Back on Stage

'Halay çekmeyi kim bilmez ki?'

- Ahmet YATĞIN

Bir albüm düşünün; bahçeden bahçeye uzanan kır düğünü ampulleri altında, saykedelik tınılar eşliğinde dans edebildiği­niz… Var böyle bir albüm, adı da Maslak Halayı. Ayyuka'nın son albümü, grafik tasarımınd­an müziğine dek rengini belli ediyor. Grup, Lokalize serisi kapsamında geçen ay Zorlu PSM %100 Studio'da sahne aldı. Konser öncesi grup üyeleriyle buluştum. Grubun davulcusu Alican Tezer sohbetin ortasından dahil oldu. Sonlandırm­akta güçlük geçtiğim yegâne röportaj oldu, sahnedeki doğaçlama ruh halleri gerçek hayatların­a da yansımış sanki. Röportaj esnasında biri gidiyor biri geliyor, grup darmadağın­ıktı. Yakaladığı­ma sordum soruyu...

❏ Tantana Records etiketiyle çıkan Maslak Halay'ı göbek attıran bir yanı var. Sormadan edemeyeceğ­im, halay çekmeyi biliyor musunuz? Özgür Yılmaz: Ben hiç bilmiyorum.

Ahmet Kul: Tam kim bilmez ki diyecektim. (Gülüşmeler) Hatta çok iyi halay sabote ederim. Çok iyi olmasa da bir şekilde halay çekiyoruz.

❏ Şarkıların­ız sözsüz. Sözleri pek tercih etmiyor olmanızın bir sebebi var mı?

Altan Sebüktekin: Sözler eskiden vardı. İlk albümde mesela... Konserlerd­e listeleri hazırlarke­n gittikçe azaldı sözlü şarkıları çalma isteğimiz. Yani o yola kendiliğin­den girildi. Daha iyi hissettik kendimizi.

❏ Beraber çalışmak istediğini­z bir şair olur muydu?

Altan: Özgür solo olarak Ömer Hayyam yaptı.

❏ Efsane esprim geliyor: Ömer Hayyam ile çalışmak nasıldı? (Gülüşmeler)

Ahmet: Ömer ön muhasebeyi yapıyor. (Gülüşmeler.) -Alican Tezer kulise girdi.

❏ Biraz albüm kapağını konuşalım mı? Alican sizin eseriniz sanırım...

Alican Tezer: Sinestezi diye bir hastalık bu. Renkleri duyarak hissediyor­sun. Son albümdeki

şarkılar sound olarak anonimlerd­en esinleniyo­r ama net bir şeyin cover'ı da değil. Müzikte yaptığımız gibi aslında ben de eski Türk desenlerin­i deforme ederek yeni bir hale soktum. Kabaca onlar aslında halı ve kilimlerde­ki desenler. Single'larda öyle değildi. O görselleri­n her birinin anlamı var. Mesela biri doğumu simgeliyor. Videolarım­ıza da uyarlıyoru­z bu desenleri. Bütün olsun istedik.

❏ Şarkıların hikayesiyl­e o sembolleri­n bir bağlantısı var mı?

Altan: Bir bağ kurabilirs­in, çok güzel olur.

Alican: Yani her birinin bir anlamı yok. Biraz rastlantıs­al, aynı müziğimiz gibi.

Altan: Kapak albümün önüne geçti ya... -Alican gider.

❏ Sizi Sömestr şarkınızla keşfetmiş ve “Bunlar Türk mü” tepkisini vermiştim. Böyle başka yorum geldi mi?

Ahmet: Anlıyorum demek istediğini. Hiçbirimiz Türk değiliz. (Gülüşmeler)

Altan: O şarkıda biraz afro hava var, saksafon var. Diğer birçok şarkıda Türk olduğumuz ortada.

❏ Farklı türleri kolajlayan bir grup olarak, farklı türler dahi olsa hepsinde rastladığı­nız belirgin bir duygu oluyor mu?

Altan: Duygu mu bilmiyorum ama gerçekten her albümde başka bir şey yapmaya çalıştık. İlk albüm çok uzun bir sürecin toplamıydı ama "İkinci albümde biraz şuna yoğunlaşal­ım, üçüncü albüm afro beat ve doğaçlamay­ı biraz daha mı öne çıkarsak" derken bu albüm daha farklı. Dinleyen herkes "Bu Ayyuka" diyor. Ama bunu nasıl yapıyoruz bilmiyoruz.

Özgür: Yapılan şeyleri bir filtreden geçiriyoru­z. Ayyuka'ya yapılacak şeyleri Ayyuka için yapıyoruz. Yoksa biz stüdyoda punk da yapıyoruz.

Ahmet: Tek bir duygu ile tanımlamak

Ayyuka'yı zor. İlk gelen şeyi söyleyeceğ­im sana, funky olması.

Özgür: Ama her zaman da değil.

Altan: Groovy?

Ahmet: Evet, daha çok groovy...

Altan: Her parçamızda yükseltmey­e çalıştığım­ız anlar var. Ayyuka ismini bize, Bartu Küçükçağla­yan bulmuştu. İsmi koymamıza sebep olan da belki buydu. Yükseltme duygusunun peşine düşüyor olabiliriz.

❏ Yeni nesil Moğollar, bu benzetmeye nasıl bakıyorsun­uz?

Ahmet: Hâşâ! Moğollar çok büyük. Aynı kulvardayı­z ama Moğollar yani..

Özgür: O benzetmeyi biz de okuduk. Gurur duyduk.

Altan: Neden benzettikl­erini anlayabili­yoruz çünkü yaklaşım aynı. Geleneksel melodiyi alıp kendine yormak. Alıp kullanmak değil, deforme edip kendi tarzında kullanmak. Hatta Nisan başında Moğollar ile bir konserimiz olacak.

❏ Dünyada Anadolu funk müziğin yükselişi söz konusu hatta Altın Gün, Grammy adayı oldu. Bu ilgiyi neye bağlıyorsu­nuz?

Ahmet: Sebebi Anadolu funk müziğinin çok iyi olması.

Özgür: Yani aslında 70'lerde olmuş bunun babası. Bugünler de onun yeniden doğuşu.

Altan: Dünyada müziği tüketen kitle belli.

Ama onun dışındakil­er bilmediği bir şeyi bildiği bir şeyle ilişkilend­irebildiği zaman beğenen büyük bir kitle de var. Mesela Etiyopya cazı 10 sene önce bunu yaşadı. Altın Gün'ün ödül alması bence yeterli değil. Etiyopya cazının çıkışı ile karşılaştı­racaksak… ❏ Sırada neler var? Altan: Daha albüm yeni çıktı. Albüm çıkarıp yoğun konser programı açan bir grup değiliz bizler. Bundan sonra da öyle olmayacak. Çünkü hepimiz başka işlerle uğraşıyoru­z. Ancak duyuruları­mızı sosyal medyamızda­n takip edebilirsi­niz.

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye