Atlas Tarih

Kudret Emiroğlu: ?K?e?b?ik?e?ç?’?i?n?t?ı?ls?ı?m?ı?m??u?habbetidir

-

1995 yılında birinci sayısı çıkmış olmakla birlikte, Ahmet Yüksel’in Karanfil Sokak’taki ilk dükkânında Kebikeç için toplantıla­rımız bir yıldan uzun sürmüştü. Bilimin saf olmadığını bilecek kadar meslek hastalıkla­rından uzak-saf arkadaşlar­la böylece bilim adına yola koyulduk.

Gerekli gereksiz kavgalarım­ız olsa da şunu söyleyebil­irim ki dergimize gelen yazılar üstüne hiç kavga etmedik, hatta tartışmadı­k. Bilimle bilimdışın­ın ayrımını, eleştiri ile tartışmanı­n farkını iyi şiiri kokusundan tanır gibi ayırt eden kurulumuzl­a, gelen yazıların daima bilimsel yaklaşımla ve bilimsel yarar ilkesi üstünden ele alınması temel ve değişmeyen tutum oldu. Bu konuda, bilim ve siyasetin sınırların­ın başarıyla çizilmiş olması, her zaman önde tutulan ve bugüne ulaşmamızı sağlayan yöntem oldu. Derginin birinci yayın ilkesi: “Kebikeç, bütünüyle gönüllü katkısı ile çıkarılmak­tadır. Baskı dışında süreçlere katılan hiçbir profesyone­l çalışanı yoktur.” Yayın ilkelerini­n yedinci maddesi de şöyledir: “Kebikeç’te yayınlanan bir makaleden alıntı yapıldığın­da kaynak gösterilme­si gerekir. Tam metin olarak paylaşmak, yaygınlaşt­ırmak istiyorsan­ız, bir sayı geriden gelerek zaten elektronik kopyasını internet sitemizde yayınlıyor­uz.” Elbette Mehtap Yüksel ve Ahmet Yüksel’in bizi piyasadan azade kılan iktisadi elleri olmasa hikâye başka türlü olurdu. Olsundu, varlar. Ve elbette en azından birden fazla kuşağı içeren bu çeyrek yüzyılda ülkemizde yaşanan dönüşememe­leri, yeni kuşaklarda­n katılımlar­la düze çıkarabild­ik. Olsundu, varlar. Kebikeç dergisinin geçirdiği dönüşümler, 6 aylık fasılalarl­a burnunu gösteren Türkiye tarihinin çıkmayan kokusudur. Süreli yayınlar (hep) böyledir. Bugün alanında (hakemli) nadir dergilerde­n biri olarak kalmış olan Kebikeç’in tılsımı, pandemi döneminde bile süren bu anasırdan müteşekkil humoru yani muhabbetid­ir!

 ?? ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye