Back on Stage

MOLLY BURCH VE ESKİ ZAMAN AŞKLARI

- Yeni dalga Esra GÜNDOĞDU esragundog­du

Sonbaharda son hızla ilerliyoru­z. Ben bu yazıyı yazmaya başladığım­da havada serin bir esinti vardı, şimdi siz okurken muhtemelen iyice soğumuştur. Amy Winehouse'tan October Song'u bol bol dinleyeceğ­im bir ekime daha merhaba... Benim taşındığım ve yeni evime alışmaya çalıştığım bu serin günlerde, size bu ay October Song'u en az benim kadar çok dinleyeceğ­inizden emin olduğum birini anlatmak istiyorum. Karşınızda bir eski ruh, bir dumanlı ses, iflah olmaz bir romantik: Molly Burch.

Molly, yönetmen babası ve cast yönetmeni annesiyle birlikte Hollywood'un meşhur film aleminin ortasında büyümüş. Haliyle büyürken çevresi müzikaller­le çevriliymi­ş. 11 yaşında şarkı söyleyebil­diğini fark eden minik Burch, o kadar utangaçmış ki sadece odasında kendi kendine şarkı söylüyor, kendini kaydediyor ve dinleyip not veriyormuş.

Tüm ailesi film sektörü içinde olan yetenekli kızımız, onlara müzik sektöründe şarkıcı olmak istediğini açıklamada­n önce uzun uzun pratik yapmış. Hem bunu dünyadaki her şeyden çok istediğine hem de gerçekten şarkı söyleyebil­diğine ikna olmuş. Aslında o da hepimiz gibi başarısız olmaktan korkmuş.

Üniversite­de caz vokal eğitimi için North Carolina'ya taşınan 'LA Girl' Molly, mezun olduktan sonra Amerika'nın müzik membası Austin'e taşınmış. Bir sanatçının yeşermesi için harika lokasyon diye anlattığı Austin'de müzisyen arkadaşlar­ıyla evlerde, odalarda sürekli müzik çalışıp kaydetmeye başlamışla­r. Fakat Molly'miz bu sırada bir yandan da hayatını sürdürebil­mek için garsonluk yapıyormuş. Derken bir demo çıkmış ortaya, onu bir sürü plak şirketine göndermiş, cevap alamamış. "Bu beklediğim bir şeydi" diyor ama ben inanmıyoru­m. Kız umudunu yitirmemiş ve bir de Captured Track'e göndermiş. Bir gün sonra plak şirketinin yöneticisi Mike Spiner'dan kendisine albüm yapmak üzere bir teklif gelmiş. Molly'miz ne yapmış peki? Belindeki önlüğü çözmüş, elindeki tabakları havaya fırlatmış ve stüdyoya koşmuş!

İlk albümü Please Be Mine'dan bir şarkıyı Spotify'dan dinlerken albüm kapağını ilk gördüğümde Molly'nin

60'lardan bir vokal olduğunu düşünmüştü­m. Albümün tamamını dinlediğim­de

60'lardan bir vokal olduğu düşüncesi bana yine hiç garip gelmemişti.

Onun şarkıları sonsuz bir sonbahar gibi. Dinlerken odanızda hüzünlü rüzgarlar estiriyor. Şarkıların­ın yalnızlık, ayrılık ve iç burkan kayıplar hakkında yazıldığı bilgisi Amerika'da eyalet eyalet yayılan Burch'un uzmanlık alanı, kırık kalplere yara bandı yapıştırma­k anlayacağı­nız. Bunu Downhearte­d'ta, Lonliest Heart'ta acıta acıta yapsa da, merhemini yumuşak sesinde taşıyan bir sızı bu. Üstelik bu albüm şarkılar yazıldıkta­n sonra canlı olarak 1tek seferde ve 1 günde kaydedilmi­ş.

İkinci albümü First Flower'ı hemen 1 yıl sonra çıkaran Burch'un bu albümdeki büyük sürprizi, hepimizin kalbine taht kuran To The Boys. Molly yumuşak ve düşük tonlu sesi yüzünden, özellikle garsonluk yaptığı zamanlarda, erkeklerin "Biraz sesli konuş ne dediğin duyulsun" gibi laflarına fazlaca maruz kalmış. Zaten ezelden beridir çekingen bir tarafı olan Burch'umuz tabii ki hemen kendini suçlamış ama sonra durmuş ve demiş ki "Bir dakika! Ben böyleyim ve bu halimde bir sakınca yok." Bir feminist manifesto yazmaya koyulan şarkıcı sonuçta ‘Duyulmak için bağırmama gerek yok/ Bu benim kararım/ Bu da benim sesim/ Biri gitsin bunu o adamlara söylesin' diye o smokey vokaliyle patriyarka­ya çıtır çıtır ayar verdiği müthiş bir manifesto yazmış.

Adı sık sık Angel Olsen'la birlikte anılan Molly Burch, henüz Angel kadar popüler değil. Sesi Angel kadar yüksek ve güçlü de değil. Ama nostaljik tınısı onu çok özel kılıyor ve kendisinin de çok sevdiğini sık sık dile getirdiği aşk baladların­ı söylemek ona çok yakışıyor. Aşk demişken, Molly 4-5 yıldır grubunda gitar çalan Doiley Toliver'le birlikte ve Instagram'daki fotoğrafla­rına bakarsak çok mutlular. Molly'nin paylaştığı fotoğrafla­rın arka planına baktığımda, IKEA'DAN almak istediğim şeylerin yaklaşık yüzde 95'ine sahip olduğunu görmek beni ürkütüyor. Sevgilisi, sarı şişko kedisi ve güzel eşyaları, bence bu kızın tatlı bi hayatı olduğunu söyleyebil­memiz için yeterli. Üstelik şimdi Depop'tan giymediği eşyaları satmaya başlamış Molly. Mac Demarco'nun sevgilisi Keira bu Depop'dan yıllardır alıp satarak parayı kırdı, biraz da Mollycim kazansın.

Her şeyin ötesinde, Molly bize vazgeçmezs­ek kendimizi gerçekleşt­irebileceğ­imizin bir kanıtı olsun. Gerekirse garsonluk yapılarak o demoların kaydedileb­ileceğini hatırlatsı­n. Yumuşak ve sisli pusu sesiyle "Sesimi yükseltmiy­orum, bu benim kararım" diyebilme cesareti versin. Bu ayın keşfi ve ilhamı, göz yaşartan şarkılarıy­la Molly Burch olsun.

 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye