DÜN BUGÜN YARIN

Yaşadığımız öyle olaylar vardır ki, bunların büyük çoğunluğu hiç kimsenin bilgisi olmadan, bizimle birlikte mezara gider. Bir kısmı “devlet sırrı”gerekçesi ile bir kısmı da “Açıklarsam herkes eleştirir” v.s gibi bahaneler ile kaybolurlar. Aslında,insanların yaşadıkları sıra dışı hususları yazmaları ve anlatmaları çok önemlidir. Bunları,milletin bilgisine sunmak,yakın tarihimizde neler olduğu bizzat yaşayanların ağzından öğrenmelerini sağlıyacaktır.

Bu kırk yıllık uykudan uyanma vakti geldi diyerek “DÜN BUGÜN YARIN” adlı kitabı yazan devre arkadaşım, bölük ve kısım arkadaşım Jnd. Kd. Alb.(E) Hasan Atilla Uğur’dan söz ediyorum. Atatürk ve Cumhuriyet’e gönülden bağlı ve Allah’a inanan, Anadolu Müslümanlığını içselleştiren,memur bir ailenin çocuğudur. Kitabın kıt olduğu dönem de Cumhuriyet sevdalısı öğretmenlerin, ülkenin geleceği olan öğrencilerine, büyük çoşku ve özveriyle vatan ve Cumhuriyet sevgisini öğrettikleri yıllarda yetişti. Kıbrıs Barış Harekatı sırasında, insanların Alevi, Sünni, Türk, Kürt, sağcı veya solcu demeden “Bizi de askere alın” diye askerlik şubelerinin önünde uzun kuyruklar oluştukları, milletin tamamının Kurtuluş Savaşı’ndaki gibi, söz konusu vatan olunca,tek vücut olduklarını gördü. Böyle bir iklimde büyüyen Jnd. Kd. Alb.(E) Hasan Atilla Uğur, önce Kuleli Askeri Lisesi’nde, akabinde Kara Harp Okulu’nda 4 yıl okuyarak 1979 yılında Jandarma Teğmen olarak mezun oldu. Dünyada ve Türkiye’de “terör” belasının zirveye doğru tırmanmaya başladığı dönemde Türk Ordusu saflarına Jandarma Teğmen olarak katıldı. Atatürk’ün dediği gibi “Mektebi Harbiye kıt’aya çıktı. Asker olmak, polis olmak ya da istihbarat hizmetlerinde görev yapmak; son derece onurludur ve zordur. Bazıları,bu vazifelerin maaş karşılığında yapılan normal işlerden olduğunu zannederler. Öncelikle engin vatan sevgisini gerektirir. Cesaret,akıl ve fedakarlık ister. Sabırlı ve çilekeş ailelere sahip olmak ister. Hele de terörle mücadelenin tam ortasında olmak, sağlam kişilik ister,adamlık gerektirir.

Şayet bizler, huzur içerisinde yaşayabiliyorsak bunu asker, polis ve MİT görevlisi insanlarına borçluyuz. Bu kurumlar milletin sigortasıdır. Devletimiz ve milletimiz bu kurumlara personel yetiştiren güzide okullarımızı vatansever,Atatürkçü ve bilime susamış gençlerle donatmalıdır. İşte o zaman ne FETÖ ne de başka bir ihanet şebekesi çıkabilir.

1993 yılında Kızıltepe/Mardin ilçe jnd.Bl.K.lığı görevinde bulunurken hem PKK hem de Hizbullah terör örgütüyle mücadele etti.

Hayatı acı gerçekler ile geçti. Oğlunun ısrarla özlediğini söyleyince dayanamayıp üç gün izin alıp Ankara’da ailesinin yanına gitti. İzine ayrıldığı gün, Gaffar Okan şehidimize yaptıkları saldırı gibi kendisine dağkapı surlarında suikast planlandığı yakalanan bir teroristin ifadesinden anlaşılıyordu. Oğlunun babasının özlemi hayatını kurtarmıştı. Yaradana şükretip sıkı sıkIya oğluna sarıldı.

Türkiye’ye terörist başının getirilmesini müteakip Türk tarihi şanlı tarihine ve ciddiyetine yakışır biçimde hareket etmiştir.Terör örgütü ve onun elebaşı ile hiçbir şekilde pazarlık yapmamış,hiçbir taviz vermemiştir.Mübarek şehitlerimizin ruhlarına,kahraman gazilerin onurlarına kesinlikle halel getirmemiştir.Yakalanmış olan bir terör suçlusuna nasıl davranılıyor ve hitap ediliyorsa o şekilde hareket etmiştir. 2007 yılında kendi isteğiyle Kd. Alb. rütbesinde emekli olan J.Kd.Alb.Atilla Uğur; 1 Temmuz 2008 yılında Antalya’daki evinde sabahın erken saatlerinde, sözüm ona Feto mensubu adı altında Ergenekon kumpasına maruz kalarak, Fetöcü Zekeria Öz’ün talimatıyla tutuklama istemi ile mahkemeye sevk edidi. Sonuç tutuklandı. 5 yıl 8 ay 10 gün hapis yattıktan sonra 29 yıl hapis cezası bozularak tahliye oldu. Merak ediyorum Zekeriya Öz neden yurt dışında? Terörist başının İmralı’da ilk sorgusunu yapan J.Kd.Alb.Atilla Uğur, her zaman M.Kemal Atatürk’ün mantığına savunmak olduğunu devamlı savundu.

Bu kitap ; Hayatını terör örgütleriyle mücadeleye adamış, onlarla hem kora kor dağlarda çarpışmış, hem de istihbarat alanında büyük darbeler indirmiş aydın bir Türk subayının, yakın tarihini sunduğu hatırat-ı hasbihalidir.