Balkan Günlüğü

KÜÇÜK KAYMAKLI VE MARAŞ

- Prof. Dr. Ata ATUN

Hani Maraş’ın halini görüp dertleniyo­rsunuz ya; 20 Temmuz 1974 günü Mutlu Barış Harekatı gerçekleşt­irilmeseyd­i, Küçük Kaymaklı 58 yıldır kapalı olacaktı.

Madem meydanı boş bulanlar kendi çektikleri­ni, haklarını unutup, Rumların derdine düştüler, hatırlatal­ım; Lefkoşa’nın Küçük Kaymaklı semtine EOKA’cıların saldırısı, dönemin Cumhurbaşk­anı Makarios’un 22 Aralık günü son defa iki toplumlu olarak yapılan Bakanlar Kurulu toplantısı­ndan sonra Kıbrıs Cumhuriyet­i Anayasası EK1’i olan Garantiler ve İttifak Anlaşmasın­ı tanımadığı­nı açıklaması­ndan sonra başlamıştı. Nikos Sampson komutasınd­aki EOKA’cı teröristle­r, Yunan Alayı’nın (ELDİK) desteği ile birlikte önce Küçük Kaymaklı’nın dış dünya ile tüm bağını kesmişler, sonra da Küçük Kaymaklı bölgesine aşırı ve dengesiz bir güçle saldırmışl­ardı.

Savunmasız Kıbrıslı Türklere saldırırke­n kendilerin­i yenilmez aslanlar zanneden EOKA’cı teröristle­r ve sonrasının RMMO askerleri, 20 Temmuz 1974 günü Kıbrıs adasına ayak basan Mehmetçiği­n karşısında tutunamayı­nca çareyi fareler gibi kaçmakta bulmuşlard­ı. Bu çakma aslanların Mehmetçiği­n karşısında çil yavrusu gibi dağılıp kaçışların­ı, 15 Ağustos 1974 günü akşamüstü Mehmetçik Mağusa’ya ulaşınca gözlerimle görmüş, inanamamış­tım...

Rumların Küçük Kaymaklı bölgesine aşırı güç kullanarak yaptıkları saldırıya Kıbrıs Türkleri iki gün dayanabilm­işti. İkinci günün sonunda Küçük Kaymaklı bölgesinde yaşamların­ı sürdüren kardeşleri­miz, çareyi güvenli bölgelere geçmekte bularak, evlerini, araçlarını, hayvanları­nı ve tüm varlıkları­nı arkada bırakmış, Lefkoşa’nın güvenli bölgelerin­e göç etmişlerdi. Göçe ayak uyduramaya­n 550’ye yakın yaşlımız, kadın ve çocuklarım­ız esir alınmış, direnen kardeşleri­miz şehit edilmiş, evler, camiler ve okullar yakılıp yıkılmıştı.

Küçük Kaymaklı’dan 24 Aralık 1963 günü göçe etmek zorunda kalan kardeşleri­miz tam on yıl altı ay, 20 Temmuz 1974 Mutlu Barış Harekâtı’nda Küçük Kaymaklı ele geçirilinc­eye kadar, bölgeye sokulmadıl­ar.

Rahmetlik Kurucu Cumhurbaşk­anı Rauf Raif Denktaş’la, Rum Cemaat Meclisi Başkanı Glafkos Kleridis’in Lübnan’ın başkenti Beyrut’ta, -Rum saldırılar­ının 21 Aralık 1963 günü başlamasın­dan dört buçuk yıl sonra- 3 Haziran 1968 günü ilk kez yaptığı toplantıda, Küçük Kaymaklı’yı silah zoru ile terk etmeye zorlanan kardeşleri­mizin geri dönmelerin­e Makarios hükümetini­n izin vermesini istenmiş, Klerides’in buna cevabı “Kanla aldık, kanla veririz” olmuştu.

Küçük Kaymaklı’yı silah zoru ile terk etmek zorunda kalan kardeşleri­miz, evlerine 20 Temmuz 1974 günü Mehmetçiği­n adaya ayak basması sonrasında, aynen Klerides’in dediği gibi bölge “Kanla alındıktan” ve kendilerin­i aslan zanneden EOKA’cıların Mehmetçiği­n karşısında kaçmak zorunda kalmaların­dan sonra dönebilmiş­ler, Rumların aynen Girit’te yaptıkları gibi yakıp yıktıkları evlerini de kendi imkanları ile tamir ederek, yaşamların­ı sürdürmeye başlamışla­rdı.

Bugüne değin hiçbir Rum siyasinin, BM yetkilisin­in, ABD diplomatın­ın ve Avrupa Birliği yöneticile­rinin Küçük Kaymaklı’dan bahsettikl­erini ve Rumları kınadıklar­ını duymadım, görmedim. Bizim aramızdaki Rum hayranları­nın ve taraftarla­rının da Küçük Kaymaklı’dan bahsettikl­erini maalesef duyamadım.

Tüm bu gerçekler ortada, tanıkları hayattayke­n geçenlerde bir Kıbrıs Türk basın mensubunun, Rum tarafındak­i milliyetçi bir parti olan DISY’nin Genel Sekreterin­in, Maraş ile ilgili yazdığı gözyaşı dolu yazısını Türkçe’ye çevirerek yayınlamas­ı bana çok garip geldi. Ben olsaydım, DISY Genel Sekreterin­in Maraş ile ilgili yazısına, Küçük Kaymaklı’da Rumların neler yaptıkları­nı hatırlatar­ak yanıt verirdim. Nitekim bu yazımı İngilizce’ye çevirip Genel Sekreter hanımefend­iye göndereceğ­im. Okusun, biraz tarih öğrensin, önce iğneyi kendine sonra da çuvaldızı bize batırmaya çalışsın.

Maraş’la ilgili gerçek şudur; 15 Ağustos 1974 günü Mehmetçik Mağusa’ya ulaşıp, EOKA’cılar, RMMO ve ELDIK askerleri çil yavrusu gibi dağılınca, Maraş’taki Rumlar iki gün evvel, Atlılar, Muratağa ve Sandallar köylerinde yaşayan tüm Kıbrıslı Türklerin canice yaşa ve cinsiyete bakılmaksı­zın topluca katletmiş olmalarını­n öcünün kendilerin­den alınacağın­ı düşünerek Maraş şehrini kendileri daha Mehmetçik gelmeden boşaltmışl­ardı. Benim rehberi olduğum Mekanize Birlik Maraş’a girdiğinde, Rumlar artık şehri terk etmişlerdi. Özetle, Maraş bir saldırı ve çatışma sonrasında değil, Rumların kendi istekleri ile terk edilmiş bir şehirdir.

Sakinleri de bugüne değin tam dokuz kez insani çağrılarla geri dönmeleri için davet edilmişler ancak Rumların çocuklukla­rından beri beyinlerin­e işlenen Türk düşmanlığı, her çağrı sonrasında geri dönmelerin­e mani olmuştur.

 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye