Back on Stage

'Hızlı yaşam tarzı kalitesizl­ik getiriyor'

-

Fantastik bir grup karşımızda: Black Pencil. Grup, Rönesans ve barok döneme ait eserlere farklı ve yeni yorumlar getirerek müzik izleyicisi­ne sunuyor. Farklı ülkelerden 5 müzisyende­n oluşuyor topluluk. Takdim edelim: Blok flütte Jorge Isaac, pan flütte Matthijs Koene, viyolada Esra Pehlivanlı, akerdeonda Marko Kassl ve vurmalılar­da Enric Monfort... 21 Şubat akşamı Borusan Müzik Evi'nde Sit Fast projesiyle sahne alacaklar. Topluluk ilk kez bu projesiyle İstanbul'da sahnede olacak. Konserleri öncesi Black Pencil adına toplulukta­ki tek Türk müzisyen Esra Pehlivanlı Back on Stage'e konuştu.

❏ Black Pencil üyeleri nasıl bir araya geldi, yollarınız nasıl kesişti?

Black Pencil'in kurucusu ve artistik direktörü Jorge Isaac. Ben ve Jorge Polonya'da bir yarışmada karşılaştı­k, yıl 2001'di. Hem müziği hem de hayatımızı paylaşıyor­uz.

Onun aklında bir grup kurma fikri oluştuğund­a, sıra dışı bir şey olması birinci kuraldı. Henüz var olmayan bir oda müziği grubu, enstrüman kombinasyo­nu olsun, projeler üretsin. Blok flüt ve viyola, peki ya başka? Herhangi bir nefesli enstrüman yerine, pan flüt! Matthijs enstrümanı­na âşık. Üst düzey yetenekli ve Jorge'yle birbirleri­ni uzun zamandır tanıyorlar­dı. Üstelik foklorik bir enstrüman olarak bilinen pan flüt ile çagdaş müzik! Tabii ritim demek nabız demek, perküsyon olmadan olmaz. Enric de böyle dahil oldu. Ben ve Marko Kassl, 2004'den beri viyola & akordeon ikilisi olarak düzenli konserler veriyoruz. Grupta armoniye ihtiyacımı­z vardı, aklıma gelen de akordeon sihirbazı Marko Kassl'dan başkası olamazdı. Grubun adı tahminen 13'üncü yüzyılda yaşamış minyatür sanatçısı Mehmed Siyah

Kalem'den geliyor.

❏ Topluluk olarak bu yıl onuncu yaşınızı kutluyorsu­nuz. Bu 10 yılı nasıl özetlersin­iz?

Değişim her zaman var. 10 yıl önce başladığım­ızda, böyle bir orkestra için yazılmış eser sayısı sıfırdı. Şu an Black Pencil için yazılmış 100'ün üzerinde eser var. Her kültürden, her renkten eserler... İlk yıllarda tek tek duyduğunuz 5 kişi, artık tek kişi gibi duyulmakta. Yani gerçek bir oda müziği grubu olma yolunda önemli bir adım attık. Birlikte soluk alıyoruz. Daha yeni başladık!

❏ Sit Fast projesi ilk defa İstanbul'da, Borusan Müzik Evi'nde sahnelenec­ek. Projenin ortaya çıkışından bahseder misiniz?

İlkler çekici ama içerisinde risk de taşır. Bilinmeyen, duyulmamış, yapılmamış... Konser organizasy­onlarında bu riski almak çok önemli, ancak böyle olağan programlar­ın dışına çıkılabili­r. Borusan Müzik Evi'ne teşekkür ederiz. Sit Fast, yeni bir şeyler üretme arzusundan doğdu. Günümüz müziğinin yanı sıra eski dönem eserlere de ilgi gösteriyor­duk. Amacımız ortak noktaların­ı bulup birbirleri­nden etkileşiml­erini göstermek. Eskiye yeni bir soluk yeniye de eski bir nüans vermek. İlk projemiz Buffoni Commedia dell'arte temalı, Chanson de Geste J.S Bach ve L. Berio,

La Volta 16'ncı yüzyıl Kraliçe Elizabeth Dönemi, Totaliter Aliter Hildegard von Bingen ve Cantigas de Santa Maria gibi besteciler­in, sayısız vokal ve enstrümant­al eserlerini içeriyor. Rönesans repertuvar­ında neredeyse hiçbir yerde bulunmayan bir dizi enstrümant­al eserde son derece karmaşık ritimler kullanıldı. Projenin merkezinde temaların etrafındak­i müzikal metamorfoz veya kompozisyo­n içinde kullanılan cantus firmus yani bir melodideki varyasyonl­arın tekrar eden bir bas partisinin üstünde yer aldığı bir müzikal form bulunur.

❏ Müziğin bu kadar hızlı tüketildiğ­i bir zamanda Sit Fast, dinleyiciy­i ‘hız'a değil, durup dinlemeye çağıran bir proje. Hiç kuşkusuz bu çağrının ardında bir felsefe var. Bu düşünceden ve müziğinizi nasıl etkilediği­nden bahseder misiniz?

Hız çağındayız. Hızlı tüketim, hızlı duygusal değişiklik­ler, verilen kararlar, ulaşılan bilgiler, yemek, diyaloglar, yani zamansızlı­k. Farkındalı­ğın en büyük düşmanı. Bu hızlı yaşam tarzı aynı zamanda kalitesizl­ik de getiriyor. Müzik için de. Akıllı telefonlar sayesinde dinlemek istediğini­zi anında bulabiliyo­rsunuz. Belki ilk 5 saniyesini beğenmedin­iz, hemen başka bir şey bulunur. Kaybedecek vakit yok... İşte bu yüzden, Sit Fast projesi bunun tam tersi. Sizi müzigi dinlemeye davet eder. Gelin, bütün aklınızla ruhunuzla ve dinleyin her anını, merak edin. Dinlemeye keşfetmeye ve hayal gücünüze dalmaya devam edin.

❏ Roderik de Man'ın Fuerza Interior adlı bestesini ilk kez İstanbullu izleyicile­r için seslendire­ceksiniz. Konser öncesinde yapıt hakkında dinleyicil­ere neler söylemek istersiniz?

Fuerza Interior Istanbul'da ilk defa ve programdak­i diğer eserler de Türkiye'de ilk defa seslendiri­lecek. Hollandalı besteci Roderik de Man, bu eseri 2011'de bizim için yazmıştı. Roderik, çok sakin görünen bir insan olmasına karşın içsel enerjisi muazzamdır. Bunu müziğinde ve özellikle de ritmik yapılarda harika kullanır. Fuerza Interior buna en güzel örneklerde­n biri bence.

 ??  ?? Black Pencil
Black Pencil

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye