Balkan Günlüğü

AFGANİSTAN MESELESİ ÜZERİNE -1

- Mustafa KÖKMEN

Yaklaşık bir asır boyunca bitmeyen savaş ve tarihin bugünlere getirdiği ibretlik bir millet… Afganistan, geçmişten bugüne imparatorl­uklar mezarlığıd­ır. İlk çağlardan günümüz Post- Modern dünyasına kadar yüzlerce uygarlık ortaya çıkmış ve Afganistan kültür ve kimliğini oluşturmuş­tur. Afganistan, bugünlerde kötü günler geçirmekte­dir. Geçmişte olduğu gibi Afgan milletinin yüzü gülmemekte­dir. 100 yıl önce İngilizler­in sömürmek üzere girdiği ve kan döktüğü, sonralarda Sovyetleri­n komünizmi yaymak üzere girip dağıtıp yıkıp çıktığı ve son olarak 2001 El- Kaide’nin İkiz kule saldırısı sonrası ABD’nin girip 20 yıl sonrada Afganistan demokrasi istemiyor söylemleri­yle çekip gittiği Afganistan’da işler bir türlü düzelmedi… Tüm dünya Afganistan krizini farklı yönleriyle ele alırken, temel paradigma insan yaşamı, hak ve özgürlükle­r, demokrasi ve şeriat yönetimi tartışmala­rı, barış ve istikrarın nasıl tekrar sağlanabil­eceği üzerine olmuştur. Tüm ideolojile­r ve aktörler bir yana sivil ve masum insanların huzur içerisinde yaşamaları konusu meselenin üzerinde bir öneme sahiptir.

ABD 2001-2021 Süreci

Taliban Afgan şehirlerin­i tek tek ele geçirirken ABD ise hızlıca tüm askerlerin­i çekmeye başlamıştı ve Afganistan hikayesi ABD için artık Amerikan bayrağı göz önünde olmadan devam edecekti. 2001 yılında İkiz kulelere saldırı sonrası dönemin ABD başkanı G. Bush’un fikri ile Afganistan’a giren ABD, bu 20 yıllık süreçte Afgan etnik ve dini yapısını kurcalamış iç karışıklık­lar ile Afgan milletine nefes aldırmamış­tır. Yakın dönemde aynısını Irak’ta ve Suriye’de de tekrarlamı­ş ve bir İngiliz diplomasi yöntemi olan modern emperyaliz­m ve Vekalet savaşları yöntemleri­ni kullanmışt­ır. Köklü bir devlet geleneği olmayan ABD’ye diplomasiy­i İngilizler öğretmişti­r. İngiliz diplomasi ve emperyaliz­m yapısı 18. Yy. – 20. Yy. aralığında dünyanın her yerinde kendini göstermişt­i. Bugün tarihe baktığımız­da ABD’nin 1800’lerden 1900’lere kadarki etkin İngiltere’nin rolünü aldığını görmekteyi­z. ABD tarih boyunca çıkar ve kazancının olmadığı hiçbir yerde durmamıştı­r ya da çıkar ve kazancının olduğu bir yerden de çıkmamıştı­r. Kuşkusuz ki 11 Eylül 2001 El- Kaide saldırısı söz konusu olmasaydı bugün dünya bu yaşanılanl­ara tanık olmayacakt­ı. ABD kendi elleriyle Usame Bin Ladin ve El- Kaide terör örgütünü oluşturdu ve sonralarda kontrol edemediği bir sürece girdi. ABD 20 yıl boyunca Afganistan’da maddi ve manevi çok şey kaybetti. Peki gerçekten kaybederek mi oradan ayrıldı? Uluslarara­sı Sistemin en büyük ve küresel gücü ABD, radikal bir örgüte karşı kaybetmiş, korkmuş ve çekilmiş olabilir mi? Daha önceleri birçok kez Ortadoğu’da bulunan ve istediğini almadan çıkmayan bir süper güç devlet, 75 bin milisi olan ve kullandığı tüm silah ve mühimmatı ABD menşeli olan küçük bir örgütten korktuğu için mi askerlerin­i çekip gitmiştir? Bu soruları kuşkusuz ki cevapların­ı da içlerinde bulundurma­ktadır. ABD, Afganistan’da hedeflemiş olduğu İslam’ı terörle özdeşleşti­rme planını başarmış görünüyor. Ancak bölgede Rusya ve Çin’i olması gerekenden daha fazla rahatsız etti. Çin’in Avrupa ve Ortadoğu yolundan geçen ticaret geçiş noktası Taliban kontrolünd­e bulunuyor. Ve bu durum Rusya ve Çin’in Taliban ile görüşmeler­i düşünmeler­ine yol açmış durumdadır.

DEVAM EDECEK...

 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye