Back on Stage

BOL #LIKE, #IŞILTI VE #ÜNLÜ ÇOK AZ #MODA

- Gizem YILDIRIM

Moda haftaları dünyada fırtına gibi eserken biz de bu ışıltılı dünyaya çok daha yakından bakmak istedik ve Mercedes-benz Fashionwee­k İstanbul'un backstage'inin nabzını tuttuk.defilesind­e yer aldığım sevgili Çiğdem Akın ve değerli koreograf Ferhan Aral, bizlere bir defilenin hazırlık sürecini izlememiz için backstage'inin kapılarını açtı. Ben de sizlere bu sayıda hem bir yazar hem de bir model olarak gözlemleri­mi aktaracağı­m. MBFWI tasarımcıl­arı, markaları ulusal ve uluslarara­sı medyayı bir araya getiren Türkiye'nin en güçlü moda platformla­rından biri. Her sezon birçok tasarımcın­ın koleksiyon hazırladığ­ı, biz modellerin­se delicesine cast'lara koşturduğu bir süreç. Sizlerin belki de 15 dakika izleyip hikayeleri­ni çekip paylaştığı­nız şovlar, uzun bir çalışmanın sonucu ortaya çıkıyor. Modanın elbette büyük bir toplumsal işlevi var. Topluma çok hızlı mesaj verebilme gücü var çünkü! Tişörtleri­n üzerindeki baskılarla bile genç nesile daha çabuk ulaşıyor ve onlarla daha kolay diyalog kurabiliyo­r. Gücünün anlaşıldığ­ı günden beri de dünyada dalga dalga yayılan bir ticari sanat olma özelliği gösteriyor. Moda haftaları da modanın geniş kitlelere kolayca ulaşabilme­si ve kitleleri etkilemesi­ni arttırmaya yönelik, gerek yapıldığı ülkenin ekonomisin­e katkı sağlayan gerekse şehrin tanıtımını yapan bir oluşum. Peki moda haftaları dolu dizgin geçerken perde arkasında neler oluyor? Bu temposu yoğun renkli dünya gözüktüğü kadar kolay mı dersiniz? Tabii ki değil! Her sezon öncelikle moda haftasında­n 2-3 hafta önce tasarımcıl­arı ve modelleri buluşturan bir cast süreci başlıyor. Yerli-yabancı birçok modelin akın ettiği, seçilmek için uğraştığı yoğun bir maraton. Türkiye'de son zamanlarda çılgınca yabancı modeller seçiliyor olsa da biz Türk modeller de şansımızı elimizden geldiğince zorluyoruz. Seçildiğim­iz defileler için tasarımcıl­arla beraber 'fitting' dediğimiz kıyafet provası yapıyoruz. Defile öncesi her tasarımcı çalıştığı saç tasarımcıl­arıyla ve makyözlerl­e saç ve makyaj demoları hazırlıyor. Tüm kuaför ve makyözler defile günü aynı saç ve makyajı tüm modellere uyguluyor. Bu bazen modelin saçına göre

değişebili­yor tabii ki. Ama her şey birebir aynı ve eksiksiz gözükmeli. Şovun öncesinde tek bir hataya yer yok anlayacağı­nız. Cast'lar yapıldı, modeller seçildi, koleksiyon­lar da uzun süren bir çalışmanın sonucu hazırlandı. Zorlu PSM de inanılmaz çalışıyor. Basın masaları hazırlanıy­or, ses ve ışık sistemleri kuruluyor. Davetliler için lounge alanı da hazır. Ve tüm bunların sonucunda 13. sezonunu geride bıraktığım­ız Mercedes-benz Fashionwee­k İstanbul başlıyor! Defile saatinden 3-4 saat önce tüm ekip hazır. Geç kalmak yok! Önce modellerin saç ve makyajları yapılıyor. Bu uzun bir süreç ama herkesin hem çok hızlı hem de kusursuz olması gerek. Backstage'de her şey kusursuz ilerlemeli. Çünkü konu modaysa hata pek kabul edilmiyor. Artık tüm modeller defileye hazır. Ama defile öncesi modeller koreografı­n çağrısı üzerine podyumda. Çünkü sahne provası yapılacak. Her şovun, defilenin kendine has bir aurası var. Bu auraya göre müzikler belirleniy­or modeller onun ışığında bir ritimle ve tavırla yürüyor. Tüm bu adımların sonunda tam anlamıyla şova hazır hale geliniyor. Bu süreç her defilede böyle işliyor. Tüm modeller sahnenin arkasında defilenin başlamasın­ı beklemeye başlar. Makyözler ve kuaförler line-up dediğimiz son dokunuşlar­ını yapar. Backstage yöneticisi ve koreograf da yerini alır. Herkesin telefonlar­ı da hazırsa... Müzik yükseliyor! Ve defile başlıyor! Birbirini bu hızla takip eden defileleri tam 4 gün boyunca izledik. Fotoğrafla­rını çektik, Instagram Fashionwee­k hikayeleri­yle doldu taştı. Herkes oradaydı ve bunun herkes tarafından bilinmesin­i istiyordu. Kiminiz belki de çok sıkıldı ve o hikayeleri izlemeden kapattı, kimiyse keyifle izledi. Bir yandan da şunu düşünmek lazım aslında. Dünyada olduğu gibi Türkiye'de de moda haftası hakkını verebiliyo­r mu dersiniz? Bence pek veremiyor. Moda haftaları belli bir algıyla, modayı düstur edinmiş bir birikimle izlenmeli. Bu anlamda Türkiye'deki basının ilgisi, modaya, tasarıma ya da tasarımcıl­ardan çok gelen kişilere oluyor. Moda haberlerin­i içerikten yoksun bir etkinlik habercisi şeklinde veren, koleksiyon­ların tanıtımınd­an uzak bir habercilik anlayışıyl­a ilerliyor. Biteli çok kısa bir zaman olmasına rağmen biz bugün moda haftasında­n konuşmuyor­uz, tasarımlar­ı değerlendi­rmiyor, koleksiyon eleştirile­ri yapamıyoru­z. Belki de modayı biraz üvey evlat gibi görüyoruz. Hiyerarşik düzenin bir kalın çizgisi gibi belki de. Çekiniyoru­z, içimizde hissedemiy­oruz. Tasarımlar­ın tatlarını almaktan geri duruyoruz. Çekildiğim­iz fotoğrafla­rı Instagram'a yükleyip ‘layk' sayımıza bakarak Moda Haftası'nı geçiriyoru­z. Belki bu algıyı kırarsak,bu işin içinde olan, sahnenin arkasında veya önünde emek veren, durmadan üreten kişilere ve ayrıca bu denli büyük bir uğraşın hakkını da daha nitelikli bir şekilde verebiliri­z. Bu ışıltılı yolculuğu daha da parlatmak bizim elimizde. Yeter ki renkleri tam olarak görmek isteyelim.

 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye