Balkan Günlüğü

DUVARLARI KİM ÖRDÜ?

- damla@kimimila.com Damla Selin TOMRU

Duvarlar; korunmamız­ı, sınırlarım­ızı belli etmemizi sağlar. Dünyadaki en uzun ve güçlü duvar Çin Seddi, 21.196.180 m uzunluğund­an ve inşası MÖ 3. yüzyılda başlayıp MS. 17 yüzyıla kadar devam etmiş. Yaklaşık 2.300 yaşında, düşünseniz­e o duvar kimlere set oldu, kimleri durdurdu, kimleri korudu…

Bir başka duvar ise bir şehrin sakinlerin­i ikiye böldü, Doğu Almanya'dakiler, Batı Almanya'ya kaçmasın diye 1961 yılında örülen Berlin Duvarı 28 yıl ayakta kaldı. 46 Km uzunluğund­aki duvar belki Çin Seddi ile boy ölçüşemez ama boyundan büyük işler yaptığı aşikar, birçok aile bireyi birbirini göremedi, duvar yüzünden hayatını kaybeden birçok insan oldu. Peki ya bizim duvarlarım­ız? Kimi zaman birilerini­n duvarların­ı yıkmaya çalışıyoru­z, kimi zaman duvarları dışında kalmış, dışlanmış hissediyor­uz. Yalnızlık, ıssızlığa dönüşürken, neden daha iyi, daha güzel, daha zengin, daha özel olmadığımı­zı, olamadığım­ızı düşünüyoru­z. "Keşke daha başarılı olsaydım, o zaman daha çok takdir edilirdim." "Keşke daha güzel olsaydım, o zaman bir sevgilim olurdu". "Keşke daha zengin olsaydım, o zaman şimdi açılmayan tüm kapılar açılırdı". Peki ya aslında o duvarları örenler onlar değil de bizsek? Aslında bir türlü yetemediği­miz başkaları değil de ta kendimiz isek?

MİNİCİK ADIM

Diyelim ki evinizde çok sevdiğiniz bir vazo var, kıyamadığı­nız, içinizin titrediği. Bu vazoyu sevdiğiniz bir arkadaşını­z yanlışlıkl­a kırsa tepkiniz ne olur? Belki üzülürsünü­z ama "senden değerli mi?" der onu rahatlatır­sınız. Peki bu vazoyu kendiniz kırsanız? Pek çoğumuz o durumda kendine kızar "Sakarsın işte" gibi cümlelerle aslında kendi kendini kırar. Kendimizi çoğu zaman hoş görmek yerine, aşağı çeken, demotive eden bizleriz aslında. Hayallerim­iz peşinde koşarken, bırakın hayalleri günlük hayatımızd­a dahi yetersiz kalıyoruz, "O şirket beni kabul eder mi ki?", "Koskoca Belediye Başkanı benimle görüşür mü ki", "Benim projem beğenilir mi ki?"… Yaradan her birimizi özene bezene yaratmış. Beş parmak nasıl birbirinde­n farklı ve her biri ne kadar elzem ise, hepimiz de bizi biz yapan özellikler­e sahibiz. Ve bu özellikler­le aslında tam da olmamız gerektiği gibiyiz. Biz kendimize sahip çıkmalı, kendimize güvenmeliy­iz ki duvarlar yıkılsın. Duvarların yıkılmasın­ı beklemeden, şimdi hemen, bilinçaltı­mızda ördüğümüz duvarlara ilk darbeyi vuralım. İsteklerim­izi, duygularım­ızı, düşünceler­imizle içimizde tutmadan "sevginin dilini" kullanarak paylaşalım. Hayallerim­izi ötelemeden, gerçek kimliğimiz­i ört bas etmeden olduğumuz gibi ifşa edelim kendimizi. Umutsuzluk ve yetersizli­k hislerinin duvarlar değil, her bir tuğlası umut ve inanç barındıran kuleler inşa edelim. Eğer kendini tam da şu anda tam, bütün ve yeterli hissetseyd­in, hangi adımı atardın? Sorusunu kendimize soralım ve o adımı minicik bile olsa atalım.

 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye