'DÜNYADA TELİFİ KAYIP PARÇALAR VAR'
Teknolojinin hızına kim yetişebiliyor? Bunun cevabını veremem ama hukuk yetişemiyor. Yıllar önce Youtube'da çalınan şarkılar için telif hakları yasası tartışılırken devir öyle ilerledi ki koşu bandı üretici firmalarına, ekranda dönen görüntülerin altında çalan şarkılar için bile dava açılır oldu. "Nedir bu durumun esası?" derken karşımıza 'senkronizasyon lisansı' çıktı. Biraz daha işin içine girince Tiktok ve 'b2c' ile de tanıştık. Bir müzisyenin hakları nedir, dinleyici neyi, nasıl hangi hukuksal haklarla dinleyebilir sorusunun cevabını Avukat Çağlar Kaçar'dan aldık.
Öncelikle tüm umuma açık yerlerde geçen sanat eserleri bir telife maruz mudur?
Mahaller, restoranlar, mağazalar, otel lobileri gibi yerlerde ve müzik özelinde konuşalım. Müzik eseri hak sahibi olan fonogram yapımcılarından izin alınmış olması gerekir. Ancak umuma açık mahallerde doğrudan müzik yayını yapılması telifin doğması için yeterli görülmemektedir. Burada bir iş yerinden ve iş yerinde radyodan veya televizyondan müzik yayını yapıldığından konuşuyorsak söz konusu yayından herhangi bir maddi kazanç sağlanmasının amaçlanıp amaçlanmadığına bakıllı. İş yerinin kendisinin ve çalışanlarının ihtiyacı için de yayın yapabilmesi
mümkün, telif hakkı doğurmamaktadır.
Restoranlar ve spor salonları da bu umuma açık yerler dediğimiz alanlara dahil ise örneğin Spotify ya da benzeri alanlarda kullanılan listeler, mekan sahipleri tarafından telif ödenmesi gereken bir noktada mı?
Spotify gibi alanlar 'b2c' dediğimiz alanda lisanslama yapmaktadır. Aileniz veya arkadaşlarınız ile birlikte müzik dinlemenizde herhangi bir sorun yok ancak müziği, yaptığınız ticaretin bir bölümü için kullanıyorsanız burada artık ticari lisanslama sahibi olmanız gerekmektedir.
Telif hakları bakımından ülkemizdeki ve dünyadaki durum nedir. Pay-payda ilişkisi bakımından düşünürsek yerimizi nasıl görebiliriz?
Konuya daha çok dinleyici açısından bakılır. Müzik dinlemek bir çoğumuz için bir tutku ve keyif. Bizlere bu hazzı yaşatan kişiler karşılıksız bırakılmamalı. Ancak kişi veya kuruluşların her bir eser sahibi veya onun yapımcısıyla doğrudan iletişime geçip gerekli lisansı alabilmesi artık mümkün değil. Bu noktada dijital platformlar, yapımcı ve meslek birlikleri devreye giriyor. Gerek ülkemizde gerekse dünyada hâlâ kayıp yani geliri toplanamayan bir kısım telif mevcut. Bunun en aza indirgenebilmesi için söz konusu dijital platformlar, yapımcılar ve meslek birliklerinin gerekli yasal mevzuat çerçevesinde buluşması gerekiyor.
Senkronizasyon Lisansı hakkında konuşmak istiyorum. Görüntülerin fonunda kullanılan müzikler de lisans kapsamında mı?
Buradaki senkronizasyon, müziğin reklamlarda, filmlerde, oyunlarda ve televizyon programlarında kullanımıdır. Görüntüyle müziğin birleştirilerek kullanılmasıdır. Az önce bahsettiğimiz umuma açık mahallerde kullanım lisansı bir Youtuber için yeterli değildir. Onun artık senkronizasyon lisansına da sahip olması gerekmektedir.
Eskiden Akıllı TV vardı. Kısa amatör çekilmiş görüntülerin üzerine döşenen müzikler eşliğindeki kliplerin oluşturduğu bir kanaldı mesela şimdi böyle bir TV kurmak için durum farklı mı?
Böyle bir durumda hem yapımcıya hem de eser sahibine ayrı ayrı telif ödenmeli. Az önce dediğimiz gibi artık kullanıcıların bunları tek tek alması pek mümkün değil. Bu durumlar için meslek birlikleri devreye girmeli. Ancak Senkronizasyon Lisansı'nın eser sahibinden alınması gerekiyor.
Dünyada yaşanan bir örneği de bazı koşu bantlarında üretici firmanın hazırladığı görüntüler üzerine döşenen müzik için telif hakları tartışması. Bu hukuki süreçte lisans kavramını nerede görüyorsunuz? Burada suistimal var mı sizce yoksa işin doğası gereği bu olması gereken bir hak mı?
Herhangi bir suistimal söz konusu değil. Bir müzik eserini video, görüntü veya bir başka unsur ile birlikte kullanımı söz konusu Senkronizasyon Lisansı altında kalmaktadır. Eser sahibinin buna dair izni olmaksızın müziğin bu çeşit kullanımı eser sahibinin haklarını ihlal etmektedir.
Büyük zincir marketlerde de kapalı devre radyolar var burada lisans hakkı işleniyor mu, ülkemizdeki bu anlamda durum nedir?
Söz konusu umuma açık mahaller için meslek birlikleri tarafından genel lisanslamalar yapılmaktadır. Doğru olan da budur.
Örneğin eskiden haberlerin altına müzik döşenirdi ancak lisans payı ödememek için artık kullanılmıyor, yeni nesil böyle bir kurguyu tanımıyor bile... Çok temel olarak sormam gerekirse hukuk teknolojiye yetebiliyor mu? Hızına yetişebiliyor mu?
Özellikle Youtube konusunda kayıp değer yaratması sebebiyle büyüyen bir uyuşmazlık söz konusu. Çok hızlı evrilen bir yapının kontrol edilebilmesi ve düzen sağlanabilmesi için sizin onu takip etmeniz ve her gün var olan düzenlemelerinizi de ona göre evirmeniz gerek ancak bu bir çözüm değil. Özel olarak her şeyi düzenlemektense temel hak ve kavramlar üzerinde mutabık kalınmalı. Telif hakkındaki toplumsal algı ve farkındalığın istenilen düzeye gelene kadar devletin politikalarını sürdürmesi gerekir. Bunun yaptırımlardan daha etkileyici olduğu aşikar.