SÜPER BABA STAN LEE
Siyah gözlüklü kör bir çocuk,
elinde beyaz sopası, yanında gazete okuyan yaşlı bir amca. Tam başını kaldırmadan adımını atacak, Matt Murdock sopasıyla kesiyor önünü. Daradevil filmindeki o amca, Örümcek Adam’dan Fantastik Dörtlü’ye sayısız süper kahramanın yaratıcısı Stan
Lee’den başkası değil. Süper kahraman çizgi romanları 2. Dünya Savaşı’ndan sonra altın çağını yaşamaya başlamıştı ve içinde hakikat barındıran her türlü suç ve korku filmi devre dışı olmuştu. Lee’nin çalıştığı Martin Goodman’in Atlas Comics’i ise küçük bir kadroyla direniyor, Millie the Model ve Kid
Colt gibi hikayelere devam ediyordu. Her ay onlarca senaryo okumaktan bitkin düşmüştü, artık işi bırakmayı düşünüyordu ki karısı Joan “Bari ayrılmadan yapmak istediğin gibi bir kitap yap, en kötü ihtimalle kovulursun” dedi. Hayatını değiştiren tavsiye buydu...
O sıralarda DC, Justice League’i
kuruyordu. Lee, fantastik dünyanın dikkat çektiğini fark edince Fantastic
4’u yarattı. Bu dörtlü ilahi güçlere sahip üstün kahramanlar değildi, kusurlu üyeleriyle çekirdek bir aileydi: Fazla esnek bir adam, görünmez bir kadın, genç bir yanan kafa ve kendinden nefret eden bir taş adam. Bu, Lee’nin dahiyane tespitinin ürünüydü: Weirdo’lar, asosyaller... Onlar kötü adamlar değildi, onlar yanından geçtiğimiz insanlar ve hatta bizdik. Sonraki karakteri Hulk
ise yanlış anlaşılan bir canavardı,
Frenkenstein’dan izler taşıyordu. Daha sonra ergenlerden sıkıldı ve onlar için süper kahraman yaratmaya karar verdİ.
Elinde ev ödevi ve sonraları fotomuhabirlik için bir kamera olan bir genç. Sonuç? Her biri 1 milyar dolarlık 5 filmli Örümcek Adam. Bir diğer efsanesi ise Iron-man’di, okuyucunun nefret etmesi için yaratılmıştı, öyle ya Vietnam Savaşı’nın kaymağını yiyen bir teçhizatçıydı. Ancak işler planlandığı gibi gitmedi. Şu an en karizma Marvel karakterinin hangisi olduğunu sorsak birçok kişi Robert Downey Jr’ın Tony Stark’ı diyecektir. İlk Afro-amerikan süper kahraman Kara Panteri de bu adam yarattı. Stanley Martin Lieber,
Superman’in yaratıcaları gibi Yahudiydi. 1922’de mülteci Rumen bir ailede doğdu, Büyük Buhran’da büyüdü, babası ona ailesini geçindirmek adına mücadele etmesi için yırtıcı bir iş ahlakı verdi. Yahudi kimliği Fantastik Dörtlü ve X-men’deki aykırı karakterlere yansırken Peter Parker tipik bir Amerikan gencini yansıtıyordu. Yani iki yönü de yarattıklarını etkiledi. 1960’larda yaptığı devrimle, yeni nesillerin sinemaya akın etmesine ilham veren, süper kahramanları anlaşılmazlıktan kurtaran asıl kahraman ‘The Man’ Stan Lee, sıradan insanların süper olmasını mümkün kıldı. Onun yarattığı karakterler, süperleşmeden önce genelde ağır bir travma ya da kayıp yaşıyor. Lee’nin belki de bilerek yaptığı bu tercihler yüz binlerce insana güç verdi. Alt metinlerde insanın hem kaybeden hem de kazanan olabileceğini gösterdi. Stan Lee bugün çizgi roman okuyan ya da okumayan herkese bir şekilde dokunan, ölümsüz bir adam...