FIRTINALARIN KAVÂNİNİ RİSALESİ
1873 yılında Viyana’da toplanan Milletlerarası Meteoroloji
Kongresi’ne Osmanlı delegesi olarak katılan Rasathane Müdürü
Aristide Coumbary, üzerinde önemle durduğu fırtınalar konusunda Fırtınaların Kavânini adlı bir kitapçık yayımladı. Bu kitapçık Coumbary’nin Osmanlı sularında seyreden gemilere ve ülkedeki limanlara faydalı olmak amacıyla hazırlanmış, fırtınaların oluşumu ve özellikleriyle ilgili Fransızca olarak kaleme aldığı ve iki haritaya yer verdiği Lois Des
Témpetes et Prescriptions Nautiques adlı eserin eski harfli Türkçe çevirisiyle birlikte basılmış haliydi. Eserin 12 sayfalık kısmı Fransızca, 11 sayfalık kısmı Türkçe olarak toplam 24 sayfa olarak yayımlanmıştı. Fırtınaların Kavânini, 1875 yılında İstanbul’daki Voutyras (Votiras) Matbaası’nda basıldı ve Fransızca ile Türkçe olarak yayımlandı. Kitapçığın önemli bölümleri arasında gemilerin kaptanlarına, fırtına ile karşı karşıya kaldıkları sırada yapılması gerekenler konusunda uyarıları yer alıyordu: “Gemi kapudanları deniz üzerinde bir fırtınaya tesadüf ettiklerinde bunun tehlikeli nısf-ı dairesinden ve alelhusus herhalde merkezinden tebaüd etmek (uzaklaşmak) için râkib oldukları (bindikleri) sefâyini (gemileri) ona göre kullanmak üzere bulundukları mevkiyi layıkıyla bilmeleri iktiza eder. (…) Gemici bir fırtınanın alâim-i zuhurunu (çıkış belirtilerini) müşahede ettikte süvar olduğu (bindiği) sefineyi rüzgârın istikametine nazaran fırtına merkezinin hareket eylediği hat ile tehlikeli ve tehlikesiz nısf-ı dairelerden herhangisinde bulunduğunu taharri ve muayene etmek lazım gelir. Medâreyn [dönencelerin] ve Seratan [Yengeç] ve Cedi [Oğlak]) beyninde (arasında) vâki denizlerde mizanü’l havânın (hava basıncının) layenkatı (kesintisiz) nüzulu (inmesi) ve müddet-i medîde (uzun süre) suût etmemesi (yükselmemesi) keyfiyeti uzakta bir fırtınanın zuhur ettiğine delalet eder. Rüzgârlar dahi kuvvetlice esmeğe başladıkda fırtına merkezinin hareket ettiği hattın hangi istikametinde bulunduğu bi’s-suhûle (kolaylıkla) malum olur (bilinir).”
1858 yılında Karakova, Çardak ve 1859 yılında Şile Fenerleri modern yöntemle inşa edildi. (Yasemin Nemlioğlu Koca, Denizlerimizi Aydınlatanlar: Türkiye’de Fenerlerin Kuruluşu ve Gelişimi, Journal of ETA Maritime Science, Şubat 2018.)
Ancak deniz fenerlerinin sadece ışığının ulaştığı bölgeye uyarıcı etkisinden çok daha fazlasına ihtiyaç vardı. 1800’lerin ortalarında fırtınaların yıkıcı etkisinden korunmak ve gemileri uyarmak için tüm dünyada hem meteorolojik ölçümlerden faydalanma hem de bu ölçümlerin sonuçlarının modern iletişim aracı telgrafla ülke içi ve dışındaki limanlarla paylaşılması yoluna gidilmeye başlandı. Bu sisteme bir süre sonra Osmanlı İmparatorluğu da dahil oldu. Başkent İstanbul’da 1868’de kurulan Rasathane-i Âmire’nin yani İmparatorluk Meteoroloji Gözlemevi’nin ilk müdürü Aristide Coumbary (Kumbari Efendi), Fransız modeli örnek alınarak dünyanın başlıca merkezlerindeki rasathanelerin telgraf aracılığıyla birbirlerine hava olaylarını haber verdikleri uluslararası sisteme katılmanın faydalarını anlattı. 1868 yazında Rasathane’nin kurulmasının ardından Coumbary, telgrafhanelerden hava durumu raporu alınması yönünde çalışmalar yaptı ve telgrafhanelere hava ölçüm cihazları verilmesini sağladı. Böylece Trabzon, Kale-i Sultaniye, Selanik, Sakız, İzmir, Beyrut, Bağdat gibi bazı merkezlerdeki telgrafhaneler Rasathane-i Âmire’nin şubeleri
olarak kabul edildi. Bu şubeler, yaptıkları hava ölçümlerini her gün 08.00’de, telgrafla İstanbul’daki rasathaneye bildiriyordu. Rasathane-i Âmire de bu şubelerinden ve dış merkezlerden günlük olarak aldığı sıcaklık, basınç, rutubet, rüzgâr ve yağışla ilgili sayısal bilgileri tablo haline getirerek Yıldız Sarayı’na, İstanbul’daki gazetelere ve iskelelere aktarıyordu.
Aristide Coumbary fırtına tehlikesi altındaki gemi ve limanların uyarılması hakkında Fırtınaların Kavânini adlı eserinde şunları söylüyordu: “Şu halde küre Bahr-i Muhît-i Atlas’ta [Atlas Okyanusu’nda] zuhûr eden bir fırtına Avrupa kıtasının sevâhil-i garbiyesine (batı sahillerine) yani İngiltere ve Fransa ve İspanya ülkelerinin garb taraflarına vâsıl oldukta Memalik-i Osmaniye’ye doğru meyil ve hareket eder ise bize heman üç veya dört günde vâsıl olur [ulaşır]. Bir fırtına bir mahalden mahall-i âhere [başka yerlere] doğru hareket ettiği vakit, vusûlünden (varışından) evvelce telgraf ile ol mahalle bildirilir. Avrupa ve Amerika kıtalarındaki alâimü’l-cevv [meteoroloji] rasathaneleri, fırtınanın mürûru [uğraması] ile hal-i hatarda [tehlikede] bulunan limanlara keyfiyeti ba-telgraf haber verirler.” ⬤
İstanbul’da 1868’de kurulan Rasathane-i Âmire’nin ilk müdürü Aristide Coumbary idi.