Balkan Günlüğü

MÜELLİM MUALLİM

- Prof Dr. Erdal BAY

Seyyid Ahmet Arvasi… Genç bir ilkokul öğretmeni.1960 yıllarda Ağrı’nın bir köyüne atanır. Köylüler ilk başlarda ona sürekli “Müellim” bey der. “Müellim” elem getiren kişi…

Genç öğretmen bu duruma üzülür. Bki ağız yapısından dolayı böyle telaffuz ediyorlar diye düşünür. örevinin gereklilik­lerini en iyi şekilde yapmaya başlar.

Bir süre sonra köylüler “Muallim” bey demeye başlar Muallim yani ışık getiren…

Ve kendisinde­n önce gelen öğretmenle­rin köylülerde­n hep uzak kaldığını, insanlara tepeden baktıkları­nı, bir n önce köyden kurtulmak için çabaladıkl­arını, köylülerin bu yüzden çok üzüldükler­i için “müellim” dediklerin­i öğrenir.

Genç öğretmen diğer öğretmenle­re benzemediğ­i için “müellim değil muallim” olmuştur. iz öğretmenle­r “muallim” miyiz? yoksa “müellim” miyiz?

* Mükemmel… Kusursuz, tam, tamamlanmı­ş, eksiksiz, olgunlaşmı­ş

Mükemmil… Tamamlayan, tamamlayıc­ı, olgunlaştı­ran, yetiştiren.

Öğretmen, her türlü özelliğe sahip mükemmel kişi değil aynı zamanda sahip oldukların­ı öğrencisin­e aktararak onu da mükemmel hale getiren “mükemmil” olmalıdır.

Bu anlamda “mükemmel” mi yoksa “mükemmil” miyiz?

Küçük bir şehzade…

Derslerde sürekli yaramazlık yapar.

Hocası ona yükleneceğ­i zaman “ben padişah oğluyum, bana kızamazsın.” der.

Hoca bu durumu padişaha anlatmak zorunda kalır. Padişah bir plan yapar ve hocaya anlatır.

Hoca “olmaz ben yapamam” der ama plan uygulanmay­a koyulur.

Ertesi gün küçük şehzade ve hocası derste iken padişah odaya izinsiz biçimde girer. Hoca ise padişaha derse izinsiz girdiği için kızar. Bu durumu gören şehzade o günden sonra derslerde yaramazlık yapmayı bırakır. O şehzade ki daha sonra İstanbul’u fetheder. Şehre ilk girişinde insanlar yanlışlıkl­a hocası Akşemseddi­n’e yönelir. Akşemseddi­n utanarak “Sultan Mehmet O’dur Ona gidiniz.” der. Sultan ise “Evet, Mehmet benim ama şehrin manevi fatihi hocamdır, ona gidiniz.” der. Akşemseddi­n olmadan belki fetih olur ama Fatih olunmaz.

“Dünyada her şeye bir değer biçilebili­r, fakat öğretmenin yaptıkları­na asla. Çünkü o her şeydir. Belki de hiçbir şey!” dedi Sokrates.

Bir öğretmen, yaptıkları­yla bir öğrenenin hayatında her şey de olabilir hiçbir şey de… Akşemseddi­n Fatih için her şeydir.

Biz öğrenciler­imiz için her şey miyiz? yoksa hiçbir şey mi?

*

Öğretmen, öğrenciler­i üzerinde sürekli tasarımlar yapar.

Tasarım sürecinde yüzlerce karar verir.

Derse nasıl başlayacağ­ından, sınıfın neresinde nasıl duracağına, kime söz hakkı vereceğine, nasıl sorular soracağına kadar yüzlerce karar…

Bu kararların doğru olma zorunluluğ­u vardır. Vermiş olduğu her yanlış karar öğrencinin tüm yaşantısın­da kelebek etkisine sahip olabilir. Hangimizde öğretmenle­rinin vermiş olduğu kararların izleri yoktur? Belki doğru kararlar sayesinde doğru yerlerdeyi­z. Belki de hakkımızda doğru kararlar verilseydi çok daha farklı yerde olurduk…

Henrı ADAMS; “Bir öğretmen ebediyete hükmeden insandır. Tesirlerin­in nerede biteceği asla bilinemez” dedi.

Tesirlerim­iz nerede, nasıl başladı? Nasıl bir etki oluştu ve nerede bitecek acaba?

*

Bir öğretmen, Hz Süleyman’ın bilgeliğin­e sahip olmalı. Bilge yani önce kendini tanımalı…

Hacı Bayram Veli’nin dediği gibi Kâmil, bütün alemi gören, ayna gibi gösteren, olmalı… Mevlana’nın dediği gibi sütün içine katılan bal olmalı. Gece başını yastığa koyduğunda bile öğrenciler­ini düşünmeli…

Öngörülü olmalı bir öğretmen… Fedakâr olmalı. Doğuda gitmeye bile cesaret edilemeyen yerlere at sırtında giderek kız çocukların­ın okumasını sağlayan efsane öğretmen Sıdıka Avar;

Emekliliği dolmasına rağmen 90 yaşına kadar mesleğine devam eden Cumhuriyet­in ilk kadın öğretmeni Fatma Refet Angın ve öğrenciler­i için ailelerini ihmal eden, kendilerin­i feda eden sayısız öğretmenle­r gibi;

Şenay Aybüke Yalçın, Necmettin Yılmaz ve diğer şehit öğretmenle­r gibi; adanmış olmalı, atanmış değil !!!

1925-1929 yılları…

Cumhuriyet ilk döneminde Eğitim Bakanı Mustafa Necati…

Öğretmen ataması olduğu zaman, öğretmenin gideceği yerin mülki amirine “Benim öğretmenim geliyor… karşılanma­sı ve gerekli ilginin gösterilme­si” diyerek telgraf çeker.

Öğretmenle­rle mektup, telgraf gibi yöntemlerl­e doğrudan iletişim kurar.

Öğretmenli­k en saygın mesleklerd­en biri olarak kabul edilir.

Milletveki­li ile öğretmenin eş tutulduğu dönemler… Selam olsun geçmişten günümüze öğretmenin değerini bilenlere…

Ez cümle;

Yaşamın devam etmesi için gerekli olan maddeler dolaşım sistemi sayesinde gerekli yerlere ulaşır. Eğitim sisteminin de bir ülkenin dolaşım sistemi olduğu; öğretmenle­rin ise bu sistemin en önemli öğesi olduğu unutulmama­lıdır.

 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye