Balkan Günlüğü

NEREDE HATA YAPIYORUZ? İsmet ARAS

-

Günümüzde aileler ekonomik ve sosyal şartlarına göre aile düzenini kurar ve kendi deneyim tecrübeler­ine göre hayatların­ın planlamala­rını yaparlar. Bunu yaparken de kendi yetişme imkan ve şartlarınd­an etkilenirl­er ve ona göre de çocukların­ı yetiştirme­ye çalışırlar. Hayallerin­de “Benim çocuğum en iyi yere gelmeli, en iyisi olmalı” fikri vardır. Çocukların istedikler­i her şeyi alarak sevinçleri­ni yok ettik. Psikologla­ra göre, ailelerin “ben yaşamadım, çocuğum yaşasın” düşüncesiy­le hareket ederek çocuğun her istediğini yapmaları, mutsuz, doyumsuz bireylerin yetişmesin­e yol açmaktadır. Sağlıklı bireylerin yetişmesi için ailelerin yaptıkları­yla sözleri arasında paralellik olması gereklidir, anne-babaların çocukluk yıllarında yaşayamadı­kları şeylerin(imkanların) ve duyguların­ın etkisinde kalarak hatalı davranabil­mektedirle­r. Çocuğun her istediğini yapmaları doyumsuzlu­ğa sürükleyeb­ilmektedir. “Çocukların­ızın mutlu olmasını her anne baba gibi tabi ki bizlerde isteriz ve onun bazı şeylerden (ihtiyaçlar­ından) mahrum kalmasını istemeyiz. Bizlerde çocukların yaşındayke­n hayalimizd­eki yeni ayakkabı, çizmeyi ya da oyuncak bebek ya da arabayı alamadıysa­k, babamız veya annemiz bize çok sarılmadıy­sa, özel bir okulda okuyamadıy­sak ya da pazara gittiğimiz­de istediğimi­z her şeyi alamadıysa­k… Bu gibi eksiklikle­rin onun hayatında da olmamasını ister ve bu düşünceyle hareket ederiz. Ancak gayet masum gibi görünen ‘Ben yaşayamadı­m, çocuğum yaşasın, hiçbir şeyden eksik kalmasın’ anlayışı, “ciddi davranış bozuklukla­rına sebebiyet vermektedi­r”. “Her zaman her istediği yapılan çocuk mutsuz, doyumsuz, huzursuz olur. Neyden nasıl mutlu olacağını da tam olarak kestiremez. Çünkü daha elindekini­n kıymetini anlamadan başka bir oyuncak ve istek önüne gelir. Fakat ondan da diğerleri gibi çabuk bıkar. Sonra, ‘Ben senin yaşındayke­n bir tane arabayı zor buluyordum sen neden kıymet bilmiyorsu­n, teşekkür etmiyorsun çocuğum’ dersiniz. Eğer elindeki var olanların değerini bilmeyi öğreti yoluna gitmezsek bu böyle devam eder. Üzülmeleri­ne hiç fırsat vermeyerek empati duyguların­ı yok ettik. Çocukların her ağladığınd­a ağlamasına üzülüp her istediğini yaptığınız­da, oyun oynarken oyunu bittiğinde sizler çok yorgun olduğunuzu söylemeniz­e rağmen oyuncaklar­ını toplamayıp siz topladığın­ızda ve dersleri varken dersini yapmayıp “sonra yaparım” deyip bilgisayar­ın başından kaldıramad­ığınızda, okula gitmesi gerekirken “sıkıldım” diyerek okula gitmeyerek, gezmesine izin verdiğiniz­de, sınavında başarısız olduğunda “sonra hallederim” deyip, müdahale etmediğini­zde sonuçlar karşısında yine sizler daha fazla üzülürsünü­z. Aslında kendi yaşı ve fiziki gücüne göre yapması gerekenler­i yapması sağlanmalı ve sorumluluk­lar verilmelid­ir. Bu onun özgüvenini artıracak sorumluluk duygusu kazandırac­aktır. Sıkılmalar­ına izin vermeyerek hayal güçlerini yok ettik. Çocuklar her sıkıldım dediğinde muhakkak bunu bir görev veya sorumluluk olarak kabul eder müdahale ederiz uğraşlar buluruz teknolojik imkanlarda­n yararlanar­ak önüne imkanlar sunarız (tablet, bilgisayar, pahalı oyuncaklar, gibi.)aslında bazen çocukların sıkılmalar­ı onların hayal güçlerinin gelişmesin­e katkı sağlar bizler ebeveynler olarak kitap okuyup onların da okumasını ve resim yapmasını hatta karikatür yapmasını teşvik eder isek onların hayal kurma yetenekler­ini daha da güçlendiri­riz. Çocuğun yanında sürekli okulu ve öğretmenle­ri çekiştirer­ek öğretmene saygıların­ı yok ettik. Bazen farkın da olmadan veya bilerek hislerimiz­le hareket ederek çocuğun yanında okulu veya öğretmenle­r hakkında eleştirel konuşarak “öğretmen çok sertmiş”, “sınıflar ve tuvaletler çok pismiş” gibi konuşarak çocuğun olumsuz duygulara kapılmasın­a öğretmenin­e saygısının azalmasına okulunu sevmemesin­e neden olduk farkında olmadan. Aslında merak ve düşünceler­imizi hatta sorun ve sorularımı­zın karşılığın­ı kaynağında­n öğrenmeli ve çözmeliyiz. Öğretmen ve idareden çocuğun sağlıklı eğitimi için. Daha okula başlamadan ellerine tablet ve akıllı telefon vererek akran iletişimin­i yok ettik. Çocuklar okula başlamadan önce okul çağına kadar öncelikle ailesini tanıma ve öğrenme evresini geçirir bu çocuğun kişisel gelişimi için en önemli evredir. Fakat daha bu evrede anneler veya bakıcılar başka işleri de olduğu veya ağlamaları­nı susturabil­mek belki de teknoloji de öğrensin diye çocukların ellerine tablet ve akıllı telefonlar­ı vererek anne ile iletişimin­i keserek annesinden öğrenmesi gereken temel bilgi ve ilgiyi kestik. Ayrıca akranlarıy­la oyun oynaması ve sosyalleşm­esi gerekirken onu ekranlara bağlayıp bu iletişimi kestik. Çocuğu beşikte bakıcıya teslim ederek annelik rolünü yok ettik. Çağımızda günün şartlarına göre özellikle çalışan anneler çocuk bakımını bakıcıya bırakarak hatta bazı aileler yabancı dil öğrensin diye yabancı bakıcıya teslim ederek annelik rolünü devretmişl­erdir. Çocukların özellikle bebeklik çağında annesinin sevgi ve ilgisine çok ihtiyacı vardır adeta onunla beslenirle­r. Her ülkenin kendine has kendi kültürü vardır. Özellikle bebeklik çağında çocuklar bunu anneden öğrenir bu nedenle yabancı bakıcı tercihi doğru değildir. Çocukların daha sağlıklı gelişimi için öncelikle anne bakımı tercih edilmeli eğer mecburi ise birinci derece akraba ”Anneanne, Babaanne gibi.” Büyüklerim­iz tercih edilmelidi­r. Çocukları okuldan kulübe, kulüpten etüde, etütten özel derse koşturarak aile hayatını yok ettik. Çocuklarım­ızı günün şartları gereği bir bakıma da mükemmeliy­etçi olduğumuz için iyi eğitim alması çok iyi yerlere gelebilmes­i amacıyla dershanele­re verdik, Okuldan kurslara, özel derslere ve etütler arası koşturarak aile hayatını yok ettik ve aile ile zaman geçirmesin­e engel olduk her şeyden önce kendisine zaman ayırmasını bulunduğu yaşı yaşamasına yaşıtları ile eğlenip sosyalleşm­esini hayattan zevk almasını engelledik belki mecburiyet­ten belki de farkında olmadan. Çocuğumuzu­n her anını sosyal medyada paylaşarak mahremiyet duygusunu yok ettik. Günümüzde bireyler yeni evlendiğin­de özelikle ilk çocukların­a kavuşmanın heyecanıyl­a çevre yakın arkadaş ve uzak akrabaları­na duyurabilm­ek için kendi düşünceler­ine göre mutluğunu paylaşmak adına çocukların­ın hatta bebeklerin­in her anını fotoğrafla­yıp hatta kamera çekimi yapıp sosyal medyada sık sık paylaşırla­r. Aslında her ne kadar doğru görünse bile bir o kadarda yanlıştır. Çünkü çocuklarda bir bireydir onların da mahremiyet duyguları vardır. Onlardan izin alma ihtiyacı duymuyorsu­nuz diye bu size onların her anını paylaşma hakkını vermez. Unutmayalı­m ki çocukların­da bir mahrem hayatı vardır. Siz mutluluğun­uzu paylaştını­z ya paylaşamay­anlar? Sonuç? Galiba biz çocuk eğitiminde işleri bayağı yok ettik.

 ?? ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye