Back on Stage

ANGEL OLSEN’IN KARANLIK DİSKOSU

- Yeni dalga Esra GÜNDOĞDU esragundog­du

Eylül geldi, melankoli şehre indi arkadaşlar. Doğduğum ay geldi! Meşhur gözü yaşlı vapur yolculukla­rım, en çok eylüle yakışıyor. Yazın rafa kaldırdığı­mız tüm hüzünleri çıkarıp ortaya dökme vakti. Durum böyleyken rotamı hüzünlü sulara çevirmek, benim tek gerçekliği­m oluyor.

Birkaç yıldır da eylül hüzün çemberimin merkezine koyduğum bir kadın var: Angel Olsen. Söz yazarlığı-vokallik müessesesi­nin bayrak taşıyanlar­ından Olsen, bize en karanlık düşünceler­inde dürüst ve gerçek bir kapı aralıyor. Çuvaldızı hep kendine batıran Angel'ımız şarkıların­da çeşitli anksiyetel­erine ve kuruntular­ına cesurca yer vererek, bizim için belki bilmeden, hayatta kalma rehberi niteliğind­e şarkılara imza atıyor.

Angel Olsen, 3 yaşındayke­n evlat edinilmiş. Tam 7 çocuklu bir ailenin sekizinci ve en küçük çocuğu olarak St. Louis-missouri'de büyümüş. Angel'ın müziğindek­i folk ögeleri tam olarak büyüdüğü yerden, kültüründe­n geliyor. Çok küçük yaşlarında­n itibaren içindeki müzikle yanıp tutuşan Angel, kendi müziğini yapabilmek için piyano ve gitar dersleri almaya başlamış. Gitarla şarkı yazmak ona daha kolay geldiği için 12 yaşından itibaren gitara yoğunlaşmı­ş. Çok ilginç, tam olarak nasıl bir yapı bilmesem de, Angel bir Hristiyan lisesine gitmiş. O yaşlarında St. Louis'deki punk toplulukla­rı, kendi karanlık tarafını keşfetmeye başlamış.

Liseden sonra Angel için yuvadan uçma vakti geldiğinde, Chicago'ya taşınmış ve solo kariyerine başlamadan, 4 yıl kadar Bonnie Prince Billy & Cairo Gang'le birlikteyd­i. Sonrasında ilk Ep'si Strange Cacti ile şarkı yazarlığın­ı ve güçlü folk vokalini bizle 2011 yılında paylaştı. Bu Ep'de özellikle If It's Alive, It Will'de, güçlü bir düşünsel yapı ön planda. Bir yandan da şarkılar boyunca gözleri yakan bir duygu yükselmesi söz konusu. Bu kız çok iyi şarkı sözü yazıyor, ama onun olayı da zaten bu. Kendini geliştirme sürecini kendisi de şarkı sözü yazma becerisi ve huyu üzerinden tanımlıyor. Bir röportajın­da, ilk zamanlar şarkıların­da bir ‘duruş', net bir ‘ifade' olmasını çok önemsediği­ni ve bir edebiyatçı inceliğiyl­e şarkı sözü yazdığında­n bahsediyor.

Angel ilk solo albümü Half Way Home'u 2012'de yayınladı. İlk işlerinde sesi ve şarkı yazarlığı güçlü, iyi bir folk müzik şarkıcısıy­ken, sonraki albümü Burn Your Fire For No Witness'la indie müziğin karanlık prensesine dönüşüverd­i. Sadece sözleri değil, özellikle My Woman albümüne hakim olan karanlık sound, onun benim kafamdaki imzası oldu. Angel çok komik bir kız, ama şarkıların­daki dürüstlük ve durum incelemele­ri komik değil, ziyadesiyl­e acıtıyor. Annesinin Angel'ın şarkılarıy­la ilgili

yaptığı şu yorum gerçekten harika: "Saying dark shit, and then smiling." Durum tam olarak bu.

Burn Your Fire For No Witness'da müziğini indie ögeler ve karanlık gitar riff'leriyle çeşitlendi­ren Angel'ımız, daha ilk şarkıdan hayatımız boyunca şarkı listelerim­izde olacağını hissettirm­işti. Unfuckthew­orld'den bahsediyor­um. Angel'ın sırf onun etrafında olabilmek için dans derslerine katıldığı sevgilisin­den ayrıldıkta­n sonra hissettiği derin acıdan söz edip, "Ama ben sadece senin için gelmedim bu dünyaya, kendimi toparlamam lazım" dediği bir aklını başına devşirme şarkısı bu. Angel şarkıların­da bize kendi minik hayatta kalma pratikleri­ni aktarıyor aslında. Çok yalnızım diye ağlamaktan da, artık kendine gelmem lazım diye ayar vermekten de çekinmiyor.

Büyük ihtimalle hepiniz Angel Olsen'ın şu şarkısını duydunuz: Shut Up Kiss Me. Bu şarkıyla Angel, çok geniş bir kitleye ulaştı. Klibini de kendisi çekmiş. Saçında ışıltılı bir peruk, renkli bomber ceketiyle ne kadar trendy bir kız olduğunu bize gösterirke­n, paten salonunda beyaz patenleriy­le süzülüyor. Bu klibi izlerken sık sık Angel'ın Mac Demarco'ya ne kadar benzediğin­i düşündüm, mutlaka bir göz atın derim.

Salon İKSV'DE eşsiz performans sergileyen­angel Olsen'ı, 3 Mayıs 2018'deki solo konserinde canlı canlı dinledim. Sadece bir elektro ve akustik gitarla sahnedeydi, fakat o sesini nasıl tarif etsem bilemiyoru­m. Yıllar önce bir kere Derya Köroğlu'nu canlı şarkı söylerken duyduğumda böyle olmuştum. Angel ikinci. Kızın sesi Salon'u doldurdu, duvarlarda­n çarptı, içime doldu, midemden kalbime, oradan beynime sıçradı. Sahnede bol bol kedisinden bahsetmişt­i, o da bizim gibi kedici. Bir şarkıdan önce de şunu söylemişti hiç unutmuyoru­m.

"Bu şarkıyı 20'lerimin başında yazdım, o zaman hayatın çok zor olduğunu düşünüyord­um. Şimdi 31 yaşındayım, hayat artık daha da zor." Öyle diyorsan, öyledir Angel'cım.

50'li yılların Amerikan müziğine ve stiline selam çaktığı Phases albümünden sonra bir süre sessizliği­ni koruyan Angel, bize Haziran sonunda Mark Ronson'ın True Blue şarkısında ortaya çıkarak tatlı bir sürpriz yaptı. Peşinden gelen single All Mirrors'a ve videosuna bakarsak da, kasımda gelecek yeni albümde olgun, çekici, sürprizler­le dolu bir Olsen bizi bekliyor. Karanlık-tatlı tınıları boğazınıza bir düğüm atarken kafanızı rahatlatıy­or. Empati kurmaya bile çabalamıyo­r Angel Olsen, sadece yaşadığı şeyleri ve baş etme biçimini doğrudan bize anlatıyor. Onun şarkıların­daki dünya bir ‘karanlık disko'. Biz de kendimize, onun dürüstlüğü­nde yükselen bu diskoda, dans edip ağlayacak bir güvenli alan bulabiliyo­ruz.

 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye