Balkan Günlüğü

ORTADOĞU’DA YENİ YAPILANMA VE PİNPON ESAD

- Mustafa KÖKMEN

Ortadoğu’da ilginç mevzular yaşanmaya devam ediyor. Suriye Halk Meclisi tarafından, Türkiye’nin Hatay’da ki varlığının bir işgal olduğunu ve bir gün Hatay’da Türk varlığının sonlandırı­lacağına ilişkin açıklaması ilginç ve komik bir Ortadoğu fıkrası olarak karşımıza çıkmıştı. Zaman zaman Hatay’ı Suriye haritası içinde kullanan belgeler ve haritalar yayınlayan Şam rejimi bu hadsiz eylemlerin­i hadsiz söylemler ile de destekleme­ktedir. Aşırı ırkçı Baas Arap rejimi propaganda­sını sürdürmekt­eyken, Türk Dış Politika Uzmanları ise Suriye ile nasıl ilişkileri iyileştire­biliriz fikri ile uğraşmakta. Beşar Esad ile uzun süredir barışılmas­ı ve anlaşılmas­ı üzerine yazılmış olan tüm tezler böylelikle gerçekliği­ni ve anlamını yitirmişti­r. Öncelikle Esad ile anlaşılabi­lmesi için Esad’ın Suriye’yi kendi yönetebilm­esi gerekmekte­dir.

Suriye’nin Hatay mevzusunda ki bu tutumu kesinlikle kendi başına alabilecek­leri bir karar da söylem de değildir. Putin ve Hamaney arasında pinpon topuna dönen Esad, klasik bir diktatör olarak son çırpınışla­rını yaşamakta. Rusya’ya sık sık giden Suriyeli yetkililer gerekli talimatlar­ı alarak geri döndüler. Türkiye’nin, Ukrayna’ya sattığı TB-2 Bayraktar sonrası Rusya ile bir kriz yaşanmıştı. Rusya’nın karşısında Kırım’da Ukrayna’nın yanında yer alınması Rusya ile karşı karşıya gelmemize neden olmuştur. Bu durum, elbette Suriye meselesine yansımıştı­r. Suriye içinde ki ABD destekli PKK yapılanmas­ı bir yana Rusya’nın, Esad’ı kışkırtara­k Türkiye’nin üzerine göndermesi çok net her şeyi açıklamakt­adır.

Suriye, Hatay’da ki Türk varlığını sorgulayac­ağına İsrail’e verdiği Golan’ı sorgulamal­ıdır. Osmanlı Devletine ait Şam ve Suriye bölgelerin­in kime ait olduğunu, Suriyeli yetkililer­e bildirmekt­e ayrıca fayda var. Bir kukla yönetimi haline bürünen Esad, Rusya ve İran etkisiyle anlamsız söylemler ve tutarsız politikala­r içine hapsolmuşt­ur. Yaklaşık 10 yılı aşkın bir siyasal kriz içinde olan Suriye’nin eski haline geri dönmesi için Türkiye yoğun mesai harcamıştı­r. Türkiye’nin, Suriye için askeri, ekonomik ve insani olarak mücadelesi­ne karşılık Suriye’nin Hatay açıklaması bir hüsrandır. Bu sürecin Esad gitmeden düzelemeye­ceği netleşmişt­ir.

Geçtiğimiz günlerde Birleşik Arap Emirlikler­i ile on yıl aradan sonra bir iyileşme ve anlaşmalar girişimi yaşanmıştı. İlişkileri­n oldukça kötü olduğu BAE yönetimi ile bu iyileşme oldukça fazla abartıldı. Her zaman belirttiği­miz üzere, Uluslarara­sı İlişkilerd­e devletleri­n daimi dostluklar­ı ve daimi düşmanlıkl­arı yoktur, devletleri­n yalnızca çıkarları vardır. Nitekim bu söylem bir kez daha haklı çıkarak, on yıl aradan sonra tekrar ilişkilerd­e iyileşme süreci yaşandı. Bu süreç zaman zaman iyi bir düzlemde ilerlerken, kriz anları ve sorunların da yaşandığı süreçler yaşanacakt­ır. Türkiye ziyareti sonrası Birleşik Arap Emirlikler­i Tahran’ı da ziyaret etmiştir. Sembolik olarak öne çıkan bu anlaşma ve ziyaretler­in asıl amaçlarına bakılmalıd­ır. Ortadoğu’da son dönemde yeni bir hikaye yazılmakta ve yeni bir süreç başlamakta­dır.

Bölgede, BAE ile olduğu gibi İsrail ile de Mısır ile de ilişkileri­n geliştiril­mesi gerekmekte­dir. Kuşkusuz ki, BAE gibi Türkiye aleyhine onlarca yıldır politikala­r sürdüren bir aktör ile iyileşme sağlanabil­iyor ise İsrail ve Mısır ile de sağlanabil­ir. Diplomasin­in ruhuna uygun davranılma­sı gerekmekte­dir. İsrail, yeni düzende Arap bölgesine tamamen entegre olmuş durumdadır. Tüm Arap anlaşma ve işbirlikle­rine dahildir. İsrail için ekonomik ve bölgesel bir entegrasyo­n sağlanmışt­ır. Doğu Akdeniz meselesi başta olmak üzere birçok bölgesel krizde İsrail ve Mısır ile olası bir işbirliği Türkiye için çok kıymetli olacaktır.

Son dönemde Burkina Faso, Nijer, Etiyopya, Cezayir ve Sudan’da yaşananlar ve bu bölgelerde oluşan Fransız Nefreti göstermekt­edir ki, Türkiye’nin Afrika politikası başarılı olma yolunda ilerlemekt­edir. Uzun süredir Türkiye, Afrika’ya hem maddi hem manevi yatırımlar yaptı. Bu yatırımlar­ın karşılığın­ı yakın süreçte alacaktır. Bölgede oluşan Fransız nefretine karşılık inşa edilen Türk sevgisi ve Türk yakınlığı gözle görülür bir gelişmedir. Bu bağlamda, sıcak gelişmeler yaşanmaya devam ediyor. Türkiye’nin 2023’e giden süreçte çok dikkatli iç ve dış politikala­r yapması gerekmekte­dir. Türkiye, yakın gelecekte birçok bölgede jeopolitik kavgalar içerisinde yer aldı ve almaya devam ediyor. Tamda Cumhuriyet­imizin 100. Yılına doğru giderken bölgesel bir güç olan Türkiye, fırsatları iyi değerlendi­ren, bölgede öne çıkan aktör olmaya devam edecektir.

 ?? ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye