Yarı hibrit ile gelen ekonomi
Gelenekleri olan Subaru markasının müşterileri de geleneklere sadık ve pek başka marka otomobil kullanmak istemeyenlerden oluşur. Bunda elbette en büyük etken, markanın hala sadece boxer tipi motora yer veriyor olması. Bu motor türünün tek dezavantajı ise biraz yüksek kalan yakıt tüketimi. Subaru ise yarı hibrid teknolojisiyle buna bir çözüm getiriyor.
Boxer motor, kendine özgü sesi, güç üretimi, alçak ağırlık merkezi ve daha pek çok avantaj barındırıyor. Ancak bir de dezavantajı var: Göreceli yüksek tüketim. Yeni 2.0i e-BOXER ise bu sorunun önüne geçiyor. Bu motoru Subaru Forester’da deneyimleme imkanı bulduk.
1995 cc’lik benzinli boxer, 150 HPgüç ve 194 Nm tork üretiyor ve kendisine 16,7 HP güç ve 66 Nm tork üreten bir elektromotor eşlik ediyor. Bunun anlamıysa, e-BOXER sisteminin, verimli bir sürüş için 2.0 litrelik direkt enjeksiyonlu motor ile elektrikli motor arasındaki güç dağılımını, sürüş koşullarına göre anlık ayarlaması. Güç ise CVT şanzıman üzerinden simetrik dört tekerlekten çekiş sistemiyle yola aktarılıyor. Benzinli ve elektromotorun mükemmel bir uyumla çalıştığını söyleyebiliriz. Benzinli motorda artık turbo kullanılmaması nedeniyle sollama manevraları veya ani hızlanmalarda devir sayısını yukarılara çıkartmanız gerekiyor. 0-100 km/s’yi 11,8 sn’de tamamlayan Forester’ın maksimum hızıysa 188 km/s. Yakıt tüketimi tarafına baktığımızdaysa, turbo olan eski halinde 8,5 lt/100 km olan ortalama tüketimin 6,7 lt/100 km’ye gerilediğini görüyoruz. Subaru verileri böyle derken biz de test süresince 7-7,5 lt/100 km değerlerine ulaştık. Yani özetle turbonun keyfi olmasa da, düşük tüketimle beğeni topluyor.
Subaru Forester’da hoşumuza giden bir detay da, benzinli ve elektrikli motordaki geçişlerin, dijital ekran üzerinden anlık takip edilebiliyor olmasıydı. Böylece gerçekten düşük tüketim için kendinizi zorlamak istediğinizde, gaz pedalı hareketlerinizi, mümkün olduğunca elektrikli motorla gidecek şekilde kontrol etmeye çalışıyorsunuz. Hele ekranda görünen bataryayı şarj etme görüntüsü… Her inişte ve yavaşlamada “bataryaları ne kadar doldurabildim” diye bir gözünüz ekranda oluyor. Ekrana gelince; o da ideal bir yükseklik ve açıda orta konsolun üst kısmına yerleştirilmiş. Yani bu anlattıklarımızı yaşarken kendimizi ve çevremizi tehlikeye atmadık. Ekranlardan laf açılmışken Subaru’nun, iç mekanı mükemmel bir şekilde ve yüksek teknolojiyle donattığını söylemek gerek. Pek çok marka gibi direksiyon ardındaki göstergeleri tamamen LCD ekrana dönüştürmemiş ama ortasına koyduğu 4,2 inçlik ekran yüksek çözünürlüklü ve gerekli bilgiler rahatça okunabiliyor. Orta konsoldaki 8 inçlik ekrandaysa eğlence sisteminden navigasyona, geri görüş kamerasından hem Android hem de Apple’ı destekleyen uygulamaya kadar pek çok işleve sahip. Bunun kontrolü için fiziksel tuşların olmasıysa sürüş sırasında gerekli ayarları yapmanıza yardımcı oluyor. Çevirmeli düğmelerden 2 tane olmasıysa bonus diyelim. Ferah iç mekan hissi, kaliteli deri-krom-plastik malzemelerle tamamlanmış ve verdiğiniz paranın karşılığını almış olmanın tatminini yaşıyorsunuz. Sürüş pozisyonu ise uzun sürüşlerde rahatsızlık vermiyor.
Uzun yolculukları destekleyen bir başka unsur ise sertliği orta olarak ayarlanmış olan süspansiyon sistemi. Yoldaki bozuklukları başarılı bir şekilde emebilen yürüyen aksam, dört tekerlekten çekiş sisteminin de yardımıyla, nispeten yüksek viraj hızlarına da müsaade ediyor. Ancak yürüyen aksam ve aktarmadan bahsetmişken, segmentindeki pek çok rakibinden daha gerçek bir “arazi uzmanı” olduğunu söylemekte yarar var. Pek çok rakibi ancak patika yollarda pikniğe gitmeye izin verirken Forester, yerden yüksek yapısına ilave olarak başarılı yaklaşma ve uzaklaşma açılarıyla araziye uygunluğunu kanıtlıyor. Tüm bunlar elbette oldukça iyi hazırlanmış olan X-Mode adlı arazi sürüşü modu ayarı tarafından da destekleniyor. Sistem sayesinde aktarma organlarına gerekli yüksek tork uygulanıp, aracın saplandığı yerden kolaylıkla çıkması sağlanabiliyor.