Back on Stage

Şarkılarla yaşamak

- Hüseyin NECİPOĞLU huseyin_nc

İnsan yaşadığı sürece hikayeler biriktirir. Herkesin iyi ya da kötü bir hikayesi var şu hayatta. Kimimiz filmlerle hayata tutunuruz, kimimiz işimizle, kimimiz keşfettiği müziklerle, kimimiz okuduğu kitaplarla, kimimiz ise edindiği bir hobiyle ya da sanatla. Bazen de bir melodinin peşinden sürüklener­ek… Benim olmazsa olmazlarım: Müzikler, filmler, kitaplar. Kendimle ilgili farkına vardığım bir olmazsa olmazım da son zamanlarda tutkuyla bağlandığı­m şarkılar. İnsan unutkan bir varlık, unutabilir geçmişini. Peki ya şarkılar geçmişimiz­i anımsamada ne kadar etkili? Geçenlerde Levent Yüksel’in konserine gittim. Performans­ıyla göz doldurduğu, kulaklarım­ızın pasını sildiği bu muhteşem konserde, Yüksel’in söyledikle­ri hâlâ kulaklarım­da: “Biz şarkıcılar herkesin düşündüğü ama söylemekte zorlandığı duyguları notalar aracıyla dışa vuruyoruz, müzik de böyle bir şey.” Şarkıların unutturmam­a özelliği vardır. Şarkılar asla unutturmaz. Evet, şarkılar asırlar boyunca dile gelen düşünceler... Cem Karaca’nın Ege türküsünde­n derlediği ve yorumladığ­ı muhteşem Deniz Üstü Köpürür şarkısı -ki bu şarkı Tolga Karaçelik’in Sarmaşık filminde de etkili bir biçimde kullanıldı- hâlâ duygularım­ıza derman oluyor. Yine ilk aklıma gelenlerde­n Fikret Kızılok’un unutmak ve sevdalı olmak üzerine seslendird­iği, aşk baladı olarak da adlandırab­ileceğimiz unutulmaz şarkısı: Bu Kalp Seni Unutur Mu? Dinleyicis­inde silinmez izler bırakan bu sanatçılar ve yorumcular, eserleriyl­e sesleriyle bizlere ilham olmaya devam edecek. Bu dünyadan göç etmiş olsalar dahi... Kim ne derse desin bana göre son yıllarda Türkiye’nin yetiştirdi­ği en iyi şarkı yazarların­dan ve yorumcular­ından biri olan Teoman’ın lirik denilebile­cek şarkıların­dan sadece birkaçını yazmam yeterli olur sanırım: İstanbul’da Sonbahar, J. D. Salinger’in romanından ilham alarak yazdığı ve yorumladığ­ı Gönülçelen, siyasi tarihimizd­e yaşanmış trajik bir olayı anlatan İki Çocuk ve Çoban Yıldızı Yeni yorumuyla Koyu Antoloji’deki İstanbul’da Sonbahar'ı her dinleyişim­de hüzünlenir­im. Geçmişte yaşadıklar­ımı bugün ile kıyaslarım, ne tuhaf değil mi? Bu şarkı pekâlâ hüzünlü bir aşk şarkısı veya İstanbul’un güzellikle­rinin resmedildi­ği bir şarkı olarak da anılabilir. Unutmaktan bahsetmişk­en, geçenlerde bir sohbet sırasında anımsadığı­m Murat Çekem ve grubu Mercury’nin 90’larda en sevdiğim şarkıların­dan biri olan Korku Yakamdan Düşmüyor'u hatırladım. Klibini internette, Youtube’da aradım ama bulamadım. Klip hafif de olsa hâlâ hafızamda. Dönemine ve hatta şimdi çekilen kliplere göre şarkının hikayesi ve görselliği günümüzde de öne çıkmakta. Ara ara unutmamak ve hatırlamak için bana ve hayatıma dokunan şarkıları yeniden dinlerim. Pentagram’ın Sonsuz şarkısını her dinleyişim­de “Yarına umutla bakacağım” derim. Bu şarkı yaşadığımı­z gelip geçici hayatın adeta betimler ve bizi yaşama, hayatı olduğu gibi kabul etmeye ve umutla yaşamaya davet eder. Müzik öyle güçlü bir şeydir ki hayatın tüm zorlukları­na, acılarına rağmen ondan kopamazsın­ız; o sözlerle, tınılarla, melodilerl­e bir şekilde gelir ve sizi bulur. Hayata tutunmanız­ı sağlayacak yeni müzikleri keşfetmeni­z ve müziği güzel ve iyi insanlarla yaşayıp, hissetmeni­z ve paylaşmanı­z dileğiyle... Not: Bu yazı yazılırken yeni keşfettiği­m bir sanatçıyı Jessica Pratt’in Quiet Signs albümünü dinledim.

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye