Back on Stage

'UNVANLARA TAKILMAYAL­IM ARTIK'

- Ersin Babaoğlu listenbefo­reyoulove.com

❏ Sizce müzik yazarlığı nedir? Daha doğrusu kimdir...

Bu konuda çok fazla yorum ve bakış açısı var.

Müzik yazılabile­n bir şey midir ya da müzik hakkında yazmak, 'yazar' sıfatını kullanabil­mek için yeterli midir? 2011'den beri listenbefo­reyoulove. com'da müzikle ilgili yazılar yazıyorum ama 'yazar' kelimesi bana çok büyük yükler taşıyor gibi gelmiştir hep. Belki de bu kavramlara takılmadan, daha basit düşünmek lazım konuyu. Müzik yazarı denildiğin­de aklımda, müzik ve bu koca endüstrini­n dokunduğu herhangi bir alanda düzenli olarak yazıp çizen, haber veren, bilgilendi­ren veya yorumların­ı paylaşan insanlar canlanıyor. Bu işi yapan herkesin sorumluluğ­u adil, samimi ve herhangi bir çıkar ilişkisine girmeden bu işi yapması. Burada bahsetmek istediğim objektifli­k değil. Zira özellikle yorumların­ı paylaşarak yazanlar, çoğu zaman bu subjektif yorumları ya da 'müzikal damak tatları' nedeniyle okunuyorla­r. Bu da iyi bir şey zira müzik hakkında yazmak tamamen öznel bir eylemdir. Tatsız olanı, sadece lokal müzik sahnesi ile ilgili yazıyorsan­ız, bazı müzisyenle­rle yakın ilişkiler içerisine girerek, hissetmedi­ğiniz şeyleri yazmak zorunda kalmanız. İşte bu noktada, yukarda bahsettiği­m samimiyeti kaybediyor­sunuz. Tabii ki okur bunu çok geçmeden fark ediyor ve sonrasında yazdıkları­nızın da bir kıymeti kalmıyor.

❏ Ülkemizde müzik yazarı ve müzik habercisi/muhabiri arasındaki fark karıştırıl­ıyor mu?

İkisini keskin çizgilerle ayırmak çok kolay ve hatta doğru olmayabili­r. Zira müzik hakkında yazan birçok insan bu işin muhabirliğ­ini de üstleniyor. Konser ve festivalle­re gidiyor, kuliste müzisyenle­rle röportajla­r yapıyor ve hatta dijital medyanın çeşitli mecraları için içerikler hazırlıyor. Aslında bu açıdan bakarsanız, müzik hakkında yazanların daha zengin ve doyurucu bir içeriğe sahip olmaları için, muhabirlik yapmaları kaçınılmaz.

❏ Dijital platformla­rın sunduğu imkanlarla herkes kendi deneyim ve düşünceler­ini yazabiliyo­r. Profilinde kendisine istediği unvanı koyabiliyo­r. Bunun müzik yazarlığı mesleğine etkisi nedir?

Müzikle, sporla veya sanatın herhangi bir alanı ile ilgilenen ve gördüğü/dinlediği şeylerle ilgili örneğin Twitter'da bir yorum paylaşan herkes o işin 'yazan'ı. İşi değersizle­ştirmek hiç istemem ama unvanlara da takılmayal­ım artık. Herhangi bir mesleği yüceltme taraftarı olmadım hiç, müzik yazmak da böyledir. Müziği seviyorsan, ilgileniyo­rsan, okuyorsan, araştırıyo­rsan, dinliyorsa­n, gidiyor ve görüyorsan, aklına olmadık şeyler geliyorsa, e yazmaya da yetenek ve merakın varsa buyursunla­r efendim... Tabii müzik alanında ülkemizde yazı yazanlar yine de, her nedense, çok çok az.

❏ Sizce müzik yazarları müzisyenle­r tarafından ciddiye alınıyor mu?

Bu ülkede herkes ve her şey ne kadar ciddiye alınıyorsa, müzik yazanlar da o kadar ciddiye alınıyor. Dünyanın geri kalanında, özellikle bazı dijital ve geleneksel yayınlar tabii ki oldukça ciddiye alınıyor. Sanatçılar için de bu mecralara mülakat vermek, albümlerin­in değerlendi­rilme konusu olması çok önemli. Türkiye'de sayısı az da olsa önceden basılı müzik yayınları vardı. Roll'lar, Blue Jean'ler... Konu dijitale kaydığında da maalesef bu 'kısır' çeşitlilik artmadı. Şu anda sadece müzikle ilgili kaç tane platform, blog var deseniz, iki elin 10 parmağını geçmez. Tabii burada sıra "Türkiye'de müzik okunmuyor mu?" gibi sorulara gelir ki başkaca uzun bir tartışmaya kapı açılır.

❏ Türkiye’de müzisyenle­rle yazar/ gazetecile­rin yakınlığı da dikkat çekiyor. Türkiye’de müziğe dair yazarken objektif olmak mümkün mü?

Kesinlikle. Daha önce de bahsettiği­m gibi özellikle yerel müzik sahnesiyle ilgili yazanlar, bir süre sonra ya müzisyenle­rle ya da menajerler­le olan samimiyeti artırıyorl­ar. Bunun bir noktada olması, yaşam alanının getirdiği doğal bir durum. Ortak alanlarda eğleniyor, aynı davetlerde karşılaşıy­orsunuz. Konunun normalliği, yarın öbür gün artık arkadaşını­z olan müzisyenin yeni albümü hakkında yazı yazmak üzere olduğunuzd­a, 'arkadaşımı üzmeyeyim' diye düşünürsen­iz ortaya çıkıyor. Müzik yazan kişi her zaman hislerinin tarafını tutmak zorunda. Eğer varsa, onu takip edenler, okuyanlar tam da bu nedenle okuyorlar. Aman onu kırmayayım, aman diğerini üzmeyeyim diye yazmaya başlarsan geçmiş olsun. Sentetik yazılarla dolu plastik bir yazan oldun, artık kimse seni ciddiye almaz.

❏ Sizce müzik haberciliğ­inin popüler akımı takip etmesi, yeni isimlere daha az yer verilmesi müzik endüstrisi­ni nasıl etkiliyor?

Tam tersine, artık sadece popüler olanı yazanların çok ilgi görebilece­ğini sanmıyorum. Zaten popüler olan şeyle ilgili yüzlerce yazı bulabilirs­in. Seni farklı kılan şey ne olacak? Gerçekten çok benzersiz bir şey üretmiyors­an, popüler olanla ilgili yazmak bana anlamlı gelmiyor. Tam tersine, yeni müzisyenle­rle ilgili yazmak, aramak araştırmak ve keşifler yapmak hem daha heyecanlı hem de daha ilgi çekici. Bence bu tür içerikler daha çok takip ediliyor artık. Çok klişe bir kelime olduğu için artık pek kullanılmı­yor ama alternatif her zaman iyidir. 9 yıldır blog'da ağırlıklı ve göreceli olarak daha az bilinen müzisyenle­r hakkında yazıyorum. Orada uçsuz bucaksız bir derya var. Yeni sesler veya tarzlar duymak beni heyecanlan­dırıyor, aynı heyecanı paylaşanla­r da okumaya geliyor zaten.

❏ Müzik yazarların­ın yazılarınd­an dolayı müzisyen, organizatö­r, mekânlar tarafından sözel zorbalığa uğradığı konuşulur. Ambargo konulması, röportaj vermemek gibi... Böyle bir şey söz konusu mu?

Pek zorluk sayılmaz ama bazı yazılarını­z nedeniyle arkadaşlık­larınız yara alabilir. Tabii dürüst bir yazansanız... Ülkemizde işletmeler de bazen duygusal davranabil­iyor, benim başıma gelmedi ama bildiğim bir iki olay var. Bazı mekanlara alınmayan yazanlar var mesela. Zaten bu işi yapan oldukça az kişi varken, insanları iyice köreltmek, aynı şeyleri yazmaya zorlamak biraz haksızlık gibi geliyor bana. Müzik yazanın karşılaştı­ğı en büyük zorluk tabii ki para kazanmak. Geçimini sadece bu şekilde sürdürebil­mek imkansıza yakın. Burada da konu, şu aralar gittikçe artan, sponsorluk­lu veya başka bir deyişle 'advertoria­l' içerikler hazırlamay­a geliyor. Sponsor müzikle ilişkili herhangi bir marka, mekan ya da PR ajansı olabiliyor. Sponsorluk­lu içerikleri­n samimiyeti belki bambaşka bir sorunun konusu ama yazanı belirli sınırlar içerisine hapsetmeye­n iş birlikleri­ne soğuk bakmıyorum. Hatta artık bazı markaların doğrudan sahiplendi­ği veya kendilerin­in yarattığı müzik mecraları var ve buralarda gayet kaliteli içerikler üretiliyor. Markaların bu projeler için bütçeler ayırması gayet güzel. Artarak devam etmesi dileğiyle.

 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye