“Tarım alanında tarih tekerrür etmemeli!”
OSMANLI’DA TARIM POLITIKALARI, ABDULLAH AYSU, YENI INSAN YAYINEVI, TEMMUZ 2020
“Bu kitap bir tarih araştırması değil. Osmanlı’ya biraz sosyal, biraz politik nazar atan bir çalışma. Düne bakarak bugünü anlama çabası da denilebilir. Zira bugün yaşadıklarımız ve bize yaşatılanlar geçmişimizin izini taşımakta ve adeta onu tekrar etmektedir. Bu çalışma geçmişi hatırlatarak, gelecekte sömüren zalimlerin olmayacağı bir dünyanın umuduyla, okuyucuları tarihin tekerrürüne karşı uyarmaktadır.” Abdullah Aysu, “Osmanlı’da Tarım Politikaları” adlı kapsamlı eserini bu sözlerle tanımlamış. İslamiyet ve Selçuklu dönemine de kısa bir bakış atan çalışma, Osmanlı’da devlet yapısı ve öşür sistemiyle başlıyor. Osmanlı’nın 600 yıllık hâkimiyet döneminin başlangıcında iyi yanları olduğunu belirten Aysu, bunları şöyle özetliyor: “Toprakta şahıs mülkiyetinin olmaması, hububat ekilen yerlerin bağ, bahçeye çevrilemeyeceğine ilişkin hükümler ile üretimin değişim değil de kullanım değeri üzerinden sürmesi.” Yükselme dönemiyle birlikte toprakta kişisel mülkiyet oluşmaya başlıyor. Özel mülk sahiplerinin köylüyü sömürmesiyle onların toprakları büyürken köylünün toprakları iyice küçülüyor. Gerileme döneminden sonraysa işler iyice değişiyor. Çünkü sadece padişah ve çevresi değil, özel ayrıcalıklar tanınan yabancı şirketler de köylüyü sömürüyor. Aysu, Osmanlı’nın son zamanlarda tarımı hatırlayıp bazı atılımlarda bulunmaya kalkıştığını, yabancı şirketlere kooperatif örgütlülüğüyle karşı durmaya çalıştığını ancak çok geç kaldığını belirtiyor ve ekliyor: “Bu çalışmanın amacı okuyucuları tarihin tekerrürüne karşı uyarmaktır.”