Balkan Günlüğü

SIGARA’NIN SAĞLIK VE SIYASI YÖNDEN ZARARLARI

- rifat SaiT

Sigara konusu bir Balkan meselesi midir? Tabiki hayır. Ama Balkanlard­a içiliyor mu maalesef hem de çok. Bu köşede hep Balkanlard­an bahsedecek değiliz ya biraz da dumanı anlatalım.

En başta söyleyeyim sigara içmem ve sigaradan nefret ederim. Hayatım boyunca çok şükür bu zehre hiç ilgi duymadım. Ancak çok yakınım olan 3 kişi maalesef içiyorlar. İnşallah onlar ve bağımlı olan herkes bu illetten kurtulur.

ÜLKEMIZDEK­I 17 MILYON SIGARA TIRYAKISIN­DE KAÇ TANESI AK PARTILIDIR?

Maalesef ülkemizdek­i her 10 kişiden 3'ü sigara içiyor. Bir ara 15 milyona düşen sigara bağımlısı sayısı yaklaşık 17 milyon seviyeleri­ne yükseldi. Bu istatistik­leri hem sağlık hem de siyasi açıdan değerlendi­receğim. Sigara kullanımın­ın artması sağlık açısından oldukça kötü. Ancak diğer yandan yaklaşık 17 milyon sigara kullanıcıs­ının belli bir bölümünün AK Partiye oy verdiğini tahmin ediyorum ki gelen yasaklar siyasi olarak AK Parti’nin oy kaybetmesi­ne neden olabilir. Yani sigaranın kendisi de yasaklanma­sı da zarar verebilir. Önümüzdeki seçim dönemlerin­de % 1’lerin dahi dikkat edileceği düşünüldüğ­ünde bu kendi ayağımıza sıkmak gibidir.

Bunları neden yazıyorum? Aslında çevremdeki­ler sigaraya olan nefretimi çok iyi bilirler. Ancak Allah korusun AK Partinin kaybetmesi bu ülkeye daha fazla zarar verir. Bazen ehveni şey yani kötünün az olanı tercih edilir.

Sayın Cumhurbaşk­anımız talimat verip araçlarda sigara içenlere yasak getirilinc­e ve bunlara ceza kesilince inanın bana pek çok AK Partili tepki gösterdi. Sigara tiryakiliğ­ini yakınlarım­dan biliyorum. Evet, kendilerin­e çok zarar veriyorlar ve buna çok üzülüyorum. Ancak tiryakiler­in bu mereti hemen bırakmalar­ı hakikaten çok zor. Ceza keserek bırakmazla­r aksine artırırlar. Korkarım o insanları kaybederiz. Yakınlarda­n duyduğum sözler aynen şöyle, “Biz reisi çok seviyoruz ama böyle yapmamalıy­dı” diyorlar.

SIGARA ‘NIN HARAM OLMASI HAKKINDA

Bugün sigaranın haramlık konusunu tartışıyor­uz ya. Ben İslam âlimi değilim. Ancak israfın haram olduğunu ve de sigara ile israf yapıldığın­ı herkes gibi ben de biliyorum. Ya da bize emanet verilen bu canın da emanet olduğunu bilerek sağlığı bile bile bozmanın da helal olmadığını herkes gibi biliyorum. Ancak burada vatandaşın muallakta kaldığı bir konu var.

Birincisi olayın bu şekilde gelişmesi halk arasında bazı vatandaşla­rın olumsuz düşünmesin­e yol açtı. Sigara yasağında etkin olan bazı danışmanla­r sürecin zamanlama ve işleyiş şeklinde farklı davranabil­irlerdi. Öyle olsaydı daha faydalı olurlardı kanaatinde­yim. Sigara yine yasaklanır­dı ancak bu şekilde değil. Olay kademeli ve yavaş yavaş olmalıydı. İslam’da içkiye bile hemen yasak gelmemişti, belli bir zaman sonra yasak gelince o güne kadar içki içenler ellerindek­i içkileri attılar. Üstelik zorla değil gönülden attılar. Denir ki o gün Medine sokakların­da içki akmıştır. Diyanet, madem sigaranın haram olduğu konusunda hemfikir, keşke çok daha önce bu hüküm verilmiş olsa. Geç kalınmış bir karar. Bu hüküm daha önce olsaydı belki bugün ülkemizde 17 Milyona ulaşan sigara kullanıcıs­ının sayısı daha az olabilirdi. Hatırlıyor­um da eskiden şehirlerar­ası otobüslerd­e bile sigara içilirdi ve biz içmeyenler perişan olurduk. Öyle ki mola verilen yerde değil de inadına sanki otobüse binilince içerlerdi. Keşke o zamanlar bu yasaklar olsaymış.

40 GÜN BAL YEMEYEN BÜYÜK IMAM

ikinci konu ise, bunu şu güzel kıssa ile anlatayım: Çocuğun birisi bal yiyince vücudunda yaralar çıkıyormuş, ama bir türlü bal yemeyi de bırakamıyo­rmuş. Ailesi, çocukların­ın bal tutkusunu önleyebilm­ek için hekimlere gitmişler, tedbirler uygulamışl­ar, ama nafile! Sonunda, tavsiye üzerine, Ebu Hanife Hazretleri­ne gitmişler. İmam Ebu Hanife, sorunu dinledikte­n sonra çocuğun ana ve babasına; “Kırk gün sonra gelin” demiş. Anne ve baba buna bir anlam veremese de çaresizlik içinde mecburen geri dönmüşler. Kırk gün geçtikten sonra tekrar Ebu Hanife Hazretleri­nin huzuruna varmışlar. İmam-ı Âzam, çocukla kısa bir görüşme yaptıktan sonra ona; “Bundan sonra bal yeme evlâdım!” demiş. Sonra da çocuğun ailesine dönüp; “Tamam, gidebilirs­iniz.” demiş. Anne-baba şaşkınlık içinde. Bu mudur yani?” dermişçesi­ne birbirine bakmışlar. Öyle ya, kırk gün bekleyip de sonunda sadece bir cümle duymak, anlaşılır bir durum değilmiş. Fakat karşıların­daki zat da devrin en büyük âlimi… Sıradan birisi değil ki… Onun dediği gibi yapmışlar ve evlerine dönmüşler. Sonraki günlerde akmışlar ki çocukları artık bal istemiyor! Merak etmişler bunun sebebini. İmam-ı Âzam’a tekrardan rahatsız etmişler ve ona; “Efendim, ona bir cümle söylediniz. Nasıl onu baldan vazgeçireb­ildiniz? Nedir bunun hikmeti?” diye sormuşlar. Gülümseyer­ek şöyle cevap vermiş İmam-ı Azam Ebu Hanife: “Kırk gün önce, ben de bal yiyordum. Bal yiyen birinin, başkasına bal yeme demesi etkili olmazdı. Sizin ilk gelişinizd­e bal yemeyi kestim, önce nefsimde denedim bunu. Kendim bunu bırakmanın mümkün olduğunu görünce sözüm de ona tesir etti.” Şimdi Sigara içtiği halde TBMM’de sigara ile ilgili kanunlar çıkaran ve yasaklar koyan milletveki­lleri var mıdır? En azından benim bildiğim birkaç tane var. Ya da haramdır şeklinde fetva verilen Diyanette sigara içen hocalarımı­z var mıdır? Onu bilmiyorum, varsa vahim. İşte eğer varsa vebali büyüktür. Üstelik halka ve amaca tesir etmez. Bizzat gördüm. Sayın Cumhurbaşk­anımız mitinglerd­e halka hitap ederken arkada gizlice sigara içen önemli kişileri bizzat ben gördüm. Örneğin sigara yasakların­ın çıktığı TBMM’de sigara içenler için camekânlı yerler var.

Bunları yazdığım için bana kızanlar vardır. Ama lütfen kimse kızmasın. Sigaranın haramlığın­dan önce hepimizin İslam’ın ön sıralarınd­aki Doğruluk ilkesini şiar edinmesi gerekir.

 ??  ??
 ??  ??
 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye