BENİM ÇOCUĞUM YAPMAZ
Başlıkta bahsedilen söylemi eminim ki çoğu insan çocukluk yıllarında veya gençlik yıllarında duymuştur. Ailelerin çocukları için sahiplenme duygusuyla takındığı bu tutum ve kullandığı söylem ne kadar masum görünse de bir o kadarda tehlikelidir. Doğduğu andan itibaren ilkel benliğinin devreye girdiği ilk dönemlerde haz ilkesiyle hareket eden bebek, herkesi emrinde istemektedir. Bir süre sonra çevrenin farkına varılmasıyla gelişen ego üst benlik veya vicdanı oluşturmakta, böylece de toplumun neleri doğru neleri yanlış kabul ettiklerini algılamaktadır. O nedenle de çocuk yetiştirirken doğru ve yanlışları ebeveynlerin onlara göstermesi gerekmektedir. Gelişimde ebeveynin takınacağı tutum ve davranışlar çok önemlidir. Ebeveynler kararlarını birlikte almalı, kararlı olmalıdırlar. Ebeveynlerden birisinin koruma ve kollama duygusuyla farklı davranması, ona en büyük kötülük olacak tutarsız tutumlar, çocuğun gelişimini olumsuz etkileyecektir. Çocuğun arkadaşlarıyla oyun esnasında veya herhangi bir nedenle işlemiş olduğu bir kusur ve kabahatinde ebeveynin takınacağı tutum çok önemlidir. Bir hata, yanlış karşısında ebeveynler her seferinde aynı tepkiyi vermelidir. “Kıyamam” hissiyle hareket edilmemeli aksi halde çocuk neyin doğru neyin yanlış olduğunu öğrenemeyecektir. Çocuk suçluluk duygusunu yaşamalıdır. Pişmanlık duygusunu ona yaşatmalıyız. Çocuğa yanlış, hata yaptığını hatırlatmak ve yüzleştirmek ona zarar vermez. Eğer hatalar söylenmezse çocuk benim yaptıklarım hep doğru algısına kapılır ve ben merkezci olur. Yaşamın ileriki yıllarında aslında bedelini ebeveynler ödeyecektir. “Bırakalım çocuklar suçluluk duygusunu yaşasın.” Hatalarıyla yüzleşşin hatalarını kabul etsin, yanlışlarının farkında olsun ve sağlam karakterli çocuklar yetiştirelim. Sosyal yaşantımızda çocuklarla ilgili olarak komşularımızla bazen sorunlar yaşadığımız olmuştur. Çocuğunuzdan kaynaklı bir şikayetle kapınıza gelen komşunuz öncelikle makul karşılanmalı, büyük bir hoşgörüyle sorunun ne olduğu dinlenmelidir. Karşılıklı anlayışla hareket edilmeli, öfkeyle hareket edilmemelidir. Eğer çocuğunuzun bir kusuruna kanaat getirirseniz komşunuzdan özür dilemeli, daha sonrada çocuğunuzla uygun bir dille konuşmalısınız. Benim çocuğum yapmaz, benim çocuğuma kimse karışamaz mantığıyla hareket edilmemelidir. Bu konuya birde karşı taraftan bakacak olursak çocuğunuz kendisine kaba davranıldığı zarar verildiği gibi şikayetlerle geldiğinde, her şeyden önce sakin olunmalı duygusal hareket edilmemelidir. Komşuya gidilerek uygun bir dille şikayet sorun iletilmelidir. Komşunun kapısına başka komşuları ve çocukları alıp gidilmemelidir, bu onları rencide edecektir. Komşular şahit, çocuklar mağdur siz ise yargıç konumuna düşersiniz. Çocukların hayal dünyası geniştir. Olayları ilgi çekebilmek ve sahiplenilmek duygusuyla kurgulayarak anlatabilirler. Bu nedenle sakin olunmalı, akılcı hareket edilmeli, kavga derecesinde tartışmaya girilmemelidir. Bu hal ve tavırlar diğer komşular nezdinde sizin itibar kaybınıza neden olacaktır. Şunu unutmayalım; eğer komşunuzla çocuklar nedeniyle kavga ederseniz çocuklar barışır oyun oynamaya devam eder, siz ise küslüğünüzle kalırsınız. Çocuğunuzla ilgili okulundan çağrılıyorsanız muhakkak davete riayet edilmeli “çok yoğunum, zamanım yok “mazeretlerine sığınarak durum ihmal edilmemelidir. Okula gidildiğinde sorun veya şikayet neyse çok iyi dinlenmeli öncelikle öğretmen ve okul idaresiyle beraber hareket edilmelidir. Sahiplenme duygusuyla “benim çocuğumun bir şeyi yok” tavrıyla hareket edilmemelidir. Vakit geçmeden, zamanında çocuğunuz için ne doğruysa o yapılmalıdır. Unutmayalım ki siz anne babasınız okulunuz personeli ve öğretmeniniz eğitimci ve bu onların işidir. Okul ve eğitimciler eğitim süresince çocuğunuzdan sorumludur oysa siz ömür boyu sorumlusunuz. Sonuçta çocuğunuz sizin eseriniz olacaktır.
BEDELİ AĞIR OLUR
Kayıtsız şartsız benim çocuğum haklı diyerek hareket edilmemelidir. Gelecekte karşısına çıkacak olumsuz olaylarda, hatayı ben değil karşımdaki yaptı düşüncesine neden olur. Suçu kendinde hiçbir zaman aramaz. Aslında işlenen suçların temeline bakıldığında bu inanış yatar, önlem alınmazsa kusurlar kabahate, kabahatler suça dönüşür. Bu yanlış algı kişiyi, gelecekte kişilik bozukluğuna doğru götürür. Aslında çocuklar böyle doğmazlar. Masum doğan çocukları iyilik yapıp koruyup kollayacağız derken suça meyilli olarak yetiştiriyoruz. Kişiliklerinin yüzde 10’u sadece genetiktir. Geri kalan tarafı çevre ve aile şekillendirmektedir. O nedenle çocuğun masum kişiliğinin iyi şekillendirilmesi gerekir. İyi insan olmanın erdemi, kendi kadar başkasını da düşünmekten geçiyor. Hep ben ben demeyen, ben dediği kadar da zaman zaman biz diyebilen, karşı taraf ne düşünür diye hesaplayan çocuklar yetiştirmek gerekir.
ÖZÜR VE TEŞEKKÜR
Maalesef özür dilemeyi, çoğu zamanda teşekkür etmeyi bilmeyen bir toplumuz. Özür dilemenin zaaf olmadığı erdem olduğunu, teşekkür etmenin bir nezaket kuralı olduğunu çocuklarımıza öğretmeliyiz. Yaptığımız yanlışı fark ettiğimizde karşımızdakini üzdüğümüz, kırdığımızı fark ederek yapılan davranışımızın hatalı olduğunu o kişiye söylemeliyiz gerekirse özür dilemeliyiz. Arkadaş gruplarının etkisi ve psikolojik sorunlar nedeniyle bir özenti ve merakla sigara içmeye başlayan gençlerin , hiç içmeyenlere oranla uyuşturucuya başlama ihtimali 8-9 kat daha fazladır, bu nedenle uyuşturucuyla mücadeleye sigaradan başlamak gerekmektedir. Gençler, toplumun değer verdiği kişileri özellikle sanatçıları örnek alma, risk almaktan kaçma ve isyan gibi nedenlerle uyuşturucuya başlamaktadır. Anne-babalar çocuklarını iyi gözlemlemelidir. ‘Benim çocuğum yapmaz’, ‘Özel okula gidiyor öyle şeyler olmaz’, “Bizim çevremizde ailemizde böyle şey yok’ , ‘Hiçbir şeyi eksik değil niye uyuşturucu kullansın’ gibi gerekçelerin arkasına saklanmasınlar. Herkesin çocuğu yapabilir. Çocukların hal ve davranışları iyi gözlenmeli gözlerde kanlanma, görme bozuklukları, göz bebeklerinde daralma veya genişleme, yüzde kızarma, göz kenarlarında morluklar, burun akıntısı, dişlerde sararma, çürüme, dökülme, burun ve kulak kıkırdaklarında kızarıklık deformasyon, aşırı para harcama, içine kapanma, okula devamsızlık, sınavlarda başarısızlık, ani duygu değişimleri, aşırı hareketlilik, dalgınlık, uyuşukluk, öfke, gerginlik, motivasyon eksikliği gibi belirtiler uyuşturucu kullandığının işareti olabilir. Eğer kullandığını fark ederseniz de asla suçlayıcı veya yargılayıcı, dışlayıcı davranmayın; empati kurun ve uzmanından destek alın LÜTFEN.