Kahve: Uykunun ve aşkın kara düşmanı
ÇEKIRDEKTEN FINCANA KAHVE, JONATHAN MORRIS, MONA YAYINLARI, OCAK 2021
Çekirdekten Fincana Kahve, profesyonel bir tarihçi tarafından yazılan ilk kitap olma özelliğiyle benzerlerinden ayrılıyor. Kahve ticareti ve sosyokültürel etkileri konusunda araştırmalar yapan Hertfordshire Üniversitesi öğretim görevlisi Prof. Jonathan Morris, kendisini “tiryaki” olarak tanımlayan bir yazar. Kitabında kahveyi kimin, neden ve nerede içtiği, nasıl hazırlandığı ve tadının neye benzediğini, kahvenin zamanla damaklarda nasıl tat bulduğunu, dünyanın değişik bölgelerinde bu tadın ne kadar farklılık gösterdiğini açıklıyor. İnsanların tam olarak ne zaman ve nasıl kahve tüketmeye başladığının kesin olarak bilinmediği belirtilen kitapta, Avrupa’da 1600’lü yıllarda yayımlanan çalışmalarda ortaya çıkan kahvenin Kızıldeniz ve çevresindeki Müslüman halklar arasında 1450’lerden itibaren kullanıldığı belirtiliyor. Yani kesin olan kahvenin önce Arap dünyasında keşfedilmiş olması. Önce sufiler uyarıcı ve zindeleştirici etkisini fark ederek dini bir iksir olarak içmeye başlamış. Vücudu sarhoş edip etmediği, yani İslama uygun olup olmadığına ilişkin tartışma ve yasaklar popülaritesini arttırmış. Osmanlı’nın 1516’da Mısır’ı fethetmesiyle yaygınlığını sürdürmüş.
Bir Osmanlı şairinin “uykunun ve aşkın kara düşmanı” olarak tanımladığı kahveyi sadece elitlerin değil, daha alt sınıfın da başkalarını eğlendirmek amacıyla sunduğunu belirten Harris, bunun da yeni sosyal etkileşim biçimlerini ortaya çıkarttığını, yani toplumsal statüyü eşitleyici etkisi olduğunu vurguluyor.