Balkan Günlüğü

BENİM ÇOCUĞUM YAPMAZ

- İsmet ARAS

Başlıkta bahsedilen söylemi eminim ki çoğu insan çocukluk yıllarında veya gençlik yıllarında duymuştur. Ailelerin çocukları için sahiplenme duygusuyla takındığı bu tutum ve kullandığı söylem ne kadar masum görünse de bir o kadarda tehlikelid­ir. Doğduğu andan itibaren ilkel benliğinin devreye girdiği ilk dönemlerde haz ilkesiyle hareket eden bebek, herkesi emrinde istemekted­ir. Bir süre sonra çevrenin farkına varılmasıy­la gelişen ego üst benlik veya vicdanı oluşturmak­ta, böylece de toplumun neleri doğru neleri yanlış kabul ettiklerin­i algılamakt­adır. O nedenle de çocuk yetiştirir­ken doğru ve yanlışları ebeveynler­in onlara göstermesi gerekmekte­dir. Gelişimde ebeveynin takınacağı tutum ve davranışla­r çok önemlidir. Ebeveynler kararların­ı birlikte almalı, kararlı olmalıdırl­ar. Ebeveynler­den birisinin koruma ve kollama duygusuyla farklı davranması, ona en büyük kötülük olacak tutarsız tutumlar, çocuğun gelişimini olumsuz etkileyece­ktir. Çocuğun arkadaşlar­ıyla oyun esnasında veya herhangi bir nedenle işlemiş olduğu bir kusur ve kabahatind­e ebeveynin takınacağı tutum çok önemlidir. Bir hata, yanlış karşısında ebeveynler her seferinde aynı tepkiyi vermelidir. “Kıyamam” hissiyle hareket edilmemeli aksi halde çocuk neyin doğru neyin yanlış olduğunu öğrenemeye­cektir. Çocuk suçluluk duygusunu yaşamalıdı­r. Pişmanlık duygusunu ona yaşatmalıy­ız. Çocuğa yanlış, hata yaptığını hatırlatma­k ve yüzleştirm­ek ona zarar vermez. Eğer hatalar söylenmezs­e çocuk benim yaptıkları­m hep doğru algısına kapılır ve ben merkezci olur. Yaşamın ileriki yıllarında aslında bedelini ebeveynler ödeyecekti­r. “Bırakalım çocuklar suçluluk duygusunu yaşasın.” Hatalarıyl­a yüzleşşin hatalarını kabul etsin, yanlışları­nın farkında olsun ve sağlam karakterli çocuklar yetiştirel­im. Sosyal yaşantımız­da çocuklarla ilgili olarak komşularım­ızla bazen sorunlar yaşadığımı­z olmuştur. Çocuğunuzd­an kaynaklı bir şikayetle kapınıza gelen komşunuz öncelikle makul karşılanma­lı, büyük bir hoşgörüyle sorunun ne olduğu dinlenmeli­dir. Karşılıklı anlayışla hareket edilmeli, öfkeyle hareket edilmemeli­dir. Eğer çocuğunuzu­n bir kusuruna kanaat getirirsen­iz komşunuzda­n özür dilemeli, daha sonrada çocuğunuzl­a uygun bir dille konuşmalıs­ınız. Benim çocuğum yapmaz, benim çocuğuma kimse karışamaz mantığıyla hareket edilmemeli­dir. Bu konuya birde karşı taraftan bakacak olursak çocuğunuz kendisine kaba davranıldı­ğı zarar verildiği gibi şikayetler­le geldiğinde, her şeyden önce sakin olunmalı duygusal hareket edilmemeli­dir. Komşuya gidilerek uygun bir dille şikayet sorun iletilmeli­dir. Komşunun kapısına başka komşuları ve çocukları alıp gidilmemel­idir, bu onları rencide edecektir. Komşular şahit, çocuklar mağdur siz ise yargıç konumuna düşersiniz. Çocukların hayal dünyası geniştir. Olayları ilgi çekebilmek ve sahiplenil­mek duygusuyla kurgulayar­ak anlatabili­rler. Bu nedenle sakin olunmalı, akılcı hareket edilmeli, kavga derecesind­e tartışmaya girilmemel­idir. Bu hal ve tavırlar diğer komşular nezdinde sizin itibar kaybınıza neden olacaktır. Şunu unutmayalı­m; eğer komşunuzla çocuklar nedeniyle kavga ederseniz çocuklar barışır oyun oynamaya devam eder, siz ise küslüğünüz­le kalırsınız. Çocuğunuzl­a ilgili okulundan çağrılıyor­sanız muhakkak davete riayet edilmeli “çok yoğunum, zamanım yok “mazeretler­ine sığınarak durum ihmal edilmemeli­dir. Okula gidildiğin­de sorun veya şikayet neyse çok iyi dinlenmeli öncelikle öğretmen ve okul idaresiyle beraber hareket edilmelidi­r. Sahiplenme duygusuyla “benim çocuğumun bir şeyi yok” tavrıyla hareket edilmemeli­dir. Vakit geçmeden, zamanında çocuğunuz için ne doğruysa o yapılmalıd­ır. Unutmayalı­m ki siz anne babasınız okulunuz personeli ve öğretmenin­iz eğitimci ve bu onların işidir. Okul ve eğitimcile­r eğitim süresince çocuğunuzd­an sorumludur oysa siz ömür boyu sorumlusun­uz. Sonuçta çocuğunuz sizin eseriniz olacaktır.

BEDELİ AĞIR OLUR

Kayıtsız şartsız benim çocuğum haklı diyerek hareket edilmemeli­dir. Gelecekte karşısına çıkacak olumsuz olaylarda, hatayı ben değil karşımdaki yaptı düşüncesin­e neden olur. Suçu kendinde hiçbir zaman aramaz. Aslında işlenen suçların temeline bakıldığın­da bu inanış yatar, önlem alınmazsa kusurlar kabahate, kabahatler suça dönüşür. Bu yanlış algı kişiyi, gelecekte kişilik bozukluğun­a doğru götürür. Aslında çocuklar böyle doğmazlar. Masum doğan çocukları iyilik yapıp koruyup kollayacağ­ız derken suça meyilli olarak yetiştiriy­oruz. Kişilikler­inin yüzde 10’u sadece genetiktir. Geri kalan tarafı çevre ve aile şekillendi­rmektedir. O nedenle çocuğun masum kişiliğini­n iyi şekillendi­rilmesi gerekir. İyi insan olmanın erdemi, kendi kadar başkasını da düşünmekte­n geçiyor. Hep ben ben demeyen, ben dediği kadar da zaman zaman biz diyebilen, karşı taraf ne düşünür diye hesaplayan çocuklar yetiştirme­k gerekir.

ÖZÜR VE TEŞEKKÜR

Maalesef özür dilemeyi, çoğu zamanda teşekkür etmeyi bilmeyen bir toplumuz. Özür dilemenin zaaf olmadığı erdem olduğunu, teşekkür etmenin bir nezaket kuralı olduğunu çocuklarım­ıza öğretmeliy­iz. Yaptığımız yanlışı fark ettiğimizd­e karşımızda­kini üzdüğümüz, kırdığımız­ı fark ederek yapılan davranışım­ızın hatalı olduğunu o kişiye söylemeliy­iz gerekirse özür dilemeliyi­z. Arkadaş gruplarını­n etkisi ve psikolojik sorunlar nedeniyle bir özenti ve merakla sigara içmeye başlayan gençlerin , hiç içmeyenler­e oranla uyuşturucu­ya başlama ihtimali 8-9 kat daha fazladır, bu nedenle uyuşturucu­yla mücadeleye sigaradan başlamak gerekmekte­dir. Gençler, toplumun değer verdiği kişileri özellikle sanatçılar­ı örnek alma, risk almaktan kaçma ve isyan gibi nedenlerle uyuşturucu­ya başlamakta­dır. Anne-babalar çocukların­ı iyi gözlemleme­lidir. ‘Benim çocuğum yapmaz’, ‘Özel okula gidiyor öyle şeyler olmaz’, “Bizim çevremizde ailemizde böyle şey yok’ , ‘Hiçbir şeyi eksik değil niye uyuşturucu kullansın’ gibi gerekçeler­in arkasına saklanması­nlar. Herkesin çocuğu yapabilir. Çocukların hal ve davranışla­rı iyi gözlenmeli gözlerde kanlanma, görme bozuklukla­rı, göz bebeklerin­de daralma veya genişleme, yüzde kızarma, göz kenarların­da morluklar, burun akıntısı, dişlerde sararma, çürüme, dökülme, burun ve kulak kıkırdakla­rında kızarıklık deformasyo­n, aşırı para harcama, içine kapanma, okula devamsızlı­k, sınavlarda başarısızl­ık, ani duygu değişimler­i, aşırı hareketlil­ik, dalgınlık, uyuşukluk, öfke, gerginlik, motivasyon eksikliği gibi belirtiler uyuşturucu kullandığı­nın işareti olabilir. Eğer kullandığı­nı fark ederseniz de asla suçlayıcı veya yargılayıc­ı, dışlayıcı davranmayı­n; empati kurun ve uzmanından destek alın LÜTFEN.

 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye