AKLIMIZ FESTİVALLERDE
izi, duygulanacağınız kısa bir yolculuğa çıkaracağız. Sağ baştan sayıyoruz: h2000, Rock’n Coke, One Love, Efes Pilsen Blues Festival, Sonisphere Istanbul, Masstival, Midtown Festival, %100 Festival, All Originals Istanbul, Tuborg Gold Festival, Drop Out Festival, Unirock Open Air Festival, J&B Dance and Techno Festival, Harvest Festival ve nicesi... Birine bile gittiyseniz eski festival ruhu diyenleri çok iyi anlayacaksınız.
Bugün sadece İstanbul’da 100’ün üzerinde müzik festivali gerçekleşiyor. Ancak festival dendiğine bakmayın, tek günlük etkinliklere ya da üç beş müzik grubunun birkaç saatlik etkinliğine festival demek bir alışkanlık haline geldi. Tek atışlık festival diye piyasaya sürülen etkinlikler nerede, doğru çadırı bulabilmek için saatlerce yapı marketlerinde dolaşan bizlerin gittiği festivaller nerede...
ANADOLU’DA BLUES, TRENDE TEKNO
Türkiye’deki organizatörler ve etkinlik mekanları, sunulan ağır şartlara rağmen sanatçılarla ajanslarını ve menajerlerini ikna etmek için bin bir türlü yol deniyor. İptaller azalıyor ancak sanatçıları ikna etmek gerçekten hiç de kolay olmuyor. Tüm bunlara rağmen müzik dinleyicisi yıldız isimleri görmek istiyor, büyük kurumlara bugün hâlâ sosyal medyadan “Coldplay’i ne zaman getireceksiniz?” diye soru yağıyor. Yıldız isimleri ülkemizde görmek güzel ancak daha özgün projelere hasret kalmadık mı?
Konserler arasında blues kırıntısı bulunca sevinen bizler nasıl unutalım Anadolu’da blues müzisyenlerini turneye çıkaran Blues Festivali’ni? Sanatçısından büfede çalışanına kadar nufüs etmiş ve bugün hâlâ benzerine rastlanmayan bir etkinlik. Kim bilir, belki Gezginfest Van’la o kor alevlenir. Bir diğer örnek, Ankara’dan İstanbul’a doğru giden trende yol boyunca içinde müzik yapılacak olan ‘Techno Train’ projesi.
Biz bunlara hasretiz ancak çoğunluk bizim gibi düşünmüyor olabilir. Müzik yazarı Mehmet Tez bir köşe yazısında şöyle diyor: “Yeni nesil artık şehir dışında müzik ve dans eşliğinde kendinden geçmekle pek ilgilenmiyor. Kimse çamura batmak istemiyor, kimse tuvalet sırası beklemek istemiyor, kimse ezile ezile konser izlemek istemiyor. Bütün bunlar etkinliklerin bölünüp ufalanıp şehirlere taşınmasını getiriyor. Böylece Woodstock ile başlayan festival dediğimiz bu şey, bir protesto, başkaldırı, bir tür düzene ve kalıplara meydan okuyan ütopya alanı olmaktan çıkıp iyiden iyiye edepli, uslu bir etkinlik haline geliyor. Alternatif olmaktan çıkıp ana akım oluyor.”
Hep bir umut var adını sık sık andığımız festivallerin küllerinden doğması için. Sürekli sponsorlar ve organizatörler büyük festivalleri yeniden getirmekle ilgili planları masaya yatırıyor. Duyumlarımıza göre onlardan biri de One Love, gerçek mi bunu zaman gösterecek. Biz yine de devam eden festivallere sahip çıkalım, yerli sanatçıları destekleyelim. 2019’da festivalimiz bol olsun.
Büyük festivallerden küçük işletmeler de ekmek yiyor
Kimi markalar belli ki bu riske girmek istemiyor ancak markaların gençlere en çok dokunduğu yer festival alanları. Festivaller desteklenirse herkes kârlı çıkar. Birleşik Krallık’taki Bağımsız Festivaller Derneği’nin (AIF) raporu bunun kanıtı. Geçen yıl düzenlenen bağımsız festivaller ülke ekonomisine doğrudan 486 milyon dolar katkıda bulundu. Küçük işletmeler 44 milyon dolar kazandı. Bilet satışlarından elde edilen gelirin global büyüklüğü 2015’te 7.2 milyar dolardı. 2021’de bu rakamın 9.1 milyar dolara çıkması bekleniyor.
En iyi arkadaş festival arkadaşıdır
Festival deneyimlerini araştıran AIF, katılımcılara festivalin en güzel yanını sormuş. Arkadaşlarla kamp yapmak, yeni insanlarla tanışmak ilk iki yanıt. Müzik festivallerini eğlence deyip geçmemek gerekiyor. Tüm iş ve sorumluluklardan sıyrılıp sosyal canlı olduğumuzu da en çok oralarda anlıyoruz. Müziğin birleştirici gücü boş bir balon değil... Zor zamanları atlatıyoruz, sanatın ve müziğin birleştirici, moral veren ve ufkumuzu açan dallarına sarılmalı.
KATILIMCILAR GÖRE FESTİVAL EN GÜZEL YAN ARKADAŞLARL KAMP VE YEN İNSANLAR TANIM