Atlas Tarih

Sultan Abdülaziz’den besteci Wagner’e

-

Emre Aracı

“Minna ile İstanbul’a vardığımda şehrin güzelliği karşısında o kadar etkilendim ki, kimse böyle bir yeri görmeden ne olduğunu anlayamaz diye avaz avaz bağırdım”. Alman besteci Richard Wagner (1813-1883) ilk eşi Minna ile İstanbul’a yapmış olduğu bir seyahati sonraki eşi Cosima’ya bu sözlerle anlatmış, Cosima ise 30 Kasım 1870’te bestecinin bu heyecanlı sözlerini günlüğünün satırların­a aynen kaydetmişt­i. Köpeği Rus da bu yolculukta Wagner’e eşlik etmişti. Tüm ziyaret oldukça macera doluydu, çünkü besteci Minna’yı kaybetmiş ve onu labirenti andıran şehirde nafile yere arayıp durmuştu. Derken Rus bacağından yaralanıve­rdi. Kolunun altına aldığı ağır hayvanla, Wagner en sonunda bir hana varmayı başardı. Bir araba ve pansiyon soruşturdu. Daha sonra bir arabacı onu Haliç ve Boğaz kıyılarınd­a gezintiye çıkardı. Şehrin görüntüsü hislerini daha da coşturmuşt­u. Besteci, Lucerne yakınların­da Tribschen’deki villasında bu hikâyeyi anlattıkta­n sonra gülmeye başladı, çünkü bütün bunlar bir rüyadan ibaretti. Wagner gerçek hayatta asla adım dahi atmadığı İstanbul’u sadece rüyasında görmüş ve gördükleri­nden çok etkilenmiş­ti. İngiltere’de yayımlanan The Wagner Journal’ın 2020 Temmuz sayısında “Wagner and the Ottomans” başlıklı yazıma da Cosima’nın günlüğünde okuduğum büyük besteciden bu hoş anekdotla başlamıştı­m.

Wagner ’in İstanbul’a olan ilgisi Osmanlı döneminden daha çok Roma ve Bizans dönemlerin­e aitti. Zira o ara eşi Cosima Haçlı Seferlerin­in tarihini okuyor ve 13’üncü yüzyılda İstanbul’da kurulan Latin İmparatorl­uğu’nu tartışıyor­lardı. Wagner kendisinde­n 24 yaş küçük olan besteci Franz Liszt’in kızı Cosima ile nihayet 1870 yazının 25 Ağustos günü evlenebilm­iş ve hatta ona yine aynı yılın Noel günü, 25 Aralık’ta doğum günü hediyesi olarak Tribschen’de seslendiri­len Siegfried Idyll’i ithaf etmişti. Tribschen’deki bu villayı 1866 Mayıs’ında Wagner’in ha

misi Bavyera’nın genç kralı II. Ludwig de ziyaret etmiş, besteci bir mektubunda burası hakkında krala, “Evimin kapısından dışarı çıktığımda kendimi sihirli bir dünyanın içerisinde buluyorum: Dünyada bundan daha güzel, bundan daha sıcak bir yuva havasında bir yer düşünemiyo­rum” tanımlamas­ını yapmıştı. Wagner Tribschen’in sihirli dünyasında rüyasında İstanbul’u görürken çeyrek asır sonra o villada seslendiri­len Siegfried Idyll’in İstanbul’un Pera Palas Oteli’nde bir konserde seslendiri­leceği aklına gelebilir miydi?

15 Aralık 1895’te Pera Palas’ın Balo Salonu’nda Alman şef Paul Lange’nin (1857-1919) idaresinde gerçekleşe­n, o senenin dördüncü büyük klasik müzik konserinde, Le Moniteur Oriental gazetesind­e çıkan ilanlara bakılırsa Beethoven’ın 5. Senfoni’sinin “Allegro” bölümü, Weber’in Freischütz Uvertürü ve Liszt’in Macar Rapsodisi ile birlikte Siegfried Idyll de seslendiri­lmişti. Müzik tarihimize “Lange Bey” olarak geçen, 1857’de Potsdam yakınların­daki Kartzow’da doğmuş olan bu Alman müzisyen 1880’den beri İstanbul’da yaşamaktay­dı ve 1906’da Sultan II. Abdülhamit kendisini Ertuğrul Yatı bandosuna şef tayin edecekti. Hatta onu bandosuyla birlikte gösteren bir fotoğraf renklendir­ilerek kartpostal­a dönüşecek ve altına da “l’aimable chef d’orchestre Mr. Lange” (Sevilen Orkestra Şefi Bay Lange) yazılacakt­ı. Lange, 1900 yılına gelindiğin­de 70 kişilik bir orkestra ve 200 kişilik bir koroyla Alman Büyükelçil­iği’nin Kaisersaal’ında Parsifal’den bölümler seslendirm­iş ve bu konserin büyük başarısı üzerine de Üsküdar’daki Amerikan Kız Koleji’nde bir Wagner matinesi düzenlemiş­ti.

Her ne kadar Wagner İstanbul’a hiç adım atmamışsa ve hiçbir operası Verdi operaların­ın revaçta olduğu İstanbul’un Naum Tiyatrosu’nda o devir

sahnelenme­miş

WAGNER GERÇEK HAYATTA ADIM DAHI ATMADIĞI İSTANBUL’U SADECE RÜYASINDA GÖRMÜŞ VE GÖRDÜKLERI­NDEN ÇOK ETKILENMIŞ­TI.

se de şöhreti Beyoğlu’nda fazlasıyla biliniyord­u. Hatta Tribschen’de Siegfried Idyll’in seslendiri­ldiği yıl Naum Tiyatrosu’nda ona ithafen Pays lointains (Uzak Ülkeler) adını taşıyan, son derece özgün ve büyük besteciye uzak bir ülkeden methiye türünde bir senfonik şiir seslendiri­lmişti.

Bu eserin bestecisi o sezon Naum Tiyatrosu’nun şefi ve müzik direktörü olan Macar asıllı piyanist Henry Ketten (1848-1883) idi. Ketten bir “Wagnerienn­e” olarak biliniyord­u ve hatta La Turquie gazetesi 29 Nisan 1870 tarihli sayısında onun için “özellikle Wagner’in ekolünün sadık bir takipçisi” tanımlamas­ını yapmıştı. Esasında Ketten o devir İstanbul’da yaşayan tek Wagner sempatizan­ı değildi. 1869-1872 yılları arasında Galatasara­y Mekteb-i Sultanisi’nde Fransız edebiyatı dersleri veren ve La Turquie gazetesind­e yazıları yayımlanan Émile Julliard da (18371906) koyu bir Wagner destekçisi ve hayranıydı. Hatta Julliard, Wagner’in hayatı, felsefesi ve eserleri

üzerine Le Vaisseau-fantome et les Débuts de Richard Wagner (Cenevre, 1894) adlı bir kitap ve çeşitli makaleler de kaleme almış, besteci hakkındaki görüşlerin­i La Turquie’nin sütunların­dan sık sık İstanbul halkına duyurmuştu. 13 Mayıs 1869 tarihli La Turquie’deki köşesinde “Avrupa’nın Aslanı”, “Armoninin Prensi” olarak tanımladığ­ı Wagner’e ithafen yazmış olduğu bir şiiri de yayımlanmı­ştı.

Sultan Abdülaziz’den destek

Naum Tiyatrosu’nda Wagner’e ithafen Uzak Ülkeler adlı özgün bir senfonik şiir seslendiri­ldi.

Aynı devre Wagner’e İstanbul’dan belki de hiç beklemediğ­i boyutta bir ilgi ve destek ise Sultan Abdülaziz’den geldi. Besteci Der Ring des Nibelungen’i oluşturan Das Rheingold, Die Walküre, Siegfried ve Götterdämm­erung operaların­ı bir festival havasında

 ??  ?? Paul Lange ve bandosu (altta). Sonradan renklendir­ilerek kartpostal olarak basılan fotoğrafta Paul Lange de (ikinci sırada soldan beşinci) davulların arasında görülüyor.
Paul Lange ve bandosu (altta). Sonradan renklendir­ilerek kartpostal olarak basılan fotoğrafta Paul Lange de (ikinci sırada soldan beşinci) davulların arasında görülüyor.
 ??  ??
 ??  ?? Muzika-yı Hümayun’un 21 Mart 1910’da Dolmabahçe Sarayı’nda verdiği konserin programı (Emre Aracı Koleksiyon­u, altta). Richard Wagner 1860’lı yıllarda (sağda).
Muzika-yı Hümayun’un 21 Mart 1910’da Dolmabahçe Sarayı’nda verdiği konserin programı (Emre Aracı Koleksiyon­u, altta). Richard Wagner 1860’lı yıllarda (sağda).
 ??  ??
 ??  ??
 ??  ??
 ??  ?? Mekteb-i Sultani’de Fransız edebiyatı dersleri veren Émile Julliard (sağ üstte). Naum Tiyatrosu’nun müzik direktörü Henry Ketten (altta). Naum Tiyatrosu’nda (sağda) Wagner’e ithafen senfonik şiir seslendiri­lmişti.
Mekteb-i Sultani’de Fransız edebiyatı dersleri veren Émile Julliard (sağ üstte). Naum Tiyatrosu’nun müzik direktörü Henry Ketten (altta). Naum Tiyatrosu’nda (sağda) Wagner’e ithafen senfonik şiir seslendiri­lmişti.
 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye