Türkan Şoray cevaplıyor…
Eskiden gazete ve dergiler “yıldızları”, “ünlü kişileri” daha iyi tanıtmak için anketler yayımlardı. Bazıları bilindik “en sevdiğiniz renk, en sevdiğiniz yemek…” tarzında olanlardı. Bazıları da belirli bir konu etrafında sorulan sorularla onların düşüncelerini, yaşamlarını daha iyi anlamamızı sağlardı. İşte, onlardan biri… Dönemin popüler dergisi Hayat, 6 Temmuz 1967’de “6 Meşhur Kadına 14 Ahret Suali” sormuş: Suzan Sözen, Türkan Şoray, Ayla Algan, Meriç Sümen, Ayten Gökçer ve Haydarabat Nizam’ın eşi Esra… Türkan Şoray’a sorulan soru ve cevaplardan bazılarını şöyle:
Kadın olmaktan memnun musunuz? Yoksa erkek olmak mı isterdiniz?
Kadın olmaktan hiçbir zaman şikâyetim olmadı! Onun için erkek olmayı da asla düşünmedim. Ne çocukluğumda, ne genç kızlığımda, ne de şimdi…
Sizce gençlik ve aşk peşinde koşmanın bir çağı var mıdır? Bu konuda erkekler ve kadınlar için yaş sınırı çiziyor musunuz?
Ardından koşulduğu müddetçe aşkın ve gençliğin sınırlaması olamaz.
Şimdiye kadar tanıdığınız en fevkalade insan kimdir?
Şimdiye kadar tanıdığım en mükemmel insan, şükran borçları ile dolu olduğumuz Ata’mızdır.
Siz de bir kadın yazarın dediği gibi şan ve şöhretin saadeti parlak bir şekilde defnettiğine kani misiniz?
Hakikî saadeti hiçbir şey önleyemez.
Her şeye yeniden başlamanız gerekseydi, saadeti mi, yoksa şöhreti mi tercih ederdiniz?
Saadet ve şan-şöhret… Her ikisi de bir arada pekâlâ yürütülebildiğine göre, ikisini de isterim.
Bugün şan ve şöhretinizi bir erkeğe mi, yoksa kendinize mi medyunsunuz?
Allah’ın lütfu ile şöhretimi muhafaza için çalışıyorum. Bu şöhrete kendi emeğim ve kendi çalışmamla ulaştım. Kimseye de medyun değilim.