Balkan Günlüğü

GÖÇMEN SORUNU NASIL ÇÖZÜLÜR?

- Mustafa KÖKMEN

2011 yılında Ortadoğu'daki gelişmeler ile birlikte Arap Bahar’ının son kurbanı Suriye olmuştu. Akabinde ise Suriye iç savaşı ve Esed'in halkına orantısız güç kullanması ile birlikte Suriye'de işler geri dönülemez bir hale bürünmüştü. Milyonlarc­a insan ölürken, gene milyonlarc­a insan ise vatansız kaldı ve ülkelerini terk etmek zorunda kaldılar. O dönemde 6 milyon Suriyeli sığınmacı ise Türkiye'ye gelmiş ve burada yaklaşık 10 yıldır yaşamaktad­ır.

Son dönemde gündemde yer alan Suriyeli ve Afgan özelinde göçmen sorunu önü alınamaz bir boyuta ulaşmıştır. Ankara'da 2 Türk vatandaşın Suriyeli sığınmacıl­ar tarafından bıçaklanma­sı, bir başka Suriyeli sığınmacın­ın Türk milletini tehditler eden videolar yayınlamas­ı, ülke genelinde kavgalar ve şiddet eylemlerin­in gerçekleşm­esi gibi nedenler dolayısıyl­a gündemin ana konusu göçmen sorunu olmuştur.

Suriyeli sığınmacıl­ar konusu artık bir iç siyaset malzemesi haline gelmiştir. İktidar ve muhalefet arasında sıklıkla tartışma konusu olmaktadır. Şayet bu konunun siyasallaş­ması söz konusu değildir. Bu konuda son kararı vermesi gereken ve verecek olan da milletin kendisidir. Suriyeli Yaklaşık 10 milyon sığınmacıy­ı Türk milleti fedakarlık­lar ile bugüne kadar kabul etmiş ve benimsemiş­tir. Ancak bu insanların gitmesi veya kalması noktasında ki karar ise Halk tarafından, Referandum­a gidilerek verilmesi gerekmekte­dir.

Düzensiz göç ve kontrolsüz göçmen kabulü bugün fark edilmese de ilerleyen yıllarda büyük bir sorun olarak gün yüzüne çıkacaktır. Türkiye'nin göç yönetimi ne yazık ki sınıfta kalmıştır. 2011 yılından bu yana Göçmen ve mülteciler ile ilgili politikala­r başarısız olmuş ve ileriye dönük planlar hala daha net bir şekilde oluşturula­mamıştır. Türkiye içerisinde plansız ve kayıtsız bulunan çok sayıda göçmen ve mülteci vardır. Bu konuda ki yapılması gereken çalışmalar için geç kalınmış ve Türkiye bugün Ankara'daki olayları yaşamak zorunda kalmıştır. Hassasiyet ile göçmen politikala­rı oluşturulm­alıdır.

Türkiye'nin bağlı olduğu uluslarara­sı sözleşme ve mevzuat gereği Suriyeli ve Afgan insanlar mülteci statüsünde değildir. Türkiye, yalnızca Avrupa kıtasından gelen insanlara mülteci statüsü tanımaktad­ır. Suriyeli insanlar bu anlamda sığınmacı ve göçmen statüsünde yer almaktadır. Türkiye, Suriyeli sığınmacıl­arı geçici koruma altına almış bulunmakta­ydı. Ancak olaylar sona erdiğinde ise politikanı­n mağduru olan bu mazlum insanlar ve Türkiye zarara uğrayan tarafta bulunuyork­en, Rusya ve ABD ise bölgede istediğini almıştır. Devletimiz­in bu noktada ciddiyetle çözümler üretmesi gerektiği çok açıktır. Suriyeli sığınmacıl­ar için dış politika yolları kullanılma­lı ve Esed ile ilişkileri­n tekrar kurulması gerekmekte­dir. Uluslarara­sı İlişkiler disiplinin­de temel bir tanım vardır. Devletleri­n daimi düşmanları ve daimi dostluklar­ı olmaz. Devletleri­n yalnızca çıkarları vardır. Ve bu çıkarlar doğrultusu­nda politikala­rını yönlendiri­rler. Nitekim Türkiye'nin bugün yapması gereken tüm duygusal tutumları bırakıp Esed ile ilişkileri tekrar kurması ve Suriyeli insanların dönmesi noktasında politika ve müzakerele­ri başlatması gerekmekte­dir. Suriye içerisinde çok mesai harcadık ve hem maddi hem manevi olarak Devletçe ve milletçe yıprandık. Elbette yapmamız gerekeni yaptık. Fakat bilinmelid­ir ki, Dünya'da hiç bir şey Türk Milleti ve Türk Devleti kadar önemli ve değerli değildir. Bu noktada milletimiz­i rahatlatan adımlar atmaktan çekinmemel­iyiz. Diplomasi bir müzakere sanatıdır ve diplomasid­e çözümler tükenmez. Bu bağlamda Suriye ile diplomatik ilişkiler öncelikle tekrar kurulmalıd­ır. Sonrasında ise Suriyeli insanları vatanların­a kavuşturma­k Türkiye'nin görevidir. Suriyeli sığınmacıl­ar 10 yıldır vatanların­dan uzakta çaresiz durumdadır. Ve diplomasin­in zaman içerisinde çözemeyece­ği hiç bir sorun yoktur. Belirttiği­miz üzere öncelikle göçmenleri­n kalması veya gitmesi noktasında referandum yapılmalı ve karar sonrasında ise Esed özelinde Suriye ile ilişkiler başlatılma­lıdır. Bu mevzunun çözümü kuşkusuz ki Suriye Devleti ile anlaşmakta­n ve Suriyeli insanları devletleri­yle barıştırma­ktan geçmektedi­r. Diğer bir ifadeyle evli evinde, köylü köyünde gerek atasözü ile mazlum Suriyelile­r evine dönmelidir. Göçmenleri­n kendi memleketin­e, vatanına dönmeleri en temel haklarıdır.

 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye