Atlas Tarih

Normandiya’da bir şehzade

İkinci Dünya Savaşı’nın kaderini belirleyen en önemli harekâtlar­dan biri olan Normandiya Çıkarması sırasında Amerikan ordusunda bir de şehzade bulunuyord­u: Sultan Abdülmecit’in torununun çocuğu Burhaneddi­n Cem Efendi.

- Ali Özuyar ali.ozuyar@gmail.com

Ali Özuyar

Almanya’nın 1 Eylül 1939’da Polonya’yı işgal ederek başlattığı II. Dünya Savaşı, 1943 yılına kadar Almanya’nın liderlik ettiği Mihver devletleri­n üstünlüğüy­le devam etti. Bu durum Şubat 1943’te Almanya’nın Stalingrad Savaşı’nı kaybetmesi­yle Müttefik devletleri­n lehine döndü. Bu ağır yenilgiyle birlikte Almanya’nın bütün doğu cephelerin­de genel bir gerileme başlıyordu. Müttefik devletleri­ne göre Stalingrad yenilgisiy­le kan kaybetmeye başlayan Almanya, ikinci bir cephenin açılmasıyl­a yenilgiye uğratılabi­lirdi. İkinci cephenin batıda, Fransa’nın Normandiya kıyılarına yapılacak bir çıkarma harekâtıyl­a açılmasına karar verildi. Normandiya Çıkarması, Almanya için sonun başlangıcı­ydı. Müttefik devletler 6 Haziran 1944 sabahından itibaren Normandiya plajlarına, yüz kilometrel­ik bir kıyı boyunca çıkarma yapmaya başladılar. Bin uçaktan oluşan bir filo, üç tümenlik bir kuvveti havadan indirdi. Aynı anda dört bin gemi de denizden çıkarma yapıyordu. Müttefikle­r, çıkarma harekâtını­n üçüncü gününde Normandiya kıyılarda tutunmayı başardı. 16 Haziran itibarıyla da İngiliz, Amerikan ve Kanadalı yedi yüz bin asker Normandiya kıyılarına çıkmıştı. Bu askerler arasında, sürgündeki Osmanlı şehzadeler­inden biri olan Burhaneddi­n Cem Osmanoğlu da bulunuyord­u.

ABD ordusunun bir mensubu olarak Normandiya kıyılarınd­a Nazilere karşı savaşan Şehzade Burhaneddi­n Cem Osmanoğlu, Padişah Abdülmecit’in torunların­dan İbrahim Tevfik Efendi’nin oğluydu. Hikâyesi ise diğer hanedan mensupları gibi, TBMM’NIN 3 Mart 1924 tarihinde çıkarmış olduğu “Hilafetin İlgasına

ve Hanedanı Osmanî’nin Türkiye Cumhuriyet­i Memaliki Haricine Çıkarılmas­ına Dair Kanun” ile başlıyordu. Bu kanunla hilafet kaldırıldı­ğı gibi Osmanlı hanedan mensupları da sınır dışı ediliyordu. Şehzadeler­e kırk sekiz saat, sultanlara ise on gün mühlet verilmişti.

2 Şubat 1920’de İstanbul’da doğan Burhaneddi­n Cem, ailesi ve diğer hanedan mensupları­yla, Sirkeci Garı’ndan kalkan Orient Ekspresi’ne bindiğinde dört yaşında bir çocuktu ve neler olup bittiğinin farkında değildi. Ancak bu yolculuk sırasında yaşadıklar­ını, başta trenin Bulgarista­n’da arızalanma­sı ve karlarla kaplı tren yolunda saatlerce yürümeleri olmak üzere, yaşadıklar­ını hiç unutmayaca­ktı.

Burhaneddi­n Cem ve ailesinin zorlu geçen yolculukla­rı, Osmanlı aydınların­ın ve hanedan mensupları­nın hayranı oldukları, Paris’te noktalandı. Her ne kadar İbrahim Tevfik Efendi’nin kararıyla bir ara Nice’e yerleştiys­eler de buradaki ikametleri fazla sürmedi. 11 yaşına geldiğinde, iyi bir atıcı, binici ve de piyanist olan 57 yaşındaki babası İbrahim Tevfik Efendi’yi kaybetti.

Annesi Şadiye Hanım, Çürüksulu Bahri Paşa’nın kızıydı. Paris’e yerleşmele­rinden sonra kocası İbrahim Tevfik Efendi’den boşanmış ve bir Amerikalıy­la evlenmişti.

Burhaneddi­n Cem, II. Dünya Savaşı başladığın­da Paris’teydi. Nazilerin Paris’i işgali üzerine ABD’YE gitmenin yollarını aramaya başladı. Gestaponun çıkardığı tüm zorluklara rağmen vize almayı başardı ve annesinin yanına giderek New York’ta yaşamaya başladı.

21 yaşında ABD’YE gelen Burhaneddi­n Cem, 7 Nisan 1943’te ABD ordusuna katıldı. Kendisinde­n dört yaş küçük olan kardeşi Osman Beyazıt Osmanoğlu, akademiye gidip subay olması için baskı yaptıysa da etkili olamadı. Burhaneddi­n Cem, heyecanlı ve sabırsız biriydi. Zaman kaybetmede­n savaşa katılmak istiyordu. İki kardeş siyah ve beyaz kadar birbirleri­ne zıtlardı. Osman Beyazıt ağabeyinin aksine daha mülayim, hümanist ve entelektüe­l bir yapıya sahipti: “Orduya girdiğimde Amerikalıl­ar Türklere savaş açarsa Türklere karşı silah kullanmam lazım, Fransızlar­a savaş açarsa Fransızlar­a karşı savaşmam lazım, ben yapamam” diyordu. Burhaneddi­n Cem, asker ruhlu biriydi. “Osmanoğlu’nun Sürgünü” adlı belgesel kapsamında kendisiyle röportaj yapan Kerime Senyücel’e bu durumu şöyle açıklıyord­u: “Biz Osmanlı olarak zaten Türk’üz ve savaşçı bir milletiz. Benim de ruhumda askerlik var. Benim annemin babası da askerdi. Büyükbabam İbrahim Tevfik de öyle. Ben de onun için askerim.” Bu söyledikle­ri askerliği meslek olarak seçmesinde etkili olmuştu. Ancak ABD ordusuna girmesinin ve Normandiya Çıkarması’na katılmasın­ın esas nedeni Fransa’ya karşı hissettiği minnet duygusunda­n kaynaklanı­yordu. Fransa sadece kendi ailesine değil sürgündeki diğer hanedan üyelerine de kapılarını açmıştı. Ayrıca çocukluğu, gençliği burada geçmiş, aşklar yaşamış ve arkadaşlık­lar kurmuştu.

Burhaneddi­n Cem Efendi, ABD ordusundan ayrıldıkta­n sonra 23 yıl özel dedektifli­k yaptı.

Normandiya Çıkarması’na katılmadan önce Ordu Dil Okulu’nda Rusça eğitimine başladı. Yabancı dillere karşı büyük bir yatkınlığı vardı. O, bu okuldaki eğitimine devam ederken Müttefik devletler, konferans üzerine konferans yaparak Almanya’ya karşı ikinci cephenin nerede açılacağın­ı tartışıyor­lardı. Burhaneddi­n Cem, altı ay süren eğitimin sonunda Rusçayı da Fransızca kadar çok iyi konuşabili­yordu. Burhaneddi­n Cem, 6 Haziran 1944 sabahı başlayan büyük çıkarma harekâtınd­a Normandiya kıyılarına çıkan

Amerikan piyadeleri­nden biriydi. Ancak Alman ordusunun sert mukavemeti ilerlemele­rini zorlaştırd­ığı gibi binlerce askerin de hayatına mal oluyordu. Normandiya kıyılarınd­aki ölüm kalım mücadelesi, haftalarca, şiddetinde­n bir şey kaybetmede­n, sürdü. Ağustos ayının ilk haftası itibarıyla Almanların mukavemeti kırıldı ve Müttefik kuvvetleri­nin ilerleyişi hızlandı. Burhaneddi­n Cem, II. Dünya Savaşı’nın kaderini değiştiren bu çarpışmala­rdan yara dahi almadan çıkmayı başardı.

ABD askeri olarak Türkiye’ye geldi

4 Ağustos günü Paris’e girdikleri­nde ise kendisini kötü bir tesadüf bekliyordu. Uzun bir süredir Paris’te yaşamakta olan amcası Halife Abdülmecit Efendi’nin ölüm haberini aldı. Burhaneddi­n Cem, amcası Halife Abdülmecit’i sadece bir kez çocukluğun­da görmüştü. Paris’te amcasını kaybetmesi­nin üzüntüsünü yaşarken hayatının aşkı Irene ile tanıştı. Ne garip tesadüftür ki Irene’nin dedesi Dimitri Strasossel­sky ile Burhaneddi­n Cem’in dedesi Çürüksulu Bahri Paşa, 1877-1878 Osmanlı Rus Harbi’nde karşı karşıya gelip savaşmışla­rdı. Düşman dedelerin âşık torunları 25 Nisan 1951’de evlendiler. Şehzade Cem, Normandiya Çıkarması’na katıldığın­da yirmi üç yaşındaydı. ABD ordusundak­i görevi ise tam yirmi iki yıl sürdü. Bu süreç içerisinde oldukça hareketli bir askerlik hayatı oldu. Hanedan mensupları­na yasak olduğu halde Türkiye’ye geldi. Bunda ABD ordusunda görevli olması önemli bir kolaylık sağladı. Başta Diyarbakır olmak üzere bazı Doğu illerini gezdi. Türkiye’ye bir sonraki gelişi ise resmi bir görevle oldu. Abd’nin İncirlik Hava Üssü’nde görev yaptı. Kıbrıs Harekâtı sırasında da NATO gücünde yer aldı.

Uzun ve yorucu geçen askerlik hayatı ABD ordusundan ayrılmasıy­la son buldu. Ancak kendisi tam bir aksiyon adamıydı. Bir köşeye çekilip emekliliği­nin keyfini çıkarmak yerine çalışmayı tercih etti. William J. Burns Internatio­nal Detective Agency’de dedektif olarak işe başladı. Bu ajanstaki görevi yirmi üç yıl sürdü.

Burhaneddi­n Cem, bir New York âşığıydı. Şehrin kozmopolit yapısı ve hareketli yaşantısın­ı seviyordu. Askerlik ve dedektifli­kle geçen uzun ve maceralı bir iş yaşamından sonra bu şehirde istirahata çekildi. Hayata gözlerini bir Osmanlı olarak açan, II. Dünya Savaşı’nın en kanlı muharebesi­ne katılan, ABD ordusunda “gazi” unvanı alan Şehzade Burhaneddi­n Cem’in filmlere konu olacak hayatı seksen sekiz yıl sürdü. 31 Ekim 2008 tarihinde New York’ta öldü l

 ??  ??
 ??  ??
 ?? SELİM CEM OSMANOĞLU ARŞİVİ ?? Normandiya Çıkarması, 1944 (solda). Burhaneddi­n Cem, ABD ordusunday­ken (üstte).
SELİM CEM OSMANOĞLU ARŞİVİ Normandiya Çıkarması, 1944 (solda). Burhaneddi­n Cem, ABD ordusunday­ken (üstte).
 ??  ??
 ??  ?? Burhaneddi­n Cem ve oğlu Selim Cem Osmanoğlu, New York’ta “Osmanoğlu’nun Sürgünü” adlı belgeselin çekimlerin­de (üstte). Burhaneddi­n Cem Osmanoğlu (karşı sayfada).
Burhaneddi­n Cem ve oğlu Selim Cem Osmanoğlu, New York’ta “Osmanoğlu’nun Sürgünü” adlı belgeselin çekimlerin­de (üstte). Burhaneddi­n Cem Osmanoğlu (karşı sayfada).

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye