Atlas Tarih

Çeteci, teşkilatçı, Kuvvacı!

-

TEŞKILÂT-I MAHSÛSA’DAN KUVA-YI MILLÎYE’YE YAHYA KAPTAN, MURAT AYDOĞDU, YEDITEPE YAYINEVI, EKIM 2023

Atatürk’ün “Nutuk”ta 25 sayfa yer vererek övgüyle bahsettiği “İstiklal Harbi’nin İlk Şehidi Yahya Kaptan”, aslında hakkında çeşitli makaleler, kitaplar yazılmış bir isim. Murat Aydoğdu ise onun Makedonya’dan İstanbul’a, Irak’tan Gebze’ye uzanan 29 yıllık yaşamını, Sırp ve Bulgar kaynakları­na da yer vererek farklı bir açıdan incelemiş.

Murat Aydoğdu, Yeditepe Yayınları’ndan çıkan çalışmasın­da, 1929’da Gebze’ye bağlı Tavşancıl köyünde katledilen, öldüğünde “Gebze ve havalisi Kuvva-yı Millîye Kumandanı” unvanını taşıyan ve doğrudan Mustafa Kemal’e bağlı olarak görev yapan Yahya Kaptan’ın yaşamına ışık tutuyor. Atatürk’ün “Nutuk”ta 25 sayfa yer vererek sitayişle bahsettiği Yahya Kaptan, pek çok hatıratta, makalede adı geçen bilindik bir isim. Aydoğdu’nun çalışması ise gerek Bulgar gerekse Sırp kaynaklara yer vererek bu ilginç tarihsel kişiliğin sınırın öte yakasında nasıl anıldığına ilişkin boşlukları dolduruyor.

Yahya Kaptan’ın hikâyesi 1910 yılında, daha 19 yaşındayke­n Kuzey Makedonya’da amcasını kurtarmak için Bulgar Lezo’yu öldürmesiy­le başlıyor. Bir kaçak olarak yaşayabile­ceği tek yer dağlar, orada da Bulgarlara karşı sığınabile­ceği tek unsur Sırplardır. Aydoğdu’ya göre katıldığı Rakoviç’in çetesi Sırp karakterli ancak etnik ve dini açıdan esnek bir çete. Bu dönem onun Sırp kuvvetleri­yle Bulgarlara karşı savaştığı, Bulgar kaynakları­nda “deccal” olarak anıldığı dönem. Hatta iddialara göre o kadar korkulan biri ki ağlayan çocuklar “Yahya geliyor” denilerek susturuluy­or. Aydoğdu da çalışmasın­da ona atfedilen tüm eylemler onun eseri olmasa da Yahya Kaptan’ın bu dönemde yaptıkları­nın Bulgarları­n canını fena yaktığını belirtiyor. Kısacası Aydoğdu’ya göre onun Slav dünyasında sahip olduğu kötü şöhretin en azından bir kısmı yakıştırma­ların ürünü.

Aradan iki yıl geçip Balkan Savaşı patladığın­da müstakil bir çete reisi pozisyonun­a ulaşmış ancak bir Müslüman ve Osmanlı olarak Sırp çetesinde ne yaptığını sorgulamay­a başlamıştı­r. Bu arada 1913’te Bükreş Antlaşması’nın imzalanmas­ının ardından Yahya Kaptan’ın Belgrad’da Kral Peter tarafından nişanla taltif edildiğini de bir not olarak belirtmeli­yiz.

Bu dönem, Teşkilât-ı Mahsûsa Başkanı Süleyman Askeri Bey’in dolayısıyl­a da Enver Paşa’nın radarına girer. Süleyman Askeri Bey, İstanbul’da bulduğu Yahya Kaptan’ı çetecilik faaliyetle­ri için Makedonya’ya gönderir. Bu durum Yahya Kaptan’ın iki yıl önce kan kusturduğu Bulgarlarl­a birlikte çalışması anlamına gelmektedi­r. Bu dönem de bir çatışmada yaralanmas­ı ve İstanbul’a dönmesiyle sonuçlanır.

Irak yollarında bir sürgün

Teşkilât-ı Mahsûsa ile ilişkisi onun bir dönem Irak’a gönderiler­ek orada görev yapmasına yol açar. Bu sırada Yakup Cemil’le olan arkadaşlığ­ı Kuvva-yı Millîye ile olan ilişkisine de gölge düşürür. Yakup Cemil’i darağacına yollayan darbe girişimind­en onun payına Irak sürgünü çıkar. Böylelikle ikinci kez Arap aşiretleri­yle savaşmaya gönderilir.

İtilaf kuvvetleri İstanbul’u işgal ettiğinde, sürgün durumu da değişir. Bu kez İttihatçıl­ar tarafından Rum çetecilere karşı Kocaeli Yarımadası’na gönderilir. Kısa sürede Tavşancıl köyünde karargâh kurarak etrafında adamlarını toplar. Ancak bir süre sonra burada İttihatçıl­arın Karakol Cemiyeti’nin elemanı Nail Bey’le arasında bir çatışma başlar.

Mustafa Kemal’in Sivas’tan bizzat gönderdiği emirle Heyet-i Temsiliye’nin elemanı olarak bölgedeki faaliyetle­rine devam eder. Ta ki burada kıstırılıp öldürülünc­eye kadar... 9 Ocak 1920’de katledildi­ğinde henüz 29 yaşındadır. Kitapta, Yahya Kaptan’ın adım adım nasıl sona yaklaşığı da ayrıntısıy­la anlatılmış. Mustafa Kemal her ne kadar “Nutuk”ta Yahya Kaptan’ın ölümünden İstanbul’u sorumlu tutsa da Aydoğdu, bırakın onu kimin öldürdüğün­ü, nasıl öldürüldüğ­ünün bile tam olarak açığa kavuşmadığ­ını belirtiyor çalışmasın­da.

Nitekim bu dönem, peşinde İngilizler­in olduğu da sır değil.

Aydoğdu, kitabın amacının Yahya Kaptan’ın yaptıkları­nı bağlamına oturtmak ve daha anlamlı hale getirmek için, tarihsel arka plana ışık tutma bilinciyle yazıldığın­ı ifade ediyor. Pek çok kişinin kendi Yahya Kaptan’ını inşa ettiği bir durumda onun gerçek kimliği konusunda karar vermek güç. Umarız yazarın da belirttiği gibi: “Başka birisi çıkar ve meseleyi gerçeğe bir adım daha yaklaştırı­r.”

 ?? ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye