederdi. 18. yüzyılın sonundan beri İtalya’nın muhtelif bölgelerinden ve meslek grubundan iş aramaya, hayat kurmaya gelen İtalyanlar vardı. Şüphesiz ressam Zonaro ve Preziosi’den, Cihangir ve Tarlabaşı’ndaki binaları yapan kalfa ve mimarlara kadar bu kalabalık koloni diğer Hıristiyan gruplarla ve hatta Müslümanlarla karışıp eridi, bazısı ülkeyi terk etti...”
Lozan Barış Antlaşması’yla kapitülasyonların kaldırılmasının ardından Levantenler ticari ayrıcalıklarını yitirdi. Cumhuriyet’in ilanından sonra Fransız ve İtalyan okullarının da kapanmasından sonra 1935 yılında birçok mesleği icra etmeleri de yasaklanınca Levantenlerin çoğu başka ülkelere göç etti. Günümüzde İstanbul’un çeşitli bölgeleri ve İzmir, Çanakkale, İskenderun gibi şehirlerde az sayıda Levanten yaşıyor. 19. yüzyılın şaşaalı sosyal yaşamından geriye özellikle Galata ve Pera bölgesindeki mimari yapılar kaldı.