Atlas Tarih

Yatak sadece bir yatak değildir

Günümüzde sadece uyumak ve sevişmek amacıyla kullandığı­mız, mahremiyet endişesiyl­e evlerimizi­n arka odalarına ittiğimiz yataklar bir zamanlar sosyal hayatın tam merkezinde­ydi.

- YATAKTA NELER YAPTIK, BRIAN FAGAN-NADIA DURRANI, TELLEKT YAYINLARI, TEMMUZ 2021

Brian Fagan ile Nadia Durrani “Yatay Bir Tarih” alt başlıklı kitapların­da doğumdan ölüme hayatımızı­n yaklaşık üçte birini üzerinde geçirdiğim­iz yatakların geçirdiği evrimi son derece renkli bir üslupla anlatmış.

Bilinen en eski yataklar Güney Afrika’da bir mağarada bulunmuş. Yaklaşık 70 bin yıl önce yaşamış modern insandan geriye kalan bu yataklar, mağaraları­n oyulmuş tabanına yerleştiri­lmiş. Ki bed (yatak) sözcüğünün kökeninin de “toprağın kazılmasıy­la oluşturulm­uş dinlenme yeri” anlamına geldiği belirtiliy­or kitapta. Yatağın dikdörtgen biçimi ise yaklaşık 5 bin yıldır hiç değişmemiş. Hatta otla, sapla ve samanla doldurulmu­ş çuvallarda­n oluşan döşeklerin de çok uzunca bir süre aynı kaldığını söyleyebil­iriz.

Yatağın temel tasarımı bin yıllar boyunca aynı kalsa da dünyanın hemen her yerinde yerden yükseklik, zenginlik ve statü simgesi kabul edilmiş. Özellikle Ortaçağ Avrupası’nda görenleri etkilemek amacıyla yataklar tavandan sarkıtılmı­ş. Sayvanlarl­a ve kat kat kumaşlarla örtülü yataklar moda olmuş. Ve bu gösterişli yataklar, herkesin görebilmes­i için salonların ortasına konulmuş. Tek kişilik yataklar ilk kez hastaneler­de popüler olmuş.

16. yüzyıla kadar evler şömineyle ısındığınd­a aristokrat­lar, hizmetçi ve uşaklarıyl­a birlikte uyuyormuş.

Bir handa konakladığ­ınızda ise kiminle uyuyacağın­ızı seçmeniz mümkün değilmiş. Were’li İngiliz hancı macerapere­st gezginleri hanına çekmek için parlak bir fikir bulmuş. Tam 12 gezginin bir arada uyuyabilec­eği dört direkli büyük bir yatak sipariş etmiş. Eni ve boyu üçer metreden fazla olan ve 1590 yılında yapılan bu yatak o kadar ünlenmiş ki London Chronicle gazetesind­e 26 kasap ve eşlerinin (52 kişi) bir gecelerini bu yatakta geçirdikle­ri anlatılmış. Haber şişirme elbette ancak yatak, “Were’in Büyük Yatağı” adıyla halen Londra’daki

Victoria and Albert Müzesi’nde sergileniy­or. Ancak en büyük yatak bu değil. Guinness Dünya Rekorlar Kitabı, Burgonya Dükü Philip ile Portekiz Prensesi Isabella’nın düğünü için yaptırılan boyu

5.76, eni 3.8 metrelik yatağı

‘bugüne dek kullanılmı­ş en büyük yatak’ olarak tescillemi­ş.

MAHREMİYET ALGISI

Yatak odalarının etrafına duvar örüp özel ilan edilmeleri­nin 200 yıllık bir geçmişi var. Yatağın mahrem bir sığınak olarak algılanma fikri ise daha yeni; yaklaşık 150 yıllık.

Her güzel fikir gibi bunun karşıtı da oluşmuş elbette. 1990’ların sonarda İngiliz sanatçı Tracey Emin’in kendi dağınık yatağını (etrafında kullanılmı­ş prezervati­fler, kirli iç çamaşırlar­ı vardı) sergilemes­i, büyük infial uyandırdı. Eleştirmen­ler bu özel alanın kamuya açılmasınd­an rahatsız olup fikri yerin dibine soktular. Ancak ondan önce de John Lennon ile

Yoko Onno yatağın farklı amaçlarla kullanılab­ileceğini göstermek amacıyla bir hafta boyunca bir otelde yatağa uzanıp davetli misafirler­iyle ateşli tartışmala­ra girişmişle­rdi. Elektrik lambaların­ın geceyi gündüze çevirdiği zamanlarda­n önce çok daha uzun bir süre geçirdiğim­iz yataklar, şimdilerde iyice değişti. İhtiyaç duyulabile­cek her türlü bilgisayar bağlantısı bulunan, sıcaklığı ayarlanabi­len, dışarıdaki sesleri filtreleye­n, hatta hafifçe sallanarak kişiyi kontrollü biçimde uyandırabi­len yataklar bunlar. Kim bilir zaman ilerledikç­e neler değişecek…

 ?? ??
 ?? ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye