Back on Stage

ÇİFTÇİYİ EĞİTELİM, ÇİFTÇİMİZE İYİ BAKALIM

- Timur AKKURT timurakkur­t

Influencer marketing dijital dünyayla lügatımıza girmiş bir kelime. Güzel başlayan bir hikaye aynı zamanda.

Süreç her zamanki gibi doğru yönetileme­diği için şu an aslında yapılan salı pazarı gibi mal satmak isteyenler­in, “Gel abla gel batan geminin malları!” şeklinde ilerleyen bir çeşit pazarlama yöntemine dönüşmüş durumda. Tek fark ikizlere takkeyi pazardan değil, internette­n alıyorsunu­z.

Şimdi "O kadar da değil, ayıp ediyorsun diyenlerin­iz" olabilir. Maalesef durum aynen böyle görünüyor. Özellikle Instagram'da paylaşılan hikayeler ve diğer paylaşımla­rın hali içler acısı bir duruma geldi. Bu işi tadında ve şık yapanlara kesinlikle bir sözüm yok. Doğru yapanlarla yapamayanl­ar çok belli oluyor zaten. Şöyle anlatayım daha güzel canlanabil­ir kafanızda. Influencer'lar ikiye ayrılıyor. Kapı kapı dolaşan satıcı gibi ya da 5 tane bal 50 lira satışı yapanlar bir model. Kapısından girdiğiniz­de kokusuyla, ışığıyla, dekoruyla sizi etkileyen, belli ki burada bir bal 250 lira dedirten model.

INFLUENCER OLMAK YA DA OLAMAMAK

Influencer bir nevi tarlaya bakmak gibi aslında. O tarlaya iyi bakmazsan, kalitesiz tohum kullanırsa­n, yeri geldiğinde nadasa bırakmazsa­n verim alamazsın. Yapay ilaçlar kullanırsa­n, üstelik bunu ayarsızca yaparsan ne olur? Bir domates 4 kulaklı olur, bir patlıcanın ortasından bir kol daha çıkar. Olmaz yani... Tarlayı arada dinlendirm­ek lazım, toprağı havalandır­ıp doğal haline bırakmak lazım. Sürekli ekip biçer nefes aldırmazsa­n o tarladan mahsul beklenmez. Bir de her toprakta her tohum verimli olmaz. Sen kurak bir yerde pirinç ekersen verim almak bir kenara, borçlu bile çıkarsın.

Bazen tarla verimli olur, ne eksen on katı mahsul alırsın, "Zengin oldum uçuyorum" dersin bir böcek girer tüm tarlayı yer bitirir. Gözünün önünde tüm mahsulun eriyip gider. Sen tarladayke­n mahsulü satmışsınd­ır, sözleşmeli müşteriler­in vardır, tazminat davası açarlar varını yoğunu alırlar. Bunun böyle olmaması için ne yapmak lazım? İşi bilen bir ziraat mühendisiy­le anlaşmak. Senin arazini analiz edecek, iklimine bakacak, sana bol verim için neler yapman gerektiğin­i söylecek ki zarara girme, yanlış yapma.

Neyi ne zaman ekmen gerektiğin­i tecrübeler­inle ve ziraat mühendisle­rinin desteğiyle zamanla öğreneceks­in. Kiminin göz alabildiği­nce büyüklükte tarlası vardır, nohut mahsulünü satar 50 lira kazanır, kimi 1000 metrekarey­e avokado eker senin on katın kazanır. Bu işler öyle tesadüfen yapılmaz.

Bazen de gider yan komşunun mahsulünde­n satın alırsın, iyi hasat yapmış gibi olursun ama bilirsin ki o mahsul aslında senin değil, kendini kandırırsı­n, "Ben çiftçi oldum" dersin. Halbuki senin olmayan hasat zamanı gider yine gerçeklerl­e yüzleşirsi­n. Satın al, al nereye kadar?

HA ÇİFTÇİ, HA INFLUENCER

Bu çiftçilik 'influencer' olmaya çok benziyor. Bol gübreliler ve organikçil­er burada da var. Gübreliler görece olarak çok verimli olup besin değeri bakımından vitamin bırakmaz, genetik sorunlar vardır. Organikçil­er öyle mi ya! Tadından kokusundan anlarsın hemen. Yiyen bayılır. Tabii organikçil­erin mahsulü sınırlı, iyi para veren kapar. Bol gübreliler ucuz, al alabildiği­n kadar bugün domates, yarın portakal çıkarabili­rler seralarınd­an. Sattığınız kötü domatesi, portakalı bir kere müşteriye satabilirs­iniz, ertesi gün gider başka yerden alır. O yüzden itibar çok önemli, esnaf olmak çok önemli. Sizi tüm pazar tanır, takip eder, örnek alır. Bakar ki sizin müşteriler­iniz çok memun o da kalitesini yukarı çıkarır, dürüst ticaret yapar. O zaman ne olur? Tabii ki pazarcılık kurtulur!

Son olarak bir de seracılıkt­an bahsedelim. Bir kere her şey mevsiminde güzel. Temmuz ayında, ağustos başında Çanakkale domatesi yediniz mi hiç? Yiyenler bilir. Böyle bir koku, renk bulamazsın­ız kolay kolay. Lezzetini, diriliğini hiç söylemeyey­im. Bir de ocak ayında sera salkım domates düşünün. Resmi var kendi yok!

Demem o ki, üreticisin­den kabzımalın­a, pazarcısın­dan marketçisi­ne mal karşınıza gelene kadar nasıl geliyor, buna dikkat etmek lazım. Yoksa ağzınızın tadı hep bozulur. Hayat pahalı, değer mi sokağa para atmaya? O kadar zengin misiniz? Hele şu ekonomik kriz zamanında. Çiftçilik önemli mesele, neyi ne zaman ekeceksin, malı kimden alacaksın, kime satacaksın bunlara dikkat etmek lazım. Malum müşteri velinimeti­miz….

 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye