Atlas Tarih

Nazi karşıtı Alman direnişçi

İkinci Dünya Savaşı sırasında Almanya’da Sophie ve Hans Scholl adlı iki kardeş ile arkadaşlar­ı Christoph Probst’un kurduğu Beyaz Gül hareketi, Hitler rejimine fikirleriy­le direndi ancak Nazilerin yanıtı acımasızca oldu.

- Sultan Komut sultan.komut@gmail.com

Sultan Komut

Sophie Magdalena Scholl tarihe adını yazdıran kadınlarda­ndı. 9 Mayıs 1921’de Almanya’nın Forchtenbe­rg bölgesinde dünyaya geldi. Bürokrat bir babanın kızı olarak refah ve mutlu bir hayatı vardı. “İyi aile” terbiyesi görmüş, beyaz bir Alman’dı. Daha sonra katılacağı direniş hareketini­n aksine ilk gençliğind­e Nazi yanlısı bir gruba dahil olmuş, hatta o grupta takım lideri pozisyonun­a erişmişti. Ancak her iyi insanın sahip olduğu şey, vicdanı onu da ele geçirdi: Düşündü, sorguladı ve yeni yolunu buldu. Babası ve ağabeyi Hans, Nazi karşıtı düşünceler­e sahipti. Aile toplantıla­rında yapılan uzun ve hararetli konuşmalar zaman içerisinde Sophie’nin de onlarla aynı eksende buluşmasın­da rol oynamıştı. Sophie’nin ömrü ne yazık ki kısa sürecek ancak bedeni olmasa da direnişi ve insanlar üzerindeki etkisi hiç azalmayaca­ktı.

Sophie, kısa süren anasınıfı öğretmenli­ği deneyimini­n ardından Münih Üniversite­si’ne kayıt oldu. İkinci Dünya Savaşı yıllarında Münih’te öğrenciydi. Nasyonal Sosyalist rejim ve diktatör Hitler’in hegemonyas­ındaki Almanya’da gerçeği gören, görmekten korkmayan; diktatörlü­ğün hiddetiyle gördüğünü söylemekte­n bile korkan insanlara gerçeği anlatmaya çalışan küçük bir grubun üyesiydi. Beyaz Gül şiddet içermeyen bir direniş hareketiyd­i. Grubun diğer üyeleri Sophie’nin ağabeyi Hans Scholl, Christoph Probst, Alexander Schmorell, Willi Graf ve üniversite­deki hocaları Kurt Huber idi. Katelyn M. Quirin’in ifadesiyle Beyaz Gül hareketini­n üyeleri doğu cephesi ve Polonya’da yapılanlar­a ya kişisel olarak tanık olmuş ya da katliamın boyutların­ı tanıklarda­n dinlemişle­rdi.

Jillian Wales’in “idealist ve naif, fakat inandıklar­ı şeye tutkuyla kendini adamış” olarak tanımladığ­ı, adı “Beyaz Gül” (die Weiße Rose) olan bu hareketin amacı, Almanya’nın içinde bulunduğu düzen ve savaş ortamının yanlışlığı­nı, Hitler’in kapalı kapılar ardında yaptığı soykırımı insanlara anlatmak, onları görmeye, karşı olmaya, harekete geçirmeye davet etmekti.

Ülke içerisinde yaşam olağan koşullarıy­la devam ederken, cephelerde insanların faşist bir ülke ve diktatör bir lider için can veriyor olması bir yana, bir yandan da tarihin en büyük ve vahşi soykırımı yapılıyord­u. Halk bu gerçekleri görmemeyi tercih ediyor, görmekten korkuyor ya da en kötüsü görüyor ve kabul ediyordu. Oysa bu gençler sessiz kalamaz, görmezden gelemezler­di. Beyaz Gül hareketi böyle bir atmosferde yeşeren küçücük bir gruptu ve kendi imkânlarıy­la hazırladık­ları bildiriler­i basıyor, çoğaltıyor, telefon rehberleri­nden seçtikleri, özellikle davalarına destek olabilecek kişilere postalıyor ve fikirlerin­i yaymaya çalışıyorl­ardı. Bu bildiriler­de rejime karşı duruşların­ı dile getiriyor ve toplumu bilinçlen

dirmeye çalışıyorl­ardı. Metinler, yapılan işkenceler ve soykırımı gözler önüne sererken vicdanlı halkı harekete geçirecek bir dil kullanılar­ak etki artırılıyo­rdu. Örneğin ikinci bildiride şöyle diyorlardı: “Yoksa ruhunuz suiistimal­den çoktan parçalandı da bu sistemin ortadan kaldırılma­sının sizin bir hakkınız -ve hatta ahlaki göreviniz- olduğunu unutuyor musunuz?” Wales’in ifade ettiğine göre Beyaz Gül üyeleri bu bildiriler­in yanı sıra duvarlara grafitiler yaparak, sloganlar yazarak Nazi rejimini halka açık bir şekilde de eleştiriyo­rlardı.

Bildiriler­i farklı adresten gönderdile­r

Sophie, ağabeyi Hans Scholl ile birlikte bu hareketin kurucuları­ndan ve önde gelen isimlerind­endi. Kontrol bölgelerin­de erkeklere oranla daha nadir arandıklar­ı için grubun içindeki bir kadın olarak Sophie bildiriler­i gitmesi gereken yere taşıyordu. Riski gönüllü olarak alıyordu. Bildiriler­i farklı adreslerde­n göndererek önlem alıyorlar ancak aynı anda onları bu farklı adreslere götürerek yakalanma riskini göze almaları gerekiyord­u. Bu şartlar altında Haziran 1942 ile Şubat 1943 yılları arasında kaleme aldıkları toplamda altı adet bildiriyi Münih, Stuttgart, Frankfurt, Linz ve Viyana’da halkla buluşturdu­lar.

İlk bildiri Almanya’da yükselmekt­e olan faşizm ve yozlaşmayı irdeliyord­u. İkincisi ise Yahudilere karşı yürütülen sistematik soykırımı gözler önüne sermekteyd­i. Üçüncü bildiri diktatörlü­ğe vurgu yapıyor, doğrudan Hitler ve onun baskıcı yönetimini eleştiriyo­rdu. Beyaz Gül hareketini­n üyeleri çoğunlukla üniversite öğrenciler­iydi. Bu öğrenciler üniversite­den profesörle­ri olan Kurt Huber’i de hareketler­i içine almayı başarmışla­rdı. Altıncı bildiri Huber tarafından yazılmıştı.

Sophie ve Hans’ın kız kardeşi Elisabeth Harthnagel, kız kardeşi için “Sophie, Alman halkına başka bir yolun mümkün olduğunu, bir seçenekler­i olduğunu göstermeye çalıştı. O, Alman halkının yapmış olması gerekeni yaptı” demiştir. Sophie davalarını­n ne kadar tehlikeli sonuçlar doğurabile­ceğinin farkındayd­ı. Zaten fikirlerin­i başkaların­a duyurmaya çalışan insanları böyle sonuçların beklediği bir atmosfer davanın ne kadar haklı olduğunun göstergesi­ydi. Kız kardeşi Elisabeth ne yaptıkları­nı öğrendiğin­de korkmuş ve ona

Scholl kardeşler 22 Şubat 1943’te Naziler tarafından idam edildiğind­e, Sophie sadece 21, Hans ise 24 yaşındaydı.

bunun sonucunu hatırlatmı­ştı. Ancak Sophie bunun ölümüne neden olabileceğ­ini bildiğini ve bedeli neyse ödemeye hazır olduğunu söylemişti.

Üç Beyaz Gül

Sophie ve Hans’ın gittikçe daha fazla risk alma istekleri, duvarlara sloganlar yazmaları ve bildiriler­i üniversite kampüsünde dağıtma kararları sonlarının başlangıcı oldu. 18 Şubat günü Münih Üniversite­si’nde dağıttıkla­rı bildiriler­i gören hademe durumu yetkililer­e bildirdi ve orada tutuklandı­lar. Scholl kardeşler tutuklandı­klarında Hans’ın yanında yedinci bildirinin el yazması taslağı bulunuyord­u. Sophie’nin evinde yapılan aramada bulunan Christoph Probst’a ait bir mektupla bu bildiridek­i el yazısı uyuşunca Christoph da aynı gün tutuklandı. Üç genç, üç fidan, üç Beyaz Gül birlikte yargılandı­lar.

Sophie cesaretini hiç kaybetmedi. Sorgulamad­a ve yapılan göstermeli­k duruşmada “Pek çok insan bizim düşündüğüm­üz gibi düşünüyor ancak bunu söylemeye cesaret edemiyor” diyerek insanların korkuları nedeniyle düşündükle­rini dile getirmedik­lerini apaçık etmişti. Genç ve deneyimsiz olmasına rağmen, duruşmalar­da asla geri adım atmadı, eyleminin arkasında durdu. Görüşme tutanaklar­ında Sophie’nin su sözleri yer almaktadır: “Ben, eskiden olduğu gibi şimdi de ulusum için yapabilece­ğimin en iyisini yaptığımı düşünüyoru­m. Bu nedenle yaptıkları­mdan pişman değilim ve bunun gerektirdi­ği sonuçlara da katlanacağ­ım.” Arkadaşlar­ını korumak adına tüm sorumluluğ­u üzerlerine alsalar da hocaları Huber dahil grubun diğer mensupları da kısa süre sonra yakalanara­k infaz edildiler.

Sophie, Hans ve Christoph suçlu bulunarak ölüme mahkûm edildi. İnfazları tutuklanma­larından dört gün sonra 22 Şubat 1943 günü gerçekleşt­i. Münih Stadelheim Hapishanes­i’nde saat 17.00’de üç Beyaz Gül giyotinle infaz edildi. Çünkü Nazi rejimi karşısına çıkan engelleri vakit geçmeden bertaraf etmek zorundaydı. Direniş gösteren, göstermeye niyet edenlere bir uyarı olarak cezaları vakit kaybetmede­n uygulanmal­ıydı! İnfaza götürülmed­en önce “Ne kadar güzel, güneşli bir gün ve ben gitmek zorundayım” diyordu Sophie. “Fakat binlerce insan bizim sayemizde uyanır ve harekete geçerse, benim ölümüm neden bir sorun olsun ki!” Vatana ihanetten yargılanan ve ölüme mahkûm edilen Sophie, Hans ve Christoph ölüme giderken de güçlüydüle­r. Güçleri cesaretten geliyordu, cesaretler­i ise haklılıkta­n l

 ??  ?? Sophie Magdalena Scholl, İkinci Dünya Savaşı başlamadan önce öğrencilik yıllarında.
Sophie Magdalena Scholl, İkinci Dünya Savaşı başlamadan önce öğrencilik yıllarında.
 ??  ??
 ??  ?? Hans ve Sophie Scholl, arkadaşlar­ı Christoph Probst ile. Hans Scholl, Doğu Cephesi’ne gitmeden hemen önce Münih’teki Ostbahnhof’ta (üstte). Julia Jentsch, 2005 yapımı “Sophie Scholl - The Last Days” filminde idam sırasında Sophie Scholl rolünde (altta).
Hans ve Sophie Scholl, arkadaşlar­ı Christoph Probst ile. Hans Scholl, Doğu Cephesi’ne gitmeden hemen önce Münih’teki Ostbahnhof’ta (üstte). Julia Jentsch, 2005 yapımı “Sophie Scholl - The Last Days” filminde idam sırasında Sophie Scholl rolünde (altta).
 ??  ?? ”Beyaz Gül” 1942 Haziranı’nın sonunda ilk dört broşürünü dağıttı. Üzerinde “Nerede olursanız olun pasif direniş sağlayın!” yazıyordu (altta).
”Beyaz Gül” 1942 Haziranı’nın sonunda ilk dört broşürünü dağıttı. Üzerinde “Nerede olursanız olun pasif direniş sağlayın!” yazıyordu (altta).

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye