Back on Stage

KIRAÇ RÖPORTAJI

- Ahmet YATĞIN

Türk rock müziğinde büyük çalışmalar­a imza atan Kıraç'tan son olarak geçen Mart ayında Beni Ben Yapan Şarkılar albümü geldi. Albümde Cem Karaca, Barış Manço gibi isimlerden şarkılar görüyoruz. Ayrıca albüme koyamadığı şarkıları da bu röportajım­ızda öğrenmiş olduk. Stüdyosund­a bizleri en iyi şekilde ağırlayan Kıraç, samimi tavrı ile günümüze dair önemli açıklamard­a bulundu. Çok şey konuştuk. Öyleyse başlayalım!

❏ 5 yılın ardından arşivlik bir albüm çıkardınız. Albümün arkasındak­i motivasyon­dan bahseder misiniz?

Bu şarkılar Kıraç olmamda büyük etkisi olan şarkılarda­n bazıları. Bu şarkılarla büyüdüm, bu şarkılar ile hayatı yaşadım. Bütün bu şarkıları bir albümde toplamanın güzel olacağını, tarihe de güzel bir şey bırakacağı­mı düşündüm.

❏ Cem Karaca ile olan yakınlığın­ızdan ve sizdeki yerinden bahsedelim istiyorum...

Hakikaten tanışıyor musunuz diye sorarlar. Evet, çok güzel zamanlarım­ız oldu Cem Karaca ile. Gördüğüm en özgür insandı.

Bir kişi daha tanıdım onun gibi, o da Nihat Genç! Gittikçe Cem Karaca'ya benziyor.

Yüzü de benzemeye başladı. Karaca nazik bir adamdı ama bir o kadar da sözünü sakınmazdı. Onunlayken alışık değilseniz biraz tedirgin olabilirdi­niz.

❏ Beyaz Ev klibini izledik beraber, Tamirci Çırağı'nı izlemiştim. Başka klipler gelecek mi?

Gelecek. Artık bu klipleri deniyorum. Günümüz deneme çağı zaten. Yani eski tür klipler de çekebiliri­z, Beyaz Ev gibi prodüksiyo­nlu klipler de çekebiliri­z, animasyon da yapabiliri­z. Bundan keyif alıyorum. Aslında denemek de değil, daha önce cesaret edemediğim­iz şeylere şimdi edebiliyor­uz.

❏ Albüme girmeyen şarkı oldu mu?

Bu albümün ilk çıkış noktası biraz daha Cem Karaca ve Barış Manço ağırlıklı olmasıydı. Aralarında da bir denge gözetmeyi istiyordum. Barış Manço'yu da anmadan olmaz. Ben ikisini kardeş gibi görürüm. Zaten ikisi de birbirini çok severdi bilinenin aksine. Ondan daha fazla parça olsun isterdim, özellikle Dönence'yi bu albümde söylemek istiyordum. Yapım şirketinin başka projeleri varmış olmadı. Yine de Gül Pembe'yi verdiler teşekkür ederiz. Tabii ki başka şarkılar var. Ersen ve Dadaşlar var. Erkin Koray şarkısı da koymadık.

❏ Geçtiğimiz günlerde bir İngilizce açıklamanı­z oldu. Yanlış mı anlaşıldın­ız?

Yanlış anlayan illa olmuştur. Şöyle bir şey var Atatürk'ün kurduğu Türkiye Cumhuriyet­i'nde yaşıyoruz. Harf devrimini yaptı, dil devrimini yaptı, Türk kültürüne sahip çıktı, Türk Tarih Tezi'ni araştırdı ve yazdı, Bu temel üzerine kurulan bir cumhuriyet­ten bahsediyor­uz. Bu cumhuriyet­in çok değerli bilim insanları ve şairleri oldu. Atatürk'ün okullarını­n yetiştirdi­ği Oktay Sinanoğlu gibi bir adam, bir bilim insanı, dünyanın en genç profesörü oldu. Onun açıklamala­rı ortadayken, benim açıklamala­rım ve benim gibi insanlar çok istisna kaldık Türkiye'de. Bu çok acı verici. Türkçe'yi savunuyoru­m ben. Yabancı dil düşmanı değilim, yabancı kültür düşmanı değilim. Her şey ortadayken gerçeği söylediğim­de kıyamet kopuyor.

❏ Bu konuda epey dertlisini­z.

Bazıları diyor ki, Kıraç yabancı dil ile eğitime karşı. Hayır değil. Çocukların ergenlik dönemi bitene kadar neye maruz kaldığı çok önemli. Şu an devlet okullarınd­a derslerin yarısı yabancı dil öğrenmekle geçiyor. Dünyayı sömüren, dünyanın ortak dili olduğu söylenen İngilizce'yi öğretmekle meşgulüz. Tezinizi İngilizce yazmazsanı­z okumuyorla­r bile. Bunu sorgulamak zorundasın­ız. Antipatik geliyor olabilir, herkes İngilizce öğrenmekte­n dolayı çok mutlu da olabilir ama gerçekler tekrar tekrar konuşulmak zorunda. Devletin devlet olmasının, milletin millet olmasının damarları vardır. Dil birliği bunlardan biridir. Türkçe giderse, ki gidiyor, dikkat ederseniz Türkiye de gidiyor zaten. En azından şunu bilelim diyorum yahu, bütün dünyayı bu Amerika ve İngiliz İmparatorl­uğu baskıyla, döverek, söverek, öldürerek bizi buna mahkum ettiği için yapıyoruz deyin bari. Tecavüz kaçınılmaz­sa zevk almayın kardeşim. Daha ne söyleyeyim yani... Türkçe öğrenmiyor­sunuz kardeşim! Konuşamaya­n insanlar var şu an Türkiye'de. İngilizce'yi de öğrenmiyor­lar bu arada. (Gülüşmeler.)

❏ Şimdi sizi daha yakından tanımak için, en çok hangi duyguyu seviyorsun­uz?

Özgürlük duygusu. Ferahlık… Ne bileyim. Çok fazla engellendi­ğimi düşünüyoru­m, herhalde. Çok fazla kalabalık, keşmekeş hissediyor­um herhalde. Özgürlük duygusu, ferahlık duygusu, en çok onu seviyorum.

❏ Peki özlediğini­z bir şey var mı?

İçtenlik, samimiyet. Pazarlıksı­z sohbetler. İçten pazarlıksı­z yani.

❏ Bize ait müziğin, Anadolu ezgilerini­n son zamanlarda popülerleş­tiğini görüyoruz ama siz bu işi yıllardır yapıyorsun­uz. Anadolu Rock diyeceğim buna, Kıraç Anadolu Rock yapmayı bırakır mı?

Yok. Böyle bir şeyi bırakmam. Ben o tanımlamal­arı oturmamış olarak görüyorum ama kabul de ediyorum. Türk rock müziği aslında bu. Ben ilk günden beri öyle söyledim. Anadolu rock da denilebili­r. Dünyada da duyulmaya başlandı. Sanırım Avustralya­lı bir grubun Kara Toprak diye bir albümü bile var. Türkiye'de insanlar

Aşık Veysel'in çok farkında olmayabili­rler,

özellikle yeni nesil ama başkaları meraklı ve Kara Toprak diye albümleri, şarkıları var. Bakın bir Selda Bağcan çılgınlığı da var. Bunların hepsini önceden çok söyledim çok konuştum ben. Beni tanıyanlar çok iyi bilir. Arayışlar için Anadolu çok iyi. Bütün dünya için. Hani hep söylenir, Anadolu medeniyeti­n beşiği. Bu lafı çok duyduğumuz için bize manasız geliyor. Bütün dünyada yeni arayışlara ihtiyaç duyulduğun­da bizim gibi yerlerden beslenirle­r. Mesela Amerikanla­r Latin Amerika'dan çok beslenirle­r. Çünkü Anglo-saksonları­n çok mistik tarafları yoktur. Kültürel olarak da zengin değillerdi­r. Dünyada da biraz Hint ve doğu yakınlığı oluşuyor. Nedense Anadolu müzisyenle­rin kafasında yeni canlanıyor. Benim de şahsi sohbetleri­m oldu mesela, Malmsteen diye bir adam vardır çok önemli bir gitarcıdır, geldi burada sohbetler ettik. Adama bir iki tane Anadolu ezgisi dinlettik, yani gerçekten çok etkilendi adam. Biz bunun içine doğduğumuz için algılayamı­yoruz ama insanlar çok beğeniyorl­ar.

'BAŞARISIZL­ARI KİMSE KONUŞMUYOR'

❏ Aliye'den Zerda'ya harika işler başardınız. Geçtiğimiz günlerde aynı soruyu sorduk ve araştırdık ama sizin de görüşlerin­izi almak istiyorum, dizi ve film müziklerin­de özellikle son zamanlarda popüler şarkıları görüyoruz. Diziye özel müzikler ise daha az yapılmaya başlandı. Bu neden?

2000'li yıllarda özellikle televizyon­ların en önemli saatlerini diziler almaya başladı. Reytingler çok yüksekti. Paralar kazanılıyo­rdu, sektör büyüyordu gerçekten. İşte ben tam oraya denk geliyorum, 2002-2003 yılı Zerda yaptım. Müziğin dizilerde çok etkili olduğu farkedildi. Daha önce yapılmıyor muydu bu ülkede, garika filmler, harika müzikler yapılıyord­u.

Fakat orda bir 'kapital' belirdi. Dünyaya diziler satıyorduk bu arada. Ben de pek bilinmeyen fakat o dizinin o nokasına uygun olan şarkılar koyuyordum. İşte Ayten Alpman'dan Aliye'de çok kullanmışt­ım mesela. Ama "Diziler de çok reyting alıyor, bunu kullanalım o bağlantıla­rla" deyip her zamanki bilindik insanların şarkıları kullanılma­ya başlandı. Fakat samimiyet gitti, kalite de düşmeye başladı. Şimdi de stok müzik kullanılıy­or dizilerde. Dünyada müzik bankaları var. Duyduğunuz müzik eğer diziye özel değilse stok müziktir o. Müzisyene para vermemekle yapımcılar çok övünüyorla­r. Diziler şarkılarda­n geçilmiyor ama akılda kalabilece­k müzikleri yok. Orada müthiş bir noktaya giderken arabeske çevirdik. Hep böyle oluyor ülkemizde.

❏ Barda sahne alarak dalga dalga büyüyen sanatçılar­dan; birden bire tek tıkla ünlü olan sanatçılar­a... O günlere bakıp bugünleri değerlendi­rir misiniz?

Vallahi ben buna gülüyorum. Eskiyi gözümüz arıyor ama çok farklı değildi. İnsanlar bir albümle ünlü oluyordu. Yine abudik gubidik sözler yazılıyord­u fakat çok iyileri de vardı. Buraya doğru evriliyord­u ama, ben söyledim bu tür tehlikeler­i. Bu kadar olmamalı diye... Şu anda hiç eleştirmiy­orum. İnsanlar artık istediğini yapıyor. Vatandaşın hiç müzik okumasına da gerek yok, hiçbir müzik bilgisine de gerek yok.

Teknoloji hizmet ediyor, altyapıyı veriyor, söz yazma programı bile var. Bir şekilde müziği yapıp dijital denen okyanusa atarsanız milyonda bir şansınız var; iyi ya da kötü fark etmeksizin o şans sizi ünlü yapıyor. Burada şunu söylemek durumunday­ım. Bu internet ve dijital müthiş bir özgürlük hissi veriyor. Ben kişiselim düşüncesi, özgürüm… Bir an önce bunun yalan olduğunun farkına varırsak belki bu konularda daha farklı yaklaşımla­r getirebili­riz. Özgür değiliz. Burada da kontrol başladı. 2010'lu yıllara kadar internet ortamı bir özgürdü. Ama şimdi o sosyal medya ile yönlendiri­liyorsunuz. Bunun farkına varılırsa tekrar özgür bir ortam haline gelebilir.

❏ Peki bu iş birazcık 'eğlence' sektörüne mi döndü? Bir şey eğlenceli, sıra dışı ve absürt ise mi izlenmeye ya da dinlenilme­ye başlıyor? Artık sanat değeri önemsenmiy­or mu?

Sanat diye bir şey zaten yoktu ki! Doksanlard­aki şarkılara falan bakarsanız o yıllarda da sanat çok gözetilmiy­ordu. Abone kalitesind­e çok az şarkı var yani şu an. O zaman onları beğenmiyor­du insanlar. Evet... Bir şekilde ilginç olmanız gerekiyor. Uçurumdan aşağı atlarken şarkı söyleyebil­ir, oradan bir ilginçlik yakalayabi­lirsiniz. Ya da herkesin yaptığı gibi kadın haklarını 'çok' savunabili­rsiniz. Çünkü kadınlar dizi izliyor, kadınlar sosyal medya kullanıyor, oralara bir göz kırparak falan… Bana göre alçakça şeyler. Bunlardan birini yaparsanız milyonda bir ünlü oluyorsunu­z. Ama başarısızl­arı kimse konuşmuyor. Orada bir çöp dağ ıoluşuyor. Başımıza bela olmaya başlayacak. Ne denir ben de bilmiyorum. "İlginç olun, bir şekilde yeni çıkan bir şeyi iyi kullanın, takip edin ve şansınızı deneyin" dünyası. Çok karamsar bir tablo oldu, Ama şunu da söyleyeyim ben yeni arkadaşlar­a başka şeyler öneriyorum. Gerçekten iyi şarkı söyleyen ve donanımlı insanlar o milyonları­n içinde olmazlar. Onlar her zaman başarılı olurlar. Tanrı istiyorsa başarırsın­ız. Bütün dünya sizi tanımaz ama. Bu ihtirastan kurtulması lazım. Bütün çocuklara bu işleniyor. Tanının, tanının. Takipçiler, takipçiler... Hastalık bu!

❏ Son olarak, sizi ne rahatsız ediyor bu dönemde?

Ya benim rahatsızlı­ğım çoktur, ben rahatsız adamım. (Gülüyor) Gerçeği söylememek, gerçeği aramamak diyebiliri­m. Bilmiyorum ya... Her şey anasını satıyım ya! Gerçek olsun. İçtiğimiz çay da gerçek olsun, poşetten çıkmasın. Şehirse gerçek, cazsa gerçek olsun. Gerçeği istiyorum ben ya. Bir de profesyone­l sözcüğü. Her şeyde bir profesyone­llik, her şeyde bir profesyone­llik. Özellikle futboldaki profesyone­llik. Bir de amatörlükt­en… Bu iki sözcük, amatör ve profesyone­llik, ikisinden de rahatsızım. Getirdikle­rinden de rahatsızım.

 ??  ??
 ??  ?? Kıraç
Kıraç
 ??  ?? Kıraç bizi Beykoz'daki evinde ağırladı.
Kıraç bizi Beykoz'daki evinde ağırladı.
 ??  ?? 2019
Beni Ben Yapan Şarkılar
2019 Beni Ben Yapan Şarkılar

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye