‘TANSİYON MÜZİĞİN ELİNDE’
Müzisyen bir aileden gelen Ahmet Tiryakioğlu, görsel iletişim ve tasarım uzmanı. Çalışırken müzik merakından uzak kalmadı, bu süreçte 300'den fazla beste yazdı, kendine hayali albümler hazırladı. Ve Bodrum'a göç edince nihayet 15 yıllık hayalini gerçekleştirdi, 1 adındaki albümünü yayınladı. Kayıtları ve miksleri Bodrum'daki köy evinde gerçekleştiren Tiryakioğlu; eski analog synthesizer'lar, büyük ve yoğun davullar, sinematografik bir anlatım ve aranjman yapısıyla dinleyici baş başa bırakıyor. Tiryakioğlu sorularımızı yanıtladı.
❏ Şarkı isimlerine nasıl karar veriyorsunuz?
İlk ritme karar verirken ya da ilk kelimeleri yazmadan hemen önce belli olmuş oluyor. Hatta zaman zaman melodi bile yokken, tek bir kelimeden yola çıkıyorum. O kelime de şarkının başlığı oluyor. Baldırlarım, Galiba ve Kaybettin'in üretimi tam olarak böyle oldu.
❏ Sözlerden çok besteler ön planda gibi.
‘Ön planda olmak' tabiriyle hiç düşünmemiştim. Zaten kelime sayısına bakacak olursak teknik olarak öyle. Müzik ön planda... Daha doğrusu tansiyon, çoğunlukla müziğin elinde, vokalin değil. Dinleyiciyi somut bir hikaye değil de bir konuyla yalnız bırakmak istiyorum. Konuyu ve konsepti aldıktan sonra dinlerken kendi içinize dönüp, kelimelerden arta kalan geniş ses bulutlarının içinde, benim değil kendi yaşamınızla yüzleşmeniz galiba içten içe amacım.
❏ Siz görsel iletişimci ve tasarımcısınız. Bu müziğinizi nasıl etkiliyor?
Tasarımın müziğimi etkilemesi değil, müziğin tasarımımı etkilemesi söz konusu. Çok küçük yaşlarımdan beri zihnimde ses kurgularım. Bu seçimleri yapacağım yıllarda hayatımı müzikten kazanmayı tercih etmediğim için, sinema ve sonrasında da tasarımla uğraştım. Aslında üretimi sürecinde otonom olarak kullandığım kurgulama teknikleri, görselle ilgili yaptığım işlerde hızlı yol almamı sağladı.
❏ Şu sıra Bodrum'da müzik yapanların sayısı epey artıyor. Bodrum'da neler oluyor?
Bodrum'da müzik yapanların sayısının artmasına; estetik kaygısı olan tüm sanatçıların, üretim yapabileceği daha sağlıklı bir yer arayışının neden olduğunu düşünüyorum. Çok oksijen, az anksiyete… Ayrıca müzisyenlerin Bodrum'a çekilmesinin nedeni; bir hayat rutini oturtmuş, dağlarda yaşamaya hazır olmayan, bunalmış şehir insanının kendini tamamen izole etmiş gibi hissetmeyeceği bir yer olması.
❏ İnternet siteniz epey ilginç. Yüzünüzü göstermemenizin altında ne var?
Birçok yerde yüzüm görünüyor aslında, yani özel bir estetik endişe değil. En uçuk, avangart sanatçıların ya da grupların bile streaming dünyasında, biyometrik pasaport fotoğrafı gibi promo shot'larla yer alması, biraz bu tarafa itti beni. Şimdiki tüm kapak ve fotoğraf çalışmalarına şöyle bir bakarsanız; 80'lerdeki kendinin vitrini olma konsepti ve olmazsa olmaz portreler geri döndü. Görünmediğimde, müziğimi dinlemeye daha fazla yoğunlaşılacağı gibi bir hissiyat var içimde.
❏ Müziğiniz sizce nasıl bir kitleye hitap ediyor? Kitleyi analiz edebilmek için yeterli zaman geçmedi. İlk aşamada görebildiğim kadarıyla, her duyduğuna kanmayan, seçici, müziği içinde daha hassas bir noktada barındıran bir kitle dinliyor.
❏ Sıradaki projeleriniz neler?
Öncelikli planım, başka bir meslekle hayatımı devam ettirirken çevremde bulunan, dostlarımla üretim yapmak. Emprovize müzik anlayışıyla yetişmiş bir müzisyen olduğum için tek başıma bir kariyer planlamıyorum. Ayrıca kısa aralıklarla, albümdeki bir kaç şarkının daha klipleri yayınlanacak.